SYKP: Süreç için üstümüze düşeni yapacağız 2025-01-11 09:39:27 İSTANBUL - Kürt sorununa dair tartışmalara değinen SYKP Eş Genel Başkanı Mertcan Titiz, sürecin çözüm ve demokratikleşmeye evrilmesi için kendilerine görev çıkarttıklarını bu anlamda üzerlerine düşeni yapacaklarını söyledi.  Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan'ın PKK Lideri Abdullah Öcalan'ı İmralı'da ziyaret etmesi ve Öcalan'ın kamuoyuna yansıyan 7 maddelik mesajını ve Kürt sorunu ekseninde yaşanan tartışmaları Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Mertcan Titiz, değerlendirdi.    Titiz, Abdullah Öcalan'ın yeğeni Ömer Öcalan'la görüşmesinde tecridin hala devam ettiğini belirttiğini hatırlattı. Titiz, "Sayın Öcalan ile görüşmelerin henüz bir istikrar kazanmış olmasa bile yani sınırlı bir mesaj olsa bile Sayın Öcalan'ın görüşlerini, düşüncelerini kamuoyu ile paylaşabiliyor olması, sürece hazır olduğunu ifade edip bundan sonra hazır olması gereken muhatapları işaret etmesi başlı başına bir olumluluktur. Diğer yandan Sayın Öcalan'la görüşme sonrası Kürt sorununun tekrar gündeme gelmesi ve meşruiyet anlamında da bir imkan yaratıyor. Biz de SYKP olarak bu sürecin riskler barındırdığının farkındayız. Ancak risklerin var oluşu, 'sürece karşı bekleyelim görelim ne oluyor' noktasına itmiyor. Tam tersine bu risklerine farkında olan bir yerden, sürecin hakiki çözüm ve demokratik bir yere evrilmek gibi kendimize de görev ve sorumluluklar çıkartıyoruz. Bu süreç için üstümüze düşeni yapmayı taahhüt ederiz. Umarım bu süreç kalıcı bir barışla taçlanır" ifadelerini kullandı.    SYKP Eş Genel Başkanı Mertcan Titiz   'BİR TARAFTA SÜREÇ DİĞER TARAFTAN SALDIRILAR'    DEM Parti’nin Meclis’teki siyasi partilerle görüştüğünü aynı zamanda diğer toplumsal kesimlerle de görüşmesi gerektiğini belirten Titiz, diğer kesimlerinde sürece dahil olması gerektiğinin altını çizdi. İktidarın savaş seçeneğini sürekli hatırlattığını ve eyleme koyduğunu ifade eden Titiz, "İktidar olası bir barış sürecinden muhtemel bir beklentileri en aza indirmek adına kendi planladıkları 'terör' parantezinin dışına taşmaması adına çatışmalarla, saldırılarla bu süreç götürüyorlar. Örnek verirsek geçen Rojava'da Tişrîn Barajı'na giden insanların üzerine SİHA'larla bomba atıldı ve 5 insan hayatını kaybetti. Hala gazeteciler Cihan Bilgin ve Nazım Daştan'ın cenazeleri sınırda tutuluyor. Bu, esasında böyle bir yaklaşımdan kaynaklıdır. Ancak şunun da farkına varmak gerekiyor. Bu parantezi açmak demokratik muhalefetin önünde duran bir görevdir. Tüm kesimlerin olası bir barış sürecini sahiplenmesi önemlidir" diye konuştu.    ABDULLAH ÖCALAN'IN MESAJLARI NE ANLAMA GELİYOR?   