‘Sürecin en önemli ayağı Kürtçeye statü tanınmasıdır’ 2025-05-12 09:07:31 MÊRDÎN - Kürtçenin gelecek nesiller açısından çekim merkezi olabilmesi için statü sahibi olması gerektiğini belirten yazar Ahmet Çelik, sürecin başa dönmemesi için Kürtçeye statü tanınması gerektiğini söyledi.  "Kürtçeye statü, anadilde eğitim" talebiyle çeşitli etkinliklerle 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı, kutlanmaya başlanırken "Kürtçenin statüsünün tanınması ve anadilde eğitimin" önünün açılmasının Kürt sorununun çözümüne dair yürütülen sürece etkisi olumsu etkisine yer yer dikkat çekiliyor. Mêrdîn'de Dil Bayramı hazırlıklarına yürütenlerden yazar Ahmet Çelik, dil sorununun çözülmemesi durumunda sürece olumsuz etkisine dikkat çekti. Kürtlerin yüzyıllardır dillerini koruduğunu vurgulayan Çelik, her türlü bası ve asimilasyon politikasına rağmen Kürtlerin dillerinin korunması ve varlığını sürdürmesi için büyük mücadele verdiğinin altını çizdi. Bu mücadele sayesinden Kürtçenin varlığını koruduğunu dile getiren Çelik, bugün ise dilin korunması konusundaki mücadelenin daha da büyük olması gerektiğini kaydetti.    364 GÜN KÜRTÇE    Kürtçenin, Dil Bayramı'na sıkıştırılmasının yanlış olacağını kaydeden Çelik, "Öyle gerekiyor ki, her yer, her günümüz Kürtçe olmalı. Dilimize sahip çıkmalıyız. 15 Mayıs Hawar dergisinin ilk defa Latin harfleri ile yayınlanması nedeniyle Kürtçe için bir zirve noktası olmuştur. Bu münasebetle Mîr Celaded, Kamîran Êlî, Nurettin Zaza, Osman Sebrî, Seydayê Cegerxwîn'i de saygıyla anıyoruz. Bütün bunların yaptığı çalışmalar sonucunda aslında 15 Mayıs bir zirve noktası, bir bayram. Ama yılın geriye kalan diğer 364 gününde de Kürtçe hayatımızda özellikle yer almalı. Her yerde 'Dilimiz varlığımızdır' diyoruz. Mademki, böyle o zaman sahip çıkmamız gerekiyor. Nasıl ki kendi varlığımız için bir tehlike hissettiğimizde kendimizi korumaya alıyoruz, dilimizi de o şekilde korumalıyız. Çünkü dilimizin varlığımız olduğuna inanıyoruz. Gerçeği de böyledir. Dil olmasa biz yokuz. Nasıl çocuklarımıza sahip çıkıyorsak, nasıl ki hasta düştüğümüzde doktorların kapılarında geziyor, ilaçlar kullanıyorsak, nasıl çocuklarımızı sıcaktan soğuktan koruyorsak, yemekleri ile ilgilenip, tüm yaşamımızı onlar için feda ediyorsak, dilimize de aynı o şekilde sahip çıkmalıyız. Çünkü dilimiz olmadığı zaman geleceğimiz de yok demektir. Dilimiz olmadığı takdirde bizler de esaret altında eriyen diğer halklar gibi eriyip yok olacağız" ifadelerini kullandı.     'KÜRTÇENİN SAHİPLENİLMESİ İÇİN ADIMLAR ATILMALI'   Çelik, Mêrdîn'de Kürtçeye dönük çalışmaların uzun yıllardan bu yana şahıslar üzerinden yürütüldüğünü, bir türlü kurumsal bir evreye geçilemediğini vurguladı. Mêrdîn'in çok dilli yapısına dikkat çeken Çelik, "Her ne kadar çok dilli olsa da ağırlıklı olarak Kürtler bulunuyor. Konuşmada da Kürtçe tercih ediliyor, sahiplenme var. Ancak yazmada, dili geliştirmede, asimilasyon politikalarına karşı mücadele etmede bir takım eksiklikler var. Buna karşı Kürtçenin Pazar dili, alışveriş dili, eğitim dili olması, yaşamın tüm alanlarında etkin kılınması gerekiyor. Mêrdîn yazar, şair veya edebiyatçılar anlamında belki de Kürdistan'ın en zengin kentlerinden biri. Doğal bir alt yapısı, potansiyeli var. Şehirden tutalım, köylerine kadar her yerde Kürtçeyi doğal bir sahiplenme var. Burada eksik kalan kısımları tamamlamak, edebiyatçılara, yazarlara, siyasetçilere, yerel yönetimlere düşüyor. Ne zaman ki bizler hepimiz kendi alanlarımızda anadilimiz dışında bir dil kullanmayacağımız iradesini gösterirsek o zaman bunu başarabiliriz. Her ne kadar Kürtçenin halk arasında kullanılmasında bir sorun olmasa da eğer ki sahiplenme konusunda adımlar atmazsak, ilerleyen dönemlerde kötü bir durumla karşı karşıya kalma riskimiz bulunuyor" diye konuştu.    YAŞAMIN HER ALANINDA KÜRTÇE    Kürtçenin gelecek nesiller açısından çekim merkezi olabilmesinin en önemli yolunun statü sahibi olması ile mümkün olduğunu kaydeden Çelik, "Kürtçe resmi dil olarak kabul edilmediği, statü sahibi olmadığı, eğitim dili olmadığı sürece ister istemez çekim merkezi de olmaz. Örnek verecek olursak, bugün Artuklu Üniversitesi'nde yüzlerce kişi Kürtçe Bölümü okumuş ancak işsiz olarak geziyorlar. Böyle olunca ister istemez halk da dikkatini oraya veremiyor. Bakın şu an bir süreç yürütülüyor. 50 yıldır bu topraklarda büyük bir savaş verildi. On binlerce gencimiz kahramanlaştı. Köyler boşaltıldı, talan edildi, tutuklamalar oldu, halkımız belki dikkatini bazı şeylere veremedi. Ama bugün bir süreç var. Bir sorun çözülecekse, geriye dönüp, bu sorunun neden ortaya çıktığına bakmak gerekiyor. Birçok nedeni var tabii ki bu savaşın başlangıcında. Ama sebeplerden biri ve en önemlisi de dil sorunuydu. Bugün bu dil sorunu çözülmezse süreçte aksaklıklar olacak. O nedenle bugün önde gelenlerin yapması gereken, sürecin başa dönmemesi için Kürtçeye statüyü kazandırmasıdır. Bu sürecin en önemli ayağı budur. Seçmeli ders ile olacak iş değil, statü kazandırılması gerekiyor. Türkçe gibi anaokulundan üniversitesine kadar, ticaret diline kadar Kürtçenin de statüye kavuşturulması gerekiyor. Kürtçeye bu statü kazandırıldığı, önündeki tüm engeller kaldırıldığı zaman mücadelemiz sona ermeyecek. Bu defa Kürtçenin önde gelen dil olması, dünya dili olması için mücadele edeceğiz" şeklinde konuştu.    MA / Ahmet Kanbal