İSTANBUL - Paris’te 10 yıl önce katledilen Sakine Cansız’dan “ömrünü barışa adayan bir kadındı” şeklinde bahseden İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, "Bu cinayet çözülseydi, ikinci Paris Katliamı yaşanmazdı" dedi.
Fransa’nın başkenti Paris’te 9 Ocak 2013 tarihinde katledilen PKK kurucularından Sakine Cansız (Sara), Kurdistan Ulusal Kongresi (KNK) Paris Temsilcisi Fidan Doğan (Rojbîn) ve Kürt Gençlik Hareketi üyesi Leyla Şaylemez’in (Ronahî) katledilmelerinin üzerinden 10 yıl geçti. Aradan geçen 10 yıllık süreçte katliamın asıl failleri ortaya çıkarılmadı. İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı avukat Eren Keskin, 1991 yılında tanıdığı Cansız’ı anlattı.
İLK KARŞILAŞMA
Cansız’ın kendisini 1991 yılında cezaevinden çıktığı için bürosunda ziyaret ettiğini belirten Keskin, “Beni görmeye geldiğinde ‘süslü ve cesur avukatımızı tanımak istiyorum’ sözlerini hiç unutmuyorum. Bu şekilde tanıştık” dedi. Daha sonra Cansız’la yurt dışında yapılan panellerde karşılaştığını söyleyen Keskin, onunla dostluğunun bu dönemlerde pekiştiğini ifade etti.
'BENİM TANIDIĞIM SAKİNE…'
Keskin, “Benim tanıdığım Sakine Cansız bir süre savaşın içinde kalmasına rağmen her zaman barış isteyen, erkek egemenliğine karşı bir kadındı. Sakine Cansız benim hayatta gördüğüm en güçlü kadınlardan biriydi. Hiç kimseye eyvallahı olmayan bir kadındı, ben onu böyle tanıdım” sözleriyle Cansız’ı anlattı. 1980 askeri darbe döneminde işkence ve vahşetin yaşandığı Diyarbakır Cezaevi’nde Cansız’ın da bulunduğunu hatırlatan Keskin, Cansız’dan cezaevinde yaşananları dinlediğini belirtti.
GENÇLERLE OLAN BAĞI
Cansız’la tanıştıktan sonra iletişimlerinin hiç kesilmediğini dile getiren Keskin, Avrupa’da katıldığı panellerde da sık sık Cansız ile karşılaştıklarını ve sohbet ettiklerini söyledi. Cansız’daki gözlemlediği en belirgin özelliğinin gençlerle olan bağının güçlülüğü olduğunu aktaran Keksin, Avrupa’da Cansız ile yaşadıkları bir anısını şu sözlerle aktardı: “Hollanda’da panele gitmiştim. Bir arkadaşın evinde kaldım. Sakine’de oraya gelmişti. Sabaha kadar kadın hakları ve erkek egemenliğin her yerde hüküm sürmesi üzerine sohbet ettik. Biz sohbet ederken, bomba sesine benzer bir ses geldi. Dışarıya baktık bir şey yok. Meğer çöp patlamış, Hollanda’da kırk yılda bir olacak şey bizim başımıza gelmişti çok gülmüştük o gece…”
Katliamın yaşandığı gün katledilen Fidan Doğan’ı aradığını belirten Keskin, “Rojbin Avrupa parlamentosunda görev yapan ve herkesin tanıdığı bir isimdi. Katliam sonrası hemen Rojbin’i aramayı düşündüm. O bilir kimdir diye ölenler. Aradım ama onun telefonu cevap vermiyordu. Sonra büroda bir arkadaşım ‘isimler açıklanmaya başladı’ dedi. Bir de baktım öldürülenlerden biri de Rojbin. Hayatımda unutamadığım günlerden biriydi” şeklinde konuştu.
