Dil Bilimci Tan: Her yerde Kürtçe meclisleri kurmalıyız 2025-05-14 09:08:57   RIHA - Kürtçe'nin statüsündeki muğlaklığın ortadan kaldırılması gerektiğini ifade eden Dil Bilimci Sami Tan, “Güçlü bir sahiplenme ile her yerde Kürtçe meclislerin kurulması gerek. İlk olarak halkı bu konuda uyandırmamız gerek” dedi.   Kürt Ulusal Kongresi'nin 2006 yılında aldığı kararla birlikte her yıl 15 Mayıs “Kürt Dil Bayramı” olarak kutlanıyor. Kürtçenin yaygınlaştırılması için Kürdistan’ın birçok kentinde dil ve kültür kurumlarının açtığı kurslarla eğitim verilirken, dil bilimciler Kürtçenin imla kuralları ve doğru yazımı için önemli çalışmalara imza atıyor. Yıllardır sürdürülen asimilasyon politikalarına rağmen toplumsal alanda varlığını sürdüren Kürtçeye dönük politikalar ve buna karşı yapılması gerekenlere dair, Dil Bilimci ile Kürt Dili ve Kültürü Derneği Başkanı Sami Tan değerlendirmelerde bulundu.    Kürtçe konuşan kişi sayısının her geçen gün azaldığına dikkat çeken Sami Tan, “Bu kaygı verici olsa da Kürtlerin anadilde eğitim hakkı istemesi, Kürtçenin ikinci resmi dil olması yönündeki taleplerini sürdürmesi mutluluk verici. Büyük bir kitle bu talepte bulunuyor. Bu yönde çok fazla eylem ve etkinlik yapıldı. Artık bu çalışmaların sistematik bir programa dönüşmesinin zamanı gelmiştir. Farklı alanlarda Kürtçe ile ilgili neler yapılması gerektiği, sözlüklerin, müfredatlarına hazırlanmasının zamanı gelmiştir. Kürtçenin statüsünün ne olacağına dair bir muğlaklığın ortadan kaldırma zamanı gelmiştir. Buna ihtiyaç vardır. Güçlü bir sahiplenme ile her yerde Kürtçe meclislerin kurulması gerek. İlk olarak halkı bu konuda uyandırmamız gerek” dedi.     ‘DEVLETE ADIM ATMASI İÇİN BASINÇ UYGULAMAMIZ GEREK’   Kürt ailelerin çocuklarını Türkçe büyütmelerinin önüne geçmenin önemli olduğunun altını çizen Tan, “Çocukların önce anadilini öğrenmesi gerektiğini herkese kavratmamız gerek. Bunu yaparsak çocuklar kendi dilleri ile büyürse, bunu yaşamın her alanında kullanır. Bunu gerçekleştirmek için Kürtçeye statü tanınmasını beklememize gerek yok. Eskiden ‘Devrim olsun dil sorunu daha sonra çözüme kavuşur’ deniliyordu, bunun böyle olmadığı ortada. Dil alanında yapılan devrim, genele dönük yapılacak devrimi de etkiler. Zaman kaybetmeden planlarımızı oluşturmamız gerek. Demokratik, siyasi alan kendini bu yönde iyi örgütlemeli. Dil ile ilgili çalışmalar verilen mücadelede en başat yerde olmalıdır. Demokratik yollar ile bu mücadele her zamankinden daha da büyütülmeli. Pratikte bazı şeyleri elde edersek, devlete de bazı adımlar atması noktasında baskı uygulamış oluruz. O zaman Kürtçenin statüsü de olur, eğitim dili de olur. Bu kendisi ile birlikte Kürt halkının haklarının tanımasını da getirecektir” diye belirtti.    