Kadıköylüler 'çözüm' tartışmaları hakkında ne diyor? 2025-01-23 09:40:11   İSTANBUL - Kürt sorununun çözümüne dair tartışmaları değerlendiren Kadıköy’deki yurttaşlar, sorunun mutlaka çözülmesi gerektiğine işaret ederek, “Bunun için bin defa İmralı’ya gidilmesi gerekiyorsa gidilsin” diye kaydetti.    İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde ağır tecrit koşulları altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İmralı Heyeti 28 Aralık’ta bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşmeden sonra Abdullah Öcalan'ın 7 madde de somutlaşan görüşleri kamuoyuna yansıdı. Toplumun tüm kesimlerine çağrı yapılan 7 maddelik deklarasyon tüm çevrelerde büyük yankı uyandırdı.    DEM Parti heyetinin İmralı’yla yaptığı görüşmeler ve Kürt sorunun çözümüne dair İstanbul'un Kadıköy ilçesinde yaşayan yurttaşlara mikrofon uzattık.   ‘DİLİN DEĞİŞMESİ GEREKİYOR’   Emekli eğitimci ve yayıncı Bilal Çeçen (67), Kürt sorunun çözümüne dair yapılan görüşmeleri olumlu bulduğunu belirterek, “Eğer 100 yıldır, Kürt sorununu çözülemedi ise bu sadece bize zarar verdi. Bu ülkenin yaşadığı bütün darboğazlar bu sorundan kaynaklanıyor. Bu sorun devam ettikçe ekonomi çöküyor, barış çöküyor, kavga başlıyor, sınırlar delik deşik ediliyor. Türkiye bütün komşularla neredeyse savaş halinde. Bir TV programında bir konuk, ‘Kürt sorunu var dedi’ diye diğer katılanlar neredeyse onu boğazlıyorlardı. Yani o programdaki o yaklaşım şu demek; Kürt sorunun çözümü Erdoğan'a bırakılmıştır demektir, bu da yanlıştır. 100 yıldır Türkiye'deki eğitim sistemiyle Kürtler yok sayılıyor. Kürtler yok sayıldığı için yetişen nesiller eğitimden kaynaklı Kürt sorunun olmadığına inandırılmışlar. Bu ülkede ‘ya Türk'sün ya da hiçbir şeysin.’ Bu ülkede Kürtler Yemen'e, Çanakkale'de ve Kıbrıs'a gidip savaşmış. Nerede bir sıkıntı yaşandıysa bütün sıkıntılarında Kürt seninle omuz omuza savaşmış. Kürt sorununu, gerçek anlamıyla, bütün ülkenin aydınları, ileri gelenleri, halkı, muhalefetiyle oturup mutlaka ve mutlaka içselleştirip çözmemiz gerekiyor. Aksi takdirde bir yüz yıl daha kaçırmış olacağız” dedi. Yıllardır yapılan anti Kürt propagandasından vazgeçilmesi gerektiğini kaydeden Çeçen, “Hakaret dilinin değişmesi gerekiyor. İnsan düşmanından bahsederken bile ismini zikrederek bahseder, hakaret ederek değil. Onun için bunun mutlaka kırılması gerekiyor. Türkiye'nin barışa ihtiyacı var. İmralı'ya bin defa da gidilmesi gerekiyorsa gidilsin. Ve mutlaka bu sorun çözülsün. Çünkü başka yolu yok. Mutlaka ama mutlaka barış sağlanmalı” diye konuştu.   ‘BU ÜLKEDE BİR VATANDAŞLIK SORUNU VAR’   Devlet memuru olduğu için ismini vermek istemeyen bir yurttaş, Türkiye'de Kürt sorunundan ziyade Türkiye’de bir vatandaşlık sorunu olduğunu vurgulayarak, yetkililerin kimsenin yaşam ve ekonomik hakkına yeterince saygı göstermediğini belirtti. Türkiye’deki sorunlara bütünlüklü bakılması gerektiğini dile getiren yurttaş, “Ülkede ekonomik sorunlar var ve binlerce insan sokaklarda yaşıyor. Göçmen sorunumuz var. Aynı zamanda sokak hayvanları katlediliyor. Bu sorunlar karısında bence yerel yönetim, merkezi yönetim üzerine düşeni yaparsa bu ülkede hiçbir sorun kalmaz. Hak ve özgürlükler açısından baktığımızda düşünce özgürlüğüne saygı gösterilmesi lazım. Ama yönetenlerle yönetilenler aynı çerçevede, aynı masada oturup birlikte karar alabilirse her türlü sorun çözülür. 2000 yıl önce Agoralarda, insanlar çok rahat bir şekilde sorunlarını çözebilmiş. Biz 2025'te çözemiyorsak, bu aslında bir araya gelmiyor, konuşmuyor, birbirimizi dinlemiyoruz demektir” diye belirtti.    ‘HEYET İLE DEVLET ARASINDA BİR HAKEM OLMALI’   Orhan Palavan da, Kürt sorunun Türkiye’nin en temel sorunu olduğunu belirterek, “Sorun barış temelinde çözülmelidir. Türkiye’de kanın durması için herkes sorumluluk almalıdır. Dolayısıyla görüşmeleri olumlu buluyorum ama bir hakemliğe de ihtiyaç vardır. Hükümetle DEM Parti arasında yapılan görüşmelere dair üçüncü bir göz lazım. Bunun yanında görüşmelere dair vatandaşlar sorularına yeterince cevap bulamıyor. Ama hakemlik bunları izlerse, kim nerede hata yapıyor, kim nerede yanlış yapıyorsa orayı düzeltebilir. Hakemlik derken akil insanlar, gazeteci, yazar, bilim insanları takip edebilir. Görüşmelerin kalıcı olması için Meclis’te herkesin gözü önünde, bütün siyasi partilerinde onayıyla meşru bir zeminde olması lazım. Kürt sorununun çözülmemesinden kaynaklı çok sayıda insan hayatını kaybetti. Savaş bütçesi almış başını gidiyor. Bu para bizim paramız. Birçok insanın ekmeği, aşı yok ve kirasını bile ödeyemiyorlar. Emeklilerin maaşları ve asgari ücretin maaşları ortadadır. İnsanlar perişan durumda. Bu perişanlığın en büyük payı da işte savaş bütçesidir. Türkiye bir ateş çemberindedir. Bu ateş Kürt, Türk, Alevi, Sünni’ye bakmaz. Eğer birlik olmazsak bu ateş çemberi gelir bizi de yakar” ifadelerini kullandı.   ‘HALK EŞİT ŞARTLARA KAVUŞSUN’   Yüksek Mimar Ayşe Demir Ünlü (60 ), “Bu sorunlar 50 yıldır konuştuğumuz konulardır. Hümanistçe düşündüğün zaman bir şekilde artık bu konuların 21’inci yüzyılda konuşulmasını arzu etmiyoruz. Bu uluslararası güçlerin yeni dizaynıyla ilgili de olabilir. Üstten bir politika yapılıyor ama burada halkın bir an önce eşit şartlara kavuşmasını istiyorum. Halklar arasında bir ayrışma olduğunu düşünmüyorum ama siyasetçilerin arasında var” diye belirtti.   ‘DÜŞMANLIĞIN KİMSEYE FAYDASI YOK’   Ermeni bir yurttaş olarak Türkiye’de “barış” olmasını istediğini belirten Polin Bilal (70), “Barış olsun, düşmanlığın hiç kimseye faydası yok. Erdoğan kulaklarını açsın ve yardım etsin. Hep negatif konuşuyor. Vallahi çok büyük bir çıkmazdayız. Hiçbir zaman kavga olsun istemiyorum. Barış istiyorum” dedi.   ‘KARDEŞLİĞİMİZE GÜVENELİM’   Emekli yurttaş Ahmet Denizkaya, “Türkiye’ye demokrasinin gelmesi lazım. Herkes hakkını savunabilmeli, soru sormalı ve irdelenmelidir. Bakış açımızı değiştirmemiz lazım. Karşı tarafı da dinlememiz lazım. Türkiye'de 40 yıllık bir savaş var ve bu ister istemez herkesi etkiliyor. Halkların birbiriyle problemi yok. Problemli olan siyasilerdir. Sanatçı Kazım Koyuncu, Diyarbakır'a gidince binlerce kişi onu karşıladı. Bir siyasi parti gidince doğru dürüst kimse karşılamıyor. Mesele birbirimizi anlamak ve dinlemekten geçiyor. Birbirimizi anlarsak ve dinlersek her şey çözülür. Hepimizin sorunları benzerdir. Önce birbirimizi çok sevelim ve kardeşliğimize güvenelim” dedi.   ‘ÇOK UĞRAŞ İSTEYEN BİR MESELEDİR’   İsmini vermek istemediğini söyleyen bir yurttaş, yapılan görüşmeleri samimi bulmadığını ancak barış ihtimaline herkesin sarılması gerektiğini belirtti. Tayyip Erdoğan'ın anayasa değişikliği ve yeniden Cumhurbaşkanı olmak için böyle bir hamle yaptığını söyleyen yurttaş, “Tayip Erdoğan'ın amacı yeniden Cumhurbaşkanı olup işçiyi, emekliyi, asgari ücretliyi daha sefil hale getirmektir. Yoksa kim barışı istemez ki. Bütün dünyada barışın, demokrasinin, özgürlüğün, hukukun, adaletin olmasından yanayım. Ama bugünkü iktidar bunu bize yaşatmak istemiyor. Herkes barıştan yanadır. AKP-MHP iktidarı samimi değil. İyi niyet ve samimiyetin olması lazım. Burada iyi niyet ve samimiyeti göremiyorum. Bunun sağlanması için vatandaşlar, siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, sendikalar, çalışanlar, bütün halkın birlikte karar vermesi lazım. Bu sorun hemen olacak veya bitecek bir mesele değil. Kürt sorunu çok uğraş isteyen bir meseledir” dedi.