Tülay Hatimoğulları: Newroz ateşi barış ve demokratik toplum için harlanacak 2025-03-11 14:24:48 İSTANBUL - İstanbul Newroz Deklerasyonu’nunda konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Ortadoğu’da yaşanan son gelişmelere dikkat çekerek, “Newroz ateşi barış ve demokratik toplum için harlanacak” dedi.   Halkların Demokratik Kongresi (HDK) öncülüğünde, İstanbul’da 23 Mart’ta "Özgürlük İçin Demokratik Toplum Newrozu" şiarıyla kutlanacak olan Newroz’un deklarasyonu açıklandı. Beyoğlu’nda bulunan bir otelde açıklanan deklarasyona, HDK Eşsözcüsü Ali Kenanoğlu, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ile çok sayıda siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı. Deklarasyonun açıklandığı salona “Özgürlük İçin Demokratik Toplum Newrozu” pankartı asıldı.   Tülay Hatimoğulları, Newroz şiarının Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”na güçlü bir yanıt olacağını belirterek, Newroz çağrısının tam da Ortadoğu, Türkiye ve dört parça Kürdistan’ın ihtiyaç duyduğu bir şiar gerçekleştirildiğini söyledi. Tülay Hatimoğulları, “Sayın Abdullah Öcalan’ın yapmış olduğu ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’na 8 Mart’ta olduğu gibi Newroz’da da sahip çıkacağız. Demokratik toplumun oluşumuna katkı vermek üzere Newroz ateşini hep birlikte harlayacağız. Abdullah Öcalan’ın yaptığı çağrı barış çağrısıdır. Eşit bir biçimde her halkın her inancın her mezhebin sadece Türkiye’de değil bütün Ortadoğu coğrafyasında kendi inancıyla, mezhebiyle, diliyle yaşam tarzıyla ortak bir yaşamın inşa edilmesinin çağrısıdır. Sayın Öcalan’ın çağrısı kimliklere saygı, kendini özgürce ifade etme ve demokratik anlamda örgütlenmenin çağrısıdır. Hak ve eşitlik temelli bir mücadelenin çağrısıdır. Sosyo ekonomik ve siyasal yapılanma çağrısıdır. Örgütlenme hak ve adalet mücadelesi çağrısıdır” diye belirtti.   ‘KENDİ ÖRGÜTÜYLE İLETİŞİM KURMALI’   Tülay Hatimoğulları’nın satır başları şöyle: “Toplum örgütlü olursa haklarını alma konusunda en güçlü çıkışı yapar ve mutlaka hakkını alır. Newroza çağrımızı yaparken bu zeminin güçlendirilmesiyle ilgili bir kez daha vurgularımızı yinelemek isteriz. Sayın Abdullah Öcalan’ın bu tarihi çağrısının Türkiye topraklarında karşılık bulmasının en önemli zemini öncelikle tecridin kalkması, görüşmelerin her kesimle sağlanması gerekiyor. Yine kim görüşme yapmak istiyorsa bunun kanallarının açılması ve yine çağrı metninde kendi ifade ettiği gibi kendi örgütüne yaptığı, değişim ve dönüşüm çağrısının yaşam bulabilmesi için Sayın Abdullah Öcalan’ın kendi örgütü ile iletişim kanallarının sonuna kadar açılması gerekiyor. Ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi gerekiyor.    SORUMLULUK VE GÖREVLER    Abdullah Öcalan’ın çağrı öncesi ve çağrı ile birlikte ifade ettiği gibi, bu zeminin güçlenmesini isteyen demokratik siyasetteki bütün kesimler olarak sonuna kadar sahiplendiğimiz bu sürecin yasal, hukuki ve demokratik zeminde ilerleyebilmesinin koşullarının oluşması gerekiyor. Bu anlamıyla devlete ve iktidara çok önemli görev ve sorumluluklar düşmektedir. Çünkü çağrıyı Sayın Öcalan yaptığı sırada ‘bütün sorumluluğu üzerime alıyorum’ diyerek kendi sorumluluğunu ortaya koydu. Aynı biçimde kendi örgütünün çağrıya verdiği yanıtta bu çağrıya sahip çıkacağını ve gerekliliklerini yerine getireceğini bunun zeminin de bir an önce inşa edilmesi gerektiğini içeren bir yanıt verdi. Demokratik kitle örgütleri ile yaptığımız görüşmeler, parlamentoda temsili bulunan siyasi partilerle yaptığımız bütün görüşmelerde bu çağrıya olumlu yanıtların geleceğinin mesajı daha çağrı yapılmadan önce gelmişti.    