Sakine Cansız’ların ölümünden çok kısa bir süre önce bir Kürt yönetmenin üç Kürt kadının hayatı üzerine bir film yapmak istediğini aktaran Keskin, “Biri Sakine Cansız, diğeri ben üçüncü isim ise Leyla Zana’ydı. Ama Leyla Zana olmadığı için Aysel Tuğluk’la çekim yapmışlardı. Hatta Sakine, ‘ben Türkiye’ye gelemem, sen buraya gel, burada çekelim filmi’ dedi. Yönetmen bizi karşılıklı bir araya getirmek istemişti, tabi ki olmadı. Sonra o film çekildi, Sakine’nin yaşamından kesitler sunuldu ama maalesef Sakine artık katledilmişti. Katil olduğu belirtilen kişi Fransa'da gittiğimiz bir panelde benim tercümanlığımı yapmıştı. Kürt çevrelerinde tanın biriydi. Büyük ihtimalle başka amaçlara hizmet eden bir kişiydi” dedi.
'KENDİNİ BARIŞA ADADI'
Kesin, şöyle devam etti: “Sakine hakikaten kendini Kürt sorununun barışçıl çözümüne adamış bir insandı. Yaşamı boyunca baskı görmüş, gözaltına alınmış, cezaevinde korkunç işkenceler yaşamış biriydi ama buna rağmen hep barış mücadelesi verdi. Ben kadınların barış mücadelesindeki yerinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Sakine’nin benim açımdan en önemli yanı buydu.”
'BOYUN EĞMEZ, BİAT ETMEZDİ'
Cansız’ın itirazlarını özgürce yükselten bir kadın olduğunu vurgulayan Keskin, kadınların da bu yanını önemsediğini belirtti. Keskin, “Son derece entelektüel bir kadındı. Yani bugün ki siyasetçilere baktığımda acaba onun kadar entelektüel biri var mıdır diye düşünüyorum. Bence yoktur. O bir silahlı örgütün militanı, ya da devlet dilinde ‘terörist’ olarak öne çıkarıldı ama o gerçekten bir barış aktivistiydi. Ömrü boyunca gördüğü bütün işkencelere, haksızlıklara rağmen baş eğmez, boyun eğmez, biat etmez bir kadındı” ifadelerini kullandı.
'AYNI EGEMENLER AYNI KATLİAMLAR'
Fransa'nın başkenti Paris’te Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi’nde yaşanan katliam ile Sakine Cansız’ların katliamındaki benzerliklere işaret eden Keskin, her iki katliamın da aydınlatılması gerektiğinin altını çizdi. Bu katliamlarda derin devletlerin ortaklaştığını ifade eden Keskin, “Bu cinayetin de altında, tıpkı 3 Kürt siyasetçiye yönelik gerçekleşen katliamda olduğu gibi aynı egemenlerin olduğunu düşünüyorum. Kürt siyaseti içinde önemli olan bir sanatçı arkadaşımızın ve yine bir Kürt kadın hareketi içinde önemli bir yeri olan bir Evin Goyi arkadaşın seçilmiş olması son derece dikkate değer” dedi.
'SADECE TÜRKİYE’Yİ İLGİLENDİRMİYOR'
Tüm katliamlara rağmen Kürtlerin mücadelesinden geri durmadığını dile getiren Keskin, “Kürtler değişmiyor, değişen devlettir. Bunlar kırılmalara, halkta bir takım korkmalara, geri çekilmelere neden olsun diye yapılan olaylar. Bütün bunlar Kürt sivil siyasetini bastırmaya dönüktür. Bu sadece Türkiye’yi ilgilendiren bir mesele değil. Kürt sorunu uluslararası bir sorun” diye konuştu.
‘KATLİAMLAR AYDINLATILMALI’
Fransa'nın katliamların faillerini açığa çıkarması gerektiğini vurgulayan Keskin, “Bu olayın çözülmesi Kürt sorununun barışçıl çözümü açısından önemli. Bu davada istihbarat örgütlerinin kesinlikle ilişkisinin olduğunu düşünüyorum. Bu ilişkileri Fransız yargısının ortaya çıkartması gerekirdi. Oysaki eğer bu dava çözümlenseydi Kürt meselesinin çözümünde de önemli bir adım olacaktı, yine ikinci bir Paris katliamı yaşanmazdı” diye belirtti.
MA/ Esra Solin Dal