Doğum kontrol hizmetine erişilmiyor

  • kadın
  • 09:32 24 Aralık 2022
  • |
img

WAN - Doğum kontrolü hizmetlerine erişilmemesinin kadınlar açısından önemli bir sorun olduğunu belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Ruhat Karakuş, “Doğum kontrol ilaçlarına ve yöntemlerine erişim bir sağlık hakkıdır” dedi. 

İstenmeyen gebelikler ve buna bağlı yaşanan düşükler önemli bir kadın sağlığı sorunu ve başlıca ölüm nedenleri arasında yer alıyor. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu'nun (UNFPA) 2022 Dünya Nüfus Raporuna göre, 2015 ve 2019 yılları arasında her yıl neredeyse 121 milyon istenmeyen gebelik meydana geldi. Dünya genelinde, gebe kalmak istemeyen yaklaşık 257 milyon kadın, güvenli ve modern gebelik önleyici yöntem kullanmıyor. 47 ülkede, üreme çağında olan kadınların yaklaşık yüzde 40’ı gebe kalmamak için herhangi bir gebelik önleyici yöntem kullanmıyor. Aile içi şiddete maruz kalan kadınlarda ise gebelik önleyici yöntem kullanımı yüzde 53 daha düşük. Tüm kadınların yaklaşık dörtte biri ise cinsel ilişkiye “hayır” diyemiyor.
 
Buna göre, istenmeyen gebeliklerin yüzde 60’ından fazlası ve tüm hamileliklerin neredeyse yüzde 30’u kürtajla sonuçlanıyor. Dünya genelinde yapılan tüm kürtajların yüzde 45’i güvenli değil. Tüm dünyada anne ölümlerinin yüzde 5 ile 13’ü güvenli olmayan düşüklerden kaynaklanıyor. Gelişmekte olan ülkelerde, güvenli olmayan kürtajlar, yalnızca tedavi maliyetleri nedeniyle yılda yaklaşık 553 milyon dolara mal oluyor.  
 
TÜRKİYE’DEKİ DURUM 
 
Tablo Türkiye’de de değişmiyor. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü’nün 2018 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması’na göre, Türkiye’deki 15-49 yaş aralığında kadınların neredeyse yarısı üreme sağlığı, gebelik önleyici yöntem ve cinsel ilişki konusunda kendi kararlarını veremiyor. Üreme çağındaki evli kadınların karşılanmayan aile planlaması ihtiyacı 2013-2018 yılları arasında yaklaşık 2 kat arttı ve yüzde 12’ye ulaştı. Buna göre, 1.33 milyondan fazla evli kadının karşılanmamış aile planlaması ihtiyacı bulunuyor. 
 
Son yıllarda ülkede derinleşen ekonomik krizle birlikte istenmeyen gebeliklerde kullanılan birçok ilaç Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kapsamından çıkarıldı. Kadınların, doğum kontrol yöntemlerinden en çok başvurduğu doğum kontrol hapları, 26 Haziran 2012 tarihinden bu yana SGK sisteminde “pasif ilaç” kategorisinde yer alıyor. Yani SGK ilaç ücretini hiçbir koşulda karşılamıyor. Yine yöntemlerden biri olan ve rahim içine yerleştirilen “spiral” de doktorun onayına rağmen hastaneler tarafından faturalandırılmadığı için hastaya ancak ücret karşılığı takılabiliyor. Yine rahim ağzı kanserini önleyen HPV aşısını SGK karşılamıyor. Öte yandan yüksek enflasyon da kadın hijyen ürünlerine erişimi zorlaştırıyor. 
 
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Türkiye, “Türkiye’deki Mülteci Kadınlar ve Kız Çocuklarında Menstrüel Hijyen Yönetimi” araştırmasının raporuna göre, her 10 mülteci kadından 5’i ve 10 kız çocuğundan 4’ü “pahalı” olduğu için hijyenik regl ürünlerine ulaşamıyor.
 
DEVLET POLİTİKASI OLMASI
 
Konuya ilişkin görüştüğümüz Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Operatör Doktor Ruhat Karakuş, kadınların regl ve doğum kontrol yöntemlerine erişmesinin devlet politikası haline getirilmesi gerektiğini belirtti.
 