ADIMLARI HEP BİRLİKTE BEKLİYORUZ   Çağrı ile birlikte gelen mesajlarda da destek verilmektedir. Şimdi adım atması gereken ve bu zeminin örülmesi için görev ve sorumluluklarını yerine getirmesi gereken devlet ve yürütme erki olan iktidardır. O yüzden bahsini ettiğimiz görüşme kanallarının açılması ve yasal, hukuki zeminin örülmesi demokratik zemin kanallarının açılması için atılacak adımları hep birlikte bekliyoruz. Hep birlikte Newroz’da alanlarda, meydanlarda bunların müjdesini verebiliriz.    SURİYE’DEKİ GELİŞMELER   Dün Suriye’deki yeni gelişmelerle beraber aslında bu çağrının ne kadar hayati olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Birkaç gündür Lazkiye, Tartus, Hama, Humus, Banyas çevresinde Alevi canlarımıza yönelik çok ciddi çok katliamlara tanıklık ettik. Bu konuda ilk andan itibaren DEM Parti olarak tepkimizi ortaya koyduk. Alevi canlarımızın hiçbir şekilde baskı görmemesi, katledilmemesi için bütün yetkilileri bütün ilgilileri göreve davet ettik. Hiçbir Alevi canımızın zarar görmeyeceği, Suriye’de yaşayan Hristiyan, Dürzi, Türkmen, Sünni veya hangi halktan ve inançtan olduğuna bakılmaksızın her halkın ve her inancın Suriye’de eşit bir şekilde temsil edildiği ve başta yaşam hakkı olmak üzere bütün vatandaşlık ve yurttaşlık haklarına sahip olması gerektiği vurgumuzdan bir adım geri atmadık ve atmayacağız.   SURİYE’DEKİ ANLAŞMA ÖNEMLİ   Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ve geçici Şam hükümeti arasında 8 maddelik bir anlaşma imzalandı. Bu anlaşma Kürt halkı ve diğer bütün halklar için hakikaten çok önemli bir anlaşma. Bu anlaşmayla ilgili elbette 6’ncı madde üzerinden Alevi canlarımızın çeşitli eleştirileri ve değerlendirmeleri olduğunu biliyoruz. Bu eleştiri ve değerlendirmeler bizlere de ulaştığı gibi aynı şekilde Suriye’deki özerk yönetime ulaştığını da çok iyi biliyoruz. Buradan şunu vurgulamak isteriz; Bu anlaşma oldukça önemli bir anlaşmadır. Bu anlaşmanın birinci ve üçüncü maddesi sizler de lütfen detaylı inceleyin o maddeleri, Suriye’de yaşayan bütün farklı halkların ve inançların eşit yurttaşlık hakkı temelinde haklarını alabildiği, eşit ve özgür yaşayabildiği bir demokratik Suriye tarifi sunmaktadır. Demokratik Suriye tarifi sunarken aynı zamanda bu sürecin devam edeceği vurgusunu yaparak önümüzdeki süreçte bir demokratik anayasa inşasının koşullarının oluşmasıyla ilgili de vurguları önemlidir. Burada ne olursa olsun Alevi ve Hristiyanlara yönelik baskıların ve katliamların bir an önce durmasına sebebiyet verecek, buna önayak olacak bir anlaşma olmasını umut ediyoruz.    ASLA KABUL ETMEYECEĞİZ   Bugün Suriye’nin kıyı çizgisinde yaşayan Alevilere dönük Esad artığı diyerek katledilmesini asla kabul etmiyoruz. Aleviler kimsenin artığı değildir, Alevi Alevidir. Sadece Arap Alevilerinin değil, bütün Alevilerin şimdi en önemli beklentisi bu katliamların her ne kadar azalmış olsa da tamamen durmasıdır. Bu katliamı yapanların yargı önüne çıkarılmasını talep ediyorlar. Alevilerin bütün halkların inançların ve özellikle Hıristiyanları da vurgulamak isterim bütün haklarının anayasal güvence altına alınmasını istiyorlar. Bu beklenti insani ve demokratik sorumluluk gereğidir. Bu konuda başta Kuzey ve Doğu Suriye Özerk yönetimi olmak üzere Suriye'de etkisi bulunan bütün kesimlerin bu taleplere kulak vereceğine inanıyoruz.    NEWROZ ATEŞİ    Bizler bu katliamları yaşamamak için daha çok örgütlenmeliyiz. Sayın Öcalan’ın barış ve demokratik toplum çağrısı tam da buna işaret etmektedir. Daha çok örgütlenmek ve daha çok kendi haklarımız için mücadele etmemiz gerekiyor.    Sayın Öcalan'ın özgürlüğü ve ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı büyütmek için Newroz ateşini Türkiye’nin ve Kürdistan'ın dört bir yanında hep birlikte harlayacağız. Halklarımızı Abdullah Öcalan’ın çağrısını alanlarda ve meydanlarda büyütmeye davet ediyoruz. Newroz ateşi barış için ve demokratik toplum için harlanacak.”