ORDU - Fındık yetiştiricisi taban fiyat üzerinden oyalandığını ve gıda tekellerine işçilik yapmaya zorlandığını söyleyen Tüm Köy Sen Ordu Şubesi Başkanı Zekai Sağra, fındığın stratejik ürün ilan edilmeden sorunların çözülmeyeceğini söyledi.
Karadeniz bölgesinde fındık hasadının sonuna gelinirken, üretici bu yıl da umduğunu bulamadı. Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) bu yıl fındık alım fiyatını ortalama 54 lira olarak açıkladı. Ancak açıklanan fiyat üreticiyi memnun etmedi. TMO'nun kota ve kontejan uygulamalarından kaynaklı üretici ayrıca, özel sektöre mahkum oldu. Birçok üretici, özel sektörde fındığı 44-45 lira seviyelerinde satmak zorunda kaldı. Bu duruma gübre ve ilaç fiyatlarına yıl içerisinde yüzde 300'lere varan zamlar eklendi. Böylece üretici tarlada karın tokluğuna çalışmak zorunda kaldı. Tüm Üretici Köylüler Sendikası (Tüm Köy Sen) Ordu Şubesi Başkanı Zekai Sağra, fındık hasadı ve üreticilerin sorunlarını değerlendirdi.
ÜRETİCİ ÇIKMAZDA
Fındık yetiştiricisi yıllardır fiyat üzerinden oyalandığını ve edilgen bir hale getirildiğini söyleyen Sağra, hükümetin tercihini uluslararası gıda tekellerinden yana kullanmasının sorunların nedenlerinden biri olduğunu söyledi. Sağra, "Oysa biz fiyattan çok neden bu günlere geldik sorusunun cevabını vermek zorundayız. Çünkü fındık üreticisinin ürününün değer bulabilmesi için öncelikle fındığın değerini ortaya koymak lazım. Özellikle 2014’ten bu yana hiçbir şekilde üretici ürününün karşılığını alamadı. Bugün üreticinin istediği fiyat alınmış bile olsa bu işin yasal çerçevesi olmadığı, piyasa neoliberal sisteme uygun olduğu için bir dahaki sene fındığın fiyatının ne olacağını bilemeyiz. Burada açıktan yapılan vurgun ve soygunun devletle beraber yapıldığını düşünüyorum. Bugün yaşadıklarımız da bunun en açık örneği. Fındık üreticisi uzun yıllardır böyle bir açmaz ve çıkmazın içerisinde” diye konuştu.
ÜRETİCİ İŞÇİ OLDU
Doğu Karadeniz coğrafyasında fındığın geçim kaynağı olduğuna dikkati çeken Sağra, “Bizim babalarımız mevcut fındığımızla 2-3 çocuğu çok rahat okuttular, düğünlerini yaptılar. Her ne kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘Biz fındığı 1 dolardan aldık, 2 dolara çıkardık’ dese de o dönem 1 dolarlık fındık satışı ile hayat idame ettirilebiliyordu. Oysa bugün fındıktan bırakın tasarruf yapmayı maliyetin altında fındık satıyoruz. Fındıktan kalan parayı 12 aya böldüğünüzde, ay başına 500 lira gibi bir rakam düşüyor. O da kendin emek verirsen. Burada coğrafya şartları son derece zor. Yağmurla mücadele ediyorsunuz, fındığı kurutma sorunu yaşıyorsunuz. Fındığın çürüme riski var. Son yıllardaki iklim değişikliyle beraber yağan ani yağmurla bahçelerden selle fındığın kaybolma riski var. Ama kalan para bunların hiçbirine değmiyor. Değmiyor da neden yapıyorsunuz diye sorulabilir. Bu bizim için yaşam biçimi. Biz fındık bahçesinde doğduk, büyüdük. Ayrıca fındık çok değerli bir ürün. Fındıktan özellikle bu sene üreticinin bırakın tasarruf yapmayı, boğaz tokluğuna gıda tekellerine işçilik yapacağız" şeklinde konuştu.