Doğum kontrol yöntemlerinin kadın sağlığı açısından önemine değinen Karakuş, “Doğumu kontrol etmek hem kadın hem de çocuk sağlığı için önemlidir. ‘Çok çocuk’ demek kadın sağlığı için sorun demektir. İnsanlar bakabileceği ölçüde çocuk sahibi olmalıdır. İnsanların istediği çocuk sayısının ardından korunmak istemesi doğaldır ve ulaşılması kolay olması gereken yöntemlerdir. Bunu da bakanlık bir şekilde karşılamalı ve devlet politikası haline gelmelidir” dedi.
 
ÜCRETSİZ KARŞILANMALI 
 
Birçok ülkede doğum kontrol araçlarının ücretsiz temin edildiğine dikkat çeken Karakuş, “Devlet, vatandaşlarına bu yöntemleri ücretsiz ulaştırmalı. Çünkü bu koruyucu sağlık politikasının bir parçasıdır. Önemli olan sorunun yaşanmadan çözülmesidir. Ülkemizde son zamanlarda kadın sağlığı açısından tedavilere ulaşma sorunu var. Daha önce ana-çocuk sağlığı merkezlerinde kadınların doğum kontrol yöntemlerine ulaşma durumu vardı. Burada birçok cinsel sağlık ürünü kadınlara ücretsiz veriliyordu ancak şuan merkezlerde bu yöntemlerin hiçbiri ücretsiz değil. İlaçlara gelen son zamlardan sonra halkımız doğum kontrol haplarına ulaşmakta zorlanıyor. Bölgemizdeki yoksulluk da göz önüne alındığında insanlar ekmeğe bile ulaşmakta zorluk çekerken, doğum kontrol haplarına 100-200 TL veremiyor” diye belirtti.
 
SAĞLIK HAKKIDIR 
 
Doğum kontrol yöntemlerine ulaşılmamasının istenmeyen gebeliklere neden olduğunu hatırlatan Karakuş, şöyle dedi: “Çok çocuk sayısının getirdiği birçok sorun var. Bu durum görmezlikten gelinmemelidir. Doğum kontrol ilaçlarına ve yöntemlerine erişim bir sağlık hakkıdır. Anayasada, ‘devlet insanların sağlığa erişimini sağlamak zorunda’ diye yazar. Dar gelirli kişilerin de sağlığa erişmesi önemlidir. Asıl hedef ise, bu ilaçlara ulaşamayanlara sağlığı ulaştırmak olmalıdır. Kadınlar, bugün hijyenik pedlere de ulaşamıyor. Pedler şuan çok pahalı. Bölgede açlık sınırının altında yaşayan birçok insan var. Günlük ekmeğe ulaşmakta zorluk yaşanırken, kadınların pede sağlıklı şekilde ulaşmasını bekleyemeyiz. Kadınlar kendilerince çözüm üretmeye çalışıyor ancak bu da birçok hastalığa neden oluyor. Bu durum kadınları hem sağlık açısından hem de sosyal açıdan kötü etkiliyor.”
 
Hamilelik süreçlerinin ise iyi yönetilmediğini dile getiren Karakuş, kadınların bu süreçte eğitilmemelerinden dolayı normal doğumdan korktuklarını söyleyerek, ekledi: “Kadınlar doğuma dair bir eğitim alamıyor, bu yüzden doğumdan korkuyor ve sezaryen olmak istiyor. Muayene süresi 5 dakika. Bu 5 dakikada da annenin testleri mi yapılacak, çocuğun gelişimi mi izlenecek, eğitim mi verilecek? 5 dakikada bunların hiçbiri yapılamaz” ifadelerini kullandı.
 
GIDAYA ULAŞILMAMASI SORUN 
 
Bölgedeki halkın ekonomik sebepler nedeniyle gıdaya erişemediğini vurgulayan Karakuş, bu durumun hem anneleri hem de çocukları olumsuz etkilediğini belirtti. Karakuş, şöyle devam etti: “En çok karşılaştığımız sorun kansızlık. Bunun nedeni ise yeterli olarak beslenememe. Kırmızı et demirin en yüksek olduğu depodur. Ekonomik nedenlerle kırmızı ete ulaşamayan hastalarımız bize en çok demir eksikliği nedeniyle başvuruyor. Demir eksikliği kansızlığa neden oluyor. Bu durum kadınların doğumdan sonra birçok sorun yaşamasına neden oluyor.” 
 
MA / Berivan Kutlu