ANKARA - Çocuğa yönelik suçların araştırılmasına dair kurulan komisyona ilişkin eşit temsil önerisinde bulunduklarını ifade eden HDP’li Züleyha Gülüm, değişmesi gereken siyasi anlayışa dokunmadan, gerçek araştırmanın mümkün olmadığını söyledi.
İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in 6 yaşındaki kızını “imam nikahı” adı altında müridi Kadir İstekli ile evlendirerek, tecavüze uğramasına neden olmasının açığa çıkmasının ardından konuya ilişkin verilen araştırma önergeleri, 3 Ocak’ta Meclis Genel Kurulu’nda görüşüldü. Yapılan oylamada, tüm parti gruplarının desteğiyle çocuğa yönelik her türlü suçların engellenmesi için alınması gereken önlemlerin araştırılması için komisyon kurulması kararı alındı. Komisyonun 19 üyeden oluşmasına ve 3 ay süre ile çalışmasına karar kılındı.
Meclis’te daha önce de benzer komisyon kuruldu. Ensar Vakfı’nda çocuklara yönelik tecavüzün ortaya çıkmasının ardından 2016 yılında, “Başta Cinsel İstismar Olmak Üzere Çocuklara Yönelik Her Türlü İstismar Olaylarının Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu” 3 aylık çalışmanın ardından 442 sayfalık bir rapor hazırladı. Raporda çok sayıda tespit ve öneri sunuldu. Ancak bu önerilerden hiçbiri hayata geçirilmedi. Komisyonun kurulmasında uzlaştığı “Daimi Çocuk Hakları Komisyonu” dahi kurulmadı.
Aradan geçen 7 yılın ardından yine kamuoyunun tepkisi üzerine benzer bir komisyon kuruldu. Komisyonun işlevselliği önceki pratiklerden dolayı şimdiden tartışma konusu olmaya başladı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, başta kadınlar olmak üzere kamuoyundan gelen tepkiler üzerine komisyonun kurulduğunu ifade ederek, vakıfta yaşananların bilgisine ilk ulaşıldığında, iktidar cenahından uzun süre ses çıkmadığını söyledi. Yoğun tepkiler üzerine iktidarın suçunu itiraf ettiğini belirten Gülüm, kadınların ve kamuoyunun tepkisi olmasaydı dosyada ne tutuklama olacağını ne de gerçek anlamda davanın açılacağını kaydetti.
‘İKTİDARIN KOMİSYON İÇİN ÖNERGESİ’
Olması gerekenin baskılar üzerine yapıldığını dile getiren Gülüm, muhalefet partileri olarak gerçeğin açığa çıkarılması için komisyon kurulması taleplerinden sonra iktidarın Meclis’te komisyon kurulması önerisinde bulunduğunu belirtti. Gülüm, “Komisyon, iktidarın hakikati açığa çıkarmak istemeyeceğine dair çokça soru işaretlerin olduğu bir şekilde kuruldu. Mesela AKP araştırma önergesinde, erkek egemenliğinden, çocuk haklarını gözetmeyen siyaset anlayışlarından kaynaklı cemaat-tarikat yapılanmasının bugün geldiği nokta ve bu tür suçları nasıl ürettiğine dair bir şeye yer vermedi. Açıklamaları da genel olarak, olayın bir siyasetle ilişkilendirilmemesi gerektiği, siyaset meselesi olmadığına yönelik oldu. Oysaki tam da bu mesele siyaset meselesi ve uyguladıkları siyasetin bir sonucudur” ifadelerini kullandı.
'GERÇEK AÇIĞA ÇIKARILMAK İSTENMİYOR’
Tarikatların, cemaatlerin hatta Diyanet’in, çocuk istismarını “evlilik” adı altında normalleştirmeye ilişkin politik hatlarının olduğunu ifade eden Gülüm, istismarın yolunu açabilecek hem yasal hem de yönetmelik adı altında değişikliklere değindi. Gülüm, şunları söyledi: “Tarikat ve cemaatlerde izinsiz kurs, yurt açmanın cezai yaptırımla karşılaşması gereken durumların nasıl yasal değişikliklerle değiştirdiklerini biliyoruz. Bir bütün olarak, 6 yaşındaki bir kız çocuğuna yönelik istismar ve daha öncede gündeme gelen taciz ve tecavüzler bu siyaset anlayışının sonucu olarak gerçekleşti. Dolayısıyla bunun bir siyaset üstü mesele olduğunu söylemek, gerçeğin açığa çıkarılmak istenmediğinin açık göstergesi.”