3 MİLYAR DOLARLIK PAY NEREDE?
Türkiye’nin dünya fındık ihtiyacının yüzde 70-80’ini tedarik ettiğini aktaran Sağra, buna rağmen 120 milyar dolarlık bir piyasanın olmazsa olmazı olan fındık ihracatından sadece 1 buçuk-2 milyar dolar civarında pay alındığını kaydetti. Sağra, “Fındık üreticisi de edilgen bir halde her yıl aynı şeyleri yaşıyor. Bu bir tercih meselesi. Hükümet açıktan tercihini uluslararası gıda ve tarım tekellerinden yana kullanmakta. 2019 yılında Tarım Bakanı Bekir Pakdemirli Ordu’da ‘Fındıkta patronuz, bizim 2 milyar dolarlık payımız, pay değil. biz fındıktan en az 5 milyar dolar gelir elde etmemiz gerek’ dedi. Oysa aradan geçen 3 yılda bizim ihracat gelirlerimiz aynı kalmış. Bakana soruyorum; Bizim aradaki 3 milyar dolarlık payımız nerede?” diye sordu.
'STRATEJİK ÜRÜN' ÇAĞRISI
Fındığın değer bulamamasının sadece üreticinin değil, ülkenin sorunu olduğunu vurgulayan Sağra, fındık üretiminden elde edilecek gelirin ülkeye istihdam ve hizmet olarak dönebileceğini ifade etti. Sağra,"Evet, cefasını çeken biziz ama yaşanan bu durumu ülkeye bir ihanet olarak görüyorum. Fındık yetiştiricisi hükümet tarafından bu tekellere peşkeş çekilmiş durumda. Burada bir ihanet var. Bu kadar aymazlığa dünyanın herhangi bir yerinde rastlamak mümkün değil. Sorunların çözümü için önce ülkeyi yöneten iradenin karar vermesi lazım. Yani tercihini ülkesi ve üreticisinden yana yapması lazım. Birlik ve kooperatiflerin acilen tesis edilmesi lazım. Fındık, stratejik ürün ilan edilip, oluşturduğu katma değerden payını alacak ki hem üretici hem de ülke kazanacak. Çözüm gayet basit. Dünyanın aklı başında ülkelerinde işler böyle işliyor. Fakat biz bunu iktidara anlatamıyoruz” ifadelerini kullandı.
'ÜRETİCİ ÜRETİMDEN KOPUYOR'
"Her anlamda AKP’nin tarım politikası bitmiştir" diyen Sağra, her uygulamanın şu an ülke ve üreticinin zararına olduğunu söyledi. Sağra, "Üreticiye verilmesi gereken destekler ithalattaki gümrük sıfırlamalarıyla şirketlere veriliyor. Oysa bizim topraklarımız ekilebilir özelliğini her yıl kaybediyor. Sulamada kullanılan enerji çok pahalı. Kıt kanaat sulama yapan insanlar artık sulamada kullandığı elektriğin faturasını ödeyemez duruma gelmişse tarım bitmiştir. Bu bir ülke için intihar demektir. Bu ülke hayvanına yedireceği arpayı ithal ediyorsa bu bir felakettir. Üretici üretimden kopma noktasına gelmiş. Tarımda çalışan insanların yaşı 60’ı geçmiş. Gençleri kimse tarımsal üretimde tutamıyor. İnsanlar boğaz tokluğuna büyük şehirlerde çalışıyor. Babası buğday üretiyor çocuğu İstanbul, Ankara’da halk ekmek kuyruklarında daha ucuza ekmek almanın peşinde. Bu faciadır" uyarılarında bulundu.
Büyük bir kent yoksulluğu yaşandığını ifade eden Sağra, şöyle devam etti: “60 küsür yaşındayım bu ülkenin bu kadar sefalet içine düştüğünü, gıdaya ulaşamadığını, beslenemediğine şahit olamadım. Zaten neoliberal politikaların da amacı gıdayı kontrol altına alabilmek. Biz de bunun sonuçlarını yaşıyoruz."
MA / Tolga Güney