Düzce T Tipi Cezaevi'nde 2 tutsağın infazı yakıldı 2025-07-28 09:08:57   İSTANBUL - Avukat Veysel Demirkaya, Düzce T Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutulan Resul Baltacı ve Sinan Tutmaz'ın infazlarının disiplin cezaları gerekçesiyle yakıldığını aktardı.    Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukat Veysel Demirkaya, Düzce T Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutsak olan Resul Baltacı ve Sinan Tutmaz'ın infazlarının yakıldığını aktardı. Av. Demirkaya, koğuş aramalarında "yasak eşya bulundurulduğu" gerekçesiyle tutsaklar hakkında 3 kez disiplin cezası verdildiği ve infaz yakma kararına da bu durumun gerekçe gösterildiğini ifade etti.    Demirkaya, Resul Baltacı'nın "müebbet hapis cezasının" 30 yıllık infaz süresinin 3 yıldır tamamladığını, Sinan Tutmaz'a ise "örgüt üyesi olmak" ve bununla bağlantılı suçlamalardan verilen 12 yıllık hapis cezasının infaz süresini ay önce 6 ay önce tamamladığını belirtti. Demirkaya, verilen disiplin cezalarıyla önce infazları uzatılan 2 tutsağa 3 kez disiplin cezası verilmesinin ardından infazlarının tümden yakıldığı söyledi. Demirkaya, "İdare, koğuş içi arama sırasında tutsakların, yasaklı eşya bulundurulduğu iddiasıyla bir önceki disiplin cezasını da baz alarak, müvekkillerimiz hakkında hücre disiplin cezası uygulamaktadır. Bir hükümlü, 3 ya da daha fazla hücre disiplin cezası aldığında infazları yakılmaktadır. Düzce Cezaevi'nde bulunan Resul Baltacı ve Sinan Tutmaz'ın infazları bu şekilde yakıldı. Oraya yeni bir hükümlü veya tutuklu alınmamaktadır. Müvekkillerimizin yaptığı sevk başvuruları da reddediliyor. Örneğin Resul Baltacı Batmanlıdır. Ailesi Batman'da yaşıyor. Haliyle Resul Baltacı ailesine yakın bir yerde olmak istiyor, ancak buna ilişkin yaptığı tüm başvurular reddedildi. Dolayısıyla aile ve özel hayat hakkı ihlal ediliyor" ifadelerini kullandı.    'İNFAZ YAKMANIN HUKUKİ DAYANAĞI YOK'   Demirkaya, hücre disiplin cezalarının hukuka aykırı olduğunu, İdare Gözlem Kurulları'nın da hücre disiplin cezalarını gerekçe göstererek tutsakların infazlarını yakmasının hukuki dayanağının olmadığını belirtti. Demirkaya, "Türkiye'de mevcut cezasızlık politikasından dolayı cezaevi idareleri hakkında hiçbir işlem yapılmakta ve idare işlemleri denetlenmemektedir. Bu sebeple Düzce'deki hak ihlalleri artarak devam ediyor. Mevcut uygulamaların hukuka uygun yapılması gerekiyor. Uygulamaların denetlemesi gerekiyor. Denetlenmediği durumda da cezaevlerindeki memurların, müdürlerin keyfi tutum ve davranışlarıyla, hükümlülerin infazı yakılmakta ve koşullar her geçen gün daha da ağırlaşmaktadır" diye konuştu.     'TUTSAKLARIN SEVK BAŞVURULARI REDDEDİLİYOR'   Buna karşı hukuki yollara başvurduklarını ifade eden Demirkaya, "Verilen hukuka aykırı disiplin cezalarının iptali için itirazlar yapıldı ve itiraz yolları tüketildi. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gidildi ve o da tüketildi. Şu aşamada tekrar başa sarıyoruz ve sürekli hukuki yollardan medet umuyoruz. Bir yerde hukukun vuku bulacağını düşünüyoruz. Hali hazırda verilen disiplin cezaları için kanun yararını bozmayla devam ediyoruz. Sevk başvuruları da reddediliyor. İdare Mahkemesi'ne yapılan başvurularda da gerekçesiz olarak ret cevabı alındı. Bu konuda Anayasa Mahkemesi'ne başvuru yapıldı bu da devam ediyor" diye belirtti.    GÖRÜŞME TALEPLERİ KABUL EDİLMİYOR    Tutsaklarla yaptıkları görüşmelerde tutsakların, "Başka cezaevine sevk olursak infazımız yanmayacak. Buradan tahliye olmamamız için ellerinden geleni yapıyorlar" dediğini aktaran Demirkaya, "İnfaz savcısıyla yaptığımız görüşmelerde de bir sonuç elde edilemedi. Müvekkillerimizin infaz savcısıyla görüşme talepleri son iki yıldır bilfiil reddediliyordu. Ancak girişimlerimiz sonucu koğuştaki bir arkadaş savcıyla görüşebildi. Savcı, arkadaşların sorunlarını dinledi, ancak bir aşama kat edilmedi. Çünkü arkadaşların, 'Hastalıklarımız var, gözlerimiz ağrıyor, tansiyonumuz var, dişlerimiz hasarlıdır. Hastaneye sevk edilmek istiyoruz' şeklinde talepleri vardı. İdare tarafından hastaneye sevk edildiklerinde ise jandarma, teslim sırasında ağız içi arama dayatıyor. Müvekkillerimiz ağız içi aramanın insanlık dışı bir muamele olduğuna dikkat çektiğinde ise hastaneye götürülmeleri engelleniyor ve tekrardan koğuşlarına geri gönderiliyorlar. Bu sebeple müvekkillerimizin hastalık dereceleri yükselmekte ve yeni hastalıklar türemektedir" şeklinde konuştu.