Abdullah Öcalan'ın 7 maddelik mesajına işaret eden Titiz, Abdullah Öcalan'ın iktidarın süreci daraltıcı yönelimlerine rağmen meselenin çoğulcu bir karakterle ele alınması gerektiğini belirtiğini ifade ederek, "Sayın Öcalan çoğulcu karakterini bizler zaten biliyoruz. İktidar bloğu meseleyi ‘güvenlik ve terör’ parantezine sıkıştırarak demokratik dönüşümle ilişkisini keserek, kendi yürüyüşünü eklemlenmiş bir çerçeve istiyor. Ancak Sayın Öcalan’ın bunu demokrasi meselesiyle bağını kurması son derece olumlu. Bahçeli, başından beri meseleyi Kürt, Türk meselesine sıkıştırarak ifade ediyor. Ancak Sayın Öcalan, Kürt ve Türk kardeşliğini de dışlamadan halklar ifadesini kullanıyor. Burası mesajın en önemli noktalarından bir tanesidir. Kürt sorununun nasıl çözüleceği, Ortadoğu halklarının sorunlarıyla yakından ilişkili olduğunu ifade ediyor. Yine kullandığı dilden ve kimi ifadelerden anlıyoruz ki Sayın Öcalan kendini muhataplarla eşitleyen bir dil kullanırken, tüm bu ifadeleri de pozitif bir üslupla tüm halkların ortak iyiliğini gözeterek dile getiriyor. Öte yandan Sayın Öcalan bu sürecin demokratik dönüşümle ilişkilendirmek için hepimizi göreve davet ediyor" şeklinde konuştu.     'TÜLAY HATİMOĞULLARI'NA KARA PROPAGANDA YAPILDI'   DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları'nın söylediği ve bağlamında koparıldığını belirttiği sözlerin Öcalan'ın verdiği mesaj ekseninde olduğunu ifade eden Titiz, şöyle devam etti: "Sayın Tülay Hatimoğulları da yaptığı bir konuşmada mesajın bu mahiyetine dikkat çekmek isterken, gayet karanlık odaklar tarafından hakkında kara propaganda yapılmaya başlandı. Oysa mesajdaki Gazze ve Suriye örneklerinin şunun için verildiği çok açık. Yıllardır emperyal güçler ve bölgedeki işbirlikçileri tarafından Filistin, Gazze ve Suriye’de çok can yakıcı iç savaşların ve bölgesel savaşların sürdüğü hepimizin malumu. İktidar tarafından çözüm süreci masası tekmelendikten sonra Milli Güvenlik Kurulu Siyaset Belgesi'ne yerleştirilen, adı geçen 'Çöktürme Harekatı' kapsamında Kürt halkının nelerle karşı karşıya kaldığı herkesçe biliniyor. İfadeler burayı işaret ederken, buralara dair demokratik ve barışçıl çözümlerin baz alınması gerektiğini ifade eden Sayın Öcalan ve oraya vurgu yapan Tülay Hatimoğulları olası çözümden asla rant elde edemeyecek, kendisini savaş mekanizması üzerinde var edenler bu şekilde kampanyalar yürütüyor."   'ÖCALAN'IN FİZİKİ ÖZGÜRLÜĞÜ SAĞLANMALIDIR'   Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Abdullah Öcalan'ın umut hakkı ihlaline verdiği karara işaret eden Titiz, umut hakkının iktidarın bir lütfu olmadığını ifade etti. Kürt sorunun çözümü konusunda samimi bir yolun yürünmesi için tarafların eşit koşullarda kendilerini temsil etmeleri gerektiğini vurgulayan Titiz, şunları söyledi: "Sayın Öcalan savaşan taraflardan birinin lideridir. Ama aynı zamanda Kürt halkı yıllardır, 'Öcalan siyasi irademdir' kampanyaları yürüttü. Bugün de ısrarla 'Çözümün adresi İmralı'dır, baş müzakereci Sayın Abdullah Öcalan'dır' tespitini gerçekleştiriyor. Bu koşullarda eğer taraflar kendilerini eşit temsil etmeyecekse hakiki bir barış süreci beklentisini tam olarak karşılamayacaktır. Öcalan'ın da sürece katkı vermesi ve istediği şekilde görüşmeler yapabilmesi için fiziki özgürlüğü önemlidir ve sağlanmalıdır."    MA / Ömer İbrahimoğlu