‘ÇOCUKLARI YÖNLENDİREN MEKANİZMALAR’
Yoksulluğun arttığına ve bu durumun özellikle kız çocuklarının eğitimden uzaklaştırılmasına neden olduğunu söyleyen Gülüm, “Okuldan alınan kız çocukları, erken yaşlarda evlendiriliyor ya da yurt sağlayan cemaat ve tarikatlara yönelmek zorunda kalıyorlar. Yine Aile Bakanlığı’nın, Diyanet’in bu tarikat ve cemaatlerle bir takım sözleşmeler yaptığını biliyoruz. Eğitim çağındaki çocukların buralarla bağını güçlü kuracak mekanizmaların üretildiğini biliyoruz. Bu mekanizmaların hiçbiri denetlenmiyor. Cemaatler devletin tüm kurumlarına yerleşmiş durumda. Bunu en basitinden Ensar Vakfı’ndaki benzer bir vakanın üstünün kapatılmasından biliyoruz. Tarikat ve cemaatlerin nasıl holdingleştiklerini, şirketler kurduklarını biliyoruz. Bu davadan da, Sağlık Bakanlığı üzerinde nasıl istedikleri gibi bir rapor alabildiklerini, Adalet Bakanlığı üzerinden soruşturmanın üzerini nasıl kapatabildiklerini, Milli Eğitim Bakanlığı’nın zorunlu eğitim yaşında olan çocuğu nasıl denetlemediğini görüyoruz. O tarikat ve cemaatlerde ola binlerce çocuk için bu geçerli” şeklinde konuştu.
İKTİDARIN ‘MÜNFERİT OLAY’ YAKLAŞIMI
Kurulacak komisyonun istismarı çok yönlü araştırması gerektiğinin altını çizen Gülüm, “Erkek egemenliğini büyüten, çocukları güvencesiz bir yaşama, tarikat ve cemaatlere mahkum eden iktidarın politikalarının deşifre edilmesi gerekiyor. Ama iktidar, ‘buralara dokunmayın, bize laf söylemeyin, münferit bir olaymış gibi yaklaşın’ diyor. Oysaki yaşananlara karşı siyasi anlayışın tümden değişmesi gerekiyor. Bunlara dokunmadan yapılacaklar, gerçek bir komisyon ve araştırma olmayacak” dedi.
Komisyon kurulurken eşit temsil önerdiklerini aktaran Gülüm, “Çünkü iktidardan daha fazla kişi olduğunda, karar almaya gelindiğinde iktidarın istediği gibi oluyor. Kapsamlı araştırma sürecinin yürütülerek gerçek anlamda çözüm üreten bir komisyon raporu hazırlansın istedik. Bu komisyonların artık göstermelik olmaktan çıkarılması gerekiyor. Kurulan benzer komisyonlarda bu durumu gördük” ifadelerini kullandı.
‘TEPKİYİ KESMENİN ARACI HALİNE GELEBİLİYOR’
Komisyonlarda eşit temsil olmadığında muhalefet partilerinin önerdiği kişilerle görüşmenin dahi kabul edilmediğini belirten Gülüm, şöyle devam etti: “Bu komisyonlarda, bu konuda çalışma yapan kurumların, örgütlerin dinlenmesini istiyoruz ama genelde iktidarın istediği kurumlar geliyor ve onlara uygun cümleler kullanıyor. Karar alma noktasında da süreç değişmiyor. Etki gücü zayıf, sadece ‘bakın biz tartıştık, duyarsız kalmadık’ demek için araçsallaştırılan komisyonlar haline geliyor. Suçun üstünü örtmenin aracı ve toplumu beklemeye sokma, örgütlenmesini, tepkisini göstermesinin önüne geçen araçlar haline gelebiliyor” diyerek, Meclis’te daha önce kurulan komisyonlara da atıfta bulundu ve söz konusu komisyonların olayın üstünü örtme mekanizması haline geldiğini söyledi.
‘TOPLUMUN TEPKİ VE SÖZÜYLE MÜMKÜN’
Komisyonların işlevsizleştirilmeye çalışılmasına karşın kurulan komisyonu gerçek anlamda çalıştırmak için mücadele vereceklerini vurgulayan Gülüm, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu konuda gerçekten çalışma yürütenlerin dinlenmesini isteyeceğiz, benzer vakaların yaşanıp yaşanmadığına ilişkin araştırma yapılmasını isteyeceğiz. Çocuk istismarının, iktidarın politikalarından kaynaklı nasıl beslendiğinin araştırılmasını ve bu politikaların değiştirilmesini isteyeceğiz. İktidarın nasıl tarikat ve cemaat eliyle örgütlendiğini, itaat eden, onaylayan, susan bir toplumu yaratmanı aracı haline getirildiğinin açığa çıkarılması için komisyonda uğraşacağız. Komisyondaki gelişmeleri kamuoyunun bilgisine sunacağız. Kamuoyunun geniş olarak komisyonun tartışmalarına katılması, sesini yükseltmesi çok önemli. Bu süreç içerisinde toplumun, çocuktan yana taraf olarak müdahil olmasını sağlamaya çalışacağız. Komisyonun kuruluşu nasıl ki toplumdan gelen tepkiler üzerine olduysa gerçek bir sonucun çıkması ve hayata geçirilmesi için de ancak toplumdan gelen tepki ve sözle mümkün. Biz de Meclis’te üzerimize düşeni yapacağız. Yoksa meselenin üstü örtülecek.”
MA / Zemo Ağgöz