Sur davasında bozma gerekçesine direnen savcılık ceza istedi 2025-02-12 11:37:53   AMED - Sûr’da sokağa çıkma yasakları döneminde tutuklanan ve dosyası Yargıtay tarafından bozulan Ömer Atalay’ın karar duruşması yarın görülecek. Savcılık, mütalaasında ısrar ederek Atalay’ın cezalandırılmasını talep etti.    Amed’in Sûr ilçesinde sokağa çıkma yasaklarında 7 Mart 2016’da yaralı bir şekilde gözaltına alınarak, 11 Mart 2016’da tutuklanan Ömer Atalay hakkında, “devletin birliğini ve ülke bütünlüğü bozma” ve “yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle bir kişiyi öldürmeye teşebbüs” iddiasıyla dava açıldı.    Diyarbakır 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde 22 Eylül 2020’de görülen karar duruşmasında, Atalay’a 4 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. İstinaf da cezayı onadı. Atalay, Diyarbakır 1 Nolu Yüksek Güvenlik Kapalı Cezaevi’nde tutuluyor.    Atalay’ın avukatı, karara karşı Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi’ne itiraz da bulundu. İtiraz gerekçesinde olayın maddi ve manevi unsurlarının bulunmadığı, “fiil-fail” eşleştirmesinin yeterince yapılmadığına dikkat çekildi. Sadece tanık beyanlarıyla ceza verildiği vurgulanan dilekçede, sanık olarak yargılanan Atalay’ın somut olarak yer aldığı eylemlere dair delil olmadığı ve dosyadaki tanıkların da aleyhte beyanda bulunmadığı kaydedildi. Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 9’uncu Ceza Dairesi, 3 Mart 2021’de dosyanın esastan reddine karar vererek, cezayı onayladı.    YARGITAY KARARI HUKUKA AYKIRI BULDU   İstinaf’ın onama kararı ardından dosya Yargıtay’a taşındı. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 27 Mayıs 2024’te kararı hukuka aykırı bularak, bozdu. Yargıtay, dosya kapsamında beyanları bulunan tanıklar Aynur Öztürk, Mahsun Saruhan, Baran Aslan, Mehmet Çoreşoğlu ve Hamza Tunç’un kollukta avukat olmadan teşhis ve beyanlarda bulunduğu, avukat ile birlikte savcılık ve sorguda verdikleri beyanları kabul etmediklerine dikkat çekti. Beyanlarını kabul etmeyen tanıkların beyanlarının hükme esas alınamayacağı vurgulanan kararda, “Diğer hükme esas alınan ve savcılık ile sorgu sırasında beyanlarından dönmeyen Bedri Oğuz ve Deniz Ataş isimli şahısların ise tüm aşama beyanlarının getirtilmesi gerektiğinde tekrardan tanık sıfatıyla dinlenerek; sanığın eylem ve faaliyetlerinin kapsamı, görgüye ilişkin yer ve zaman hususları ayrıntılı sorularak eylemlerinin somutlaştırılmasından sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi, hukuka aykırı bulunmuştur” denildi.    ‘ZORLA EVRAK İMZALATTILAR’   Yargıtay’ın bozma kararı sonrası Atalay’ın Diyarbakır 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden yargılanmasına başlandı. Davanın üçüncü duruşmasının görüldüğü 9 Ocak 2025’te tanıklar Bedri Oğuz ile Deniz Ataş dinlendi. Oğuz, Atalay’ı tanımadığını söyledi. Tanık Ataş da Atalay’ı tanımadığını belirterek, “Yakalandıktan sonra savcı bizi sorguya aldı. Bize bazı kâğıtları, fotoğrafları imzalattılar. ‘Bunları kabul ederseniz sizi serbest bırakacağız’ dendi. Bize komplo kurup, evrakları imzalattılar. Suçu bizlere yıkmaya çalıştılar. Sanığı hiç tanımıyorum, suçsuz yere hepimiz cezaevindeyiz, bana sadece fotoğraf gösterildi. Ben kendisini tanımıyorum, polis bana tokat attı, ben tanımadığımı söylememe rağmen tanıdığım şeklinde geçmiş. Dolayısıyla şimdi verdiğim ifadem geçerlidir. Bize zorla evrak imzalattırdılar, okuma yazmam yoktu” dedi.     ‘SÛR’A YARALI HALDE GETİRİLDİM’   Aynı duruşmada savunma yapan Atalay da tanıkların kendisini, kendisinin de tanıkları tanımadığını belirtti. “Topal İsmail” kod adı olduğuna dair iddialara yanıt veren Atalay, “Öyle bir ismim, kod adım yoktur. Beni ‘Topal İsmail’ diye birine benzetiyor, olabilirler. Hiç kimse bana topal İsmail diye hitap etmedi. Örgütteki adım Lezgin Amed’dir. Örgüte katıldığım tarih bellidir, herhangi bir çatışmaya dahil olmadım” dedi.     İDDİA MAKAMI MÜTALAASINI SUNDU   Davanın 23 Ocak 2025’te görülen 4’üncü duruşmasında ise, iddia makamı mütalaasını sundu. Mütalaada, Yargıtay’ın bozma ilamının da hükme esas alınamayacağını belirttiği tanıkların kollukta verdikleri beyanlarının hükme esas alınabileceğini savundu. Atalay’ın swap örneklerinde atış artıklarının tespit edildiğini savunan savcılık, “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma” suçunun oluşacağını savundu. Ayrıca savcılık mütalaasında “kolluk kuvveti personelinin hangisi ve/veya hangilerine karşı bu eylemleri gerçekleştirdiğinin belirlenememesi nedeniyle asgari seviyede bir kez 'kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle bir kişiyi öldürmeye teşebbüs'  suçundan” cezalandırılması gerektiğini savundu.    Savcı, Atalay’ın önceki mahkeme aşamasında savunmasını yaparken, “sürekli örgüt propagandası mahiyetinde beyanlarda bulunduğunu” öne sürerek, karar duruşmasında hüküm açıklanırken “Bijî serok Apo” sloganı attığı gerekçesiyle, cezada indirime gidilmemesi talebinde bulundu.   ‘MADDE KALINTISI SÛR’DA HERKESİN ÜZERİNDE ÇIKMIŞTIR’   Ardından mütalaaya karşı savunmasını yapan Ömer Atalay, “Dosyada patlayıcı kalıntıları ile ilgili bir şey var; fiziksel durumum orada silah kullanmama elverişli değildir. Orada birtakım patlayıcılara maruz kaldık, önceden patlama olduğu zaten bellidir. Tutuklandığım süreçte devlet kurumlarında FETÖ'cü bulunmaktaydı. Sunulan verilerde FETÖ'ye mensup kişilere ait imza olup olmadığının araştırılmasını talep ediyorum” dedi.    Atalay hakkında süren davanın karar duruşması yarın Diyarbakır 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.