RİHA’DA KÜRTÇENİN DURUMU   Riha’da halk arasında Kürtçenin çok az konuşulduğunu belirten Sami Tan, “Riha’da ne yazık ki Kürtçeyi konuşma ve yaşatmaya dönük zihniyet neredeyse yok denecek kadar az. Riha’da sözlü olarak Kürtçe konuşulsa da yazabilen kişi sayısı çok az. İnsanlara önce yazım dilini öğretmemiz gerekiyor. İnsanlar hem okuyabilmeli, hem de yazabilmelidir. Bazı kişiler kendi köyünde konuştuğu Kürtçeyi biliyor ama kentte çocukları ile Kürtçe konuşmuyor ve Kürtçe yazmayı bilmiyor. Bu iki eksikliği ortadan kaldırmak gerek. Riha’nın ilçelerinde Kürtçe canlı bir dil. İlçelerde bu konuşan kitleye yazı dilini öğretmemiz gerek. Buna yerel yönetimler öncülük edebilir. Kürt Dili ve Kültürü Derneği olarak bu noktada gerekli adımları atmaya hazırız. Riha kent merkezinde de benzer çalışmaların yapılmasına ihtiyaç var. Bu alana ilgili bir kitle var, bu potansiyeli ortaya çıkarmak için bir adım atmaya ihtiyaç var. Riha’da bir folklorumuz var, bunu bir araya getirmemiz gerek” ifadelerini kullandı.    ‘KÜRTÇE YASALARLA GÜVENCE ALTINA ALINMALI’   Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat tarihinde yaptığı tarihi çağrıdan sonra yaşanan sürece değinen Sami Tan, “Türkiye birçok uluslararası sözleşmeye ve yasaya şerh düşmüş durumda. Dil ile ilgili olan bu özleşmelere ve yasalara konulan şerhler kaldırılmalı. Anayasa’da Kürtçeye dönük engellerin önü açılmalıdır. Kürtçe, Kürt kültürü, Kürt kimliğinin tanınması gerek. Kürtçenin kriminalize edilmemesi gerek. Kürtçe şarkılar, halaylar nedeniyle kimsenin tutuklanmaması gerek. Kimse Kürtçe konuştuğu için zorbalığa maruz kalmamalı. Eğer barışacaksak bu devletin ve sistemin bir parçası olacaksak varlığımızın kabul edilmesi ve yasalar ile güvence altına alınması gerek. Devletin atması gereken adımların başında bunlar geliyor. Yaşanan süreç ile birlikte şu da ortaya çıktı; devlet demokratik siyasetin önünü açmalı, kendini demokratikleştirmeli, Kürt halkının kendi iradesini sivil olarak ortaya koyması, taleplerini netleştirmesi ve bunun için mücadele etmesi gerek. Kürtler bunu yaparken diğer halkları da kazanması gerek. Bunu yaparsak birlikte demokratik eşit bir yaşam zemininde buluşabiliriz. Yoksa ezen ve ezilen, köle efendi ilişkisi üzerine bir barış inşa edilemez. Kölelik, ezen ve ezilen olursa, ezilen halk her zaman bundan kurtulmak isteyecektir” diye konuştu.    ‘YAŞAM KÜRTÇE İLE GÜZEL’   Tan, “Kürtçeye dönük talep ve duyarlılığın yılın sadece belli günlerinde gündeme gelmemelidir. Yılın her günü bu taleplerimizi dile getirmemiz, Kürtçeye dönük çalışmalarımızı yapmamız gerek. Bu çalışmalar sistematik bir şekilde her zaman olmalı. Her alanda Kürtçeyi görünür kılmak gerekiyor. Kürtçe meclisler kurulması gerek. Kürt edebiyatı, sineması, tiyatrosu ve müziğinin geliştirilmesi ve bu alanda çalışmalar yapan kişilerin yan yana gelmesi gerek. Kürt aydın ve dil bilimcilerinin yan yana gelerek çalışmalarını ortaklaştırmasına ihtiyaç var. Kürtçenin statü kazanması için hepimizin bir arada çalışması gerek. Kürt dil bayramı herkese kutlu olsun. Yaşam Kürtçe ile güzel. Kürtçe en güzel çocukların dilinde güzel” dedi.    MA / Emrullah Acar