Abdullah Öcalan: Cumhuriyeti iki kritik kavşak bekliyor, ciddi olan kazanır

img

HABER MERKEZİ - Ya demokrasi ya da anti-Kürt savaşımı olarak Cumhuriyeti bekleyen iki önemli kritik kavşak olduğunu belirten Abdullah Öcalan, üçüncü doğuş olarak belirttiği Demokratik Cumhuriyet konusunda ciddi olanın kazanacağını söylüyor.

Kuruluşundan itibaren tekçi ideolojiyi benimseyen Türkiye Cumhuriyet’i geçen 102 yılda tekçi karakterini korudu. Osmanlı’nın son döneminde geliştirilen ve coğrafyada sadece Türk- Hanefi İslamcı olana yaşam hakkı tanıyan Cumhuriyet ilanında, bu coğrafyada yaşayan halkların, inançların, ezilen sınıfların talep ve beklentileri temsil edilmedi.
 
Temsili bulunmayan farklılıklar asimilasyon ve baskı altında tutma politikaları, hatta yok etme girişimleriyle karşı karşıya kaldı. Kürdün, Ermeninin, Süryaninin, Rumun, Alevinin, tekçi ideolojinin çizdiği sınırın dışında kalan Müslümanın ve daha çok kesimin yer almadığı Cumhuriyet, bu kesimlerin tepkilerini ve başkaldırılarını da beraberinde doğurdu.
 
Tarihine Ermeni, Süryani, Rum, Alevi, Kürt katliamlarını geçiren, bununla yüzleşmeyen karakterindeki tekçi ideoloji Cumhuriyeti 102 yıllık süreçte çıkmaza sokarken, bu çıkmazdan çıkışın yolunu ise Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan “Demokratik Cumhuriyet” önerisi ile gösteriyor.
 
Abdullah Öcalan savunmalarından oluşan kitaplarında, “Benim davam cumhuriyetin demokratikleşip, demokratikleşmeyeceği davasıdır” derken “Akıllı olmak gerekir. Sol ama demokratik devletin nizamını geliştirmek gerekir. Cumhuriyetin teminatı biziz. Kim bunu yapabilirse kazanır. Demokratik Cumhuriyet konusunda kim ciddi olursa o kazanır” uyarısında da bulunuyor.
 
Bulunduğu İmralı koşullarını aynı zamanda Cumhuriyetin de üçüncü bir doğuşu olarak ifadelendiren Abdullah Öcalan, “Süreç, tüm güçler açısından yeniden bir doğuşu ve şekillenmeyi zorlamaktadır” diyor.
 
BİRİNCİ VE İKİNCİ CUMHURİYET DÖNEMİ
 
Abdullah Öcalan, Cumhuriyetin birinci dönemini 1920-1950 tarihleri arası dönem olarak belirtiyor ve kuruluş, reformlar ve korunma nedeniyle bu dönemi “Otoriter Cumhuriyet Dönemi” olarak tanımlıyor. Cumhuriyetin ikinci döneminin ise 1950- 2000 tarihleri olarak belirleyen Öcalan, bu dönemin üst tabakaların dar bir kesiminin ortak ve keyfi yönetimi olarak “Oligarşik Cumhuriyet Dönemi” biçiminde tanımlar.
 
CUMHURİYET TÜRKİYESİ’NİN TARİHSEL ÇIKMAZ 
 
Cumhuriyetin bu iki dönemde yaşadığı tarihsel çıkmazlar ve bu çıkmazların cumhuriyetin geleceğini nasıl etkilediğine dair önemli iki dönem olmakta.  “Özgür Kürt iradesinin inkârına dayalı cumhuriyet, oligarşiktir” diyen Abdullah Öcalan,  Osmanlının tarihe karışmasının ardından yaşanan çıkmazı değerlendirmelerinde şöyle ifade ediyor: “Türkler bu sefer tutucu İslam ideolojisi yerine Batıcı milliyetçi ideolojiyle Mustafa Kemal önderliğinde, dışta Bolşevikler ve içte de Kürtlerle geliştirdikleri ittifaklarla hem ulusal kurtuluş savaşını kazanırlar, hem de cumhuriyet sürecine tarihi bir geçiş yaparlar. 20. yüzyıl Anadolu’su, artık Türkiye Cumhuriyeti olarak rol oynayacaktır.”
 
Kurtuluş Savaşında Mustafa Kemal’e destek veren tek halkın Kürtler olduğunu belirten Abdullah Öcalan, “Kürtler İngiltere’nin Ortadoğu ve Kafkasya planlarına engel oldular. Burada İngiltere Kürtlere karşı büyük bir öfke duydu ve Kürtlere karşı bilinen politikaları geliştirdiler. Lozan’da Kürt-Türk ittifakının demokratik cumhuriyetle sonuçlanmasının önüne geçmek için, İnönü ile Musul-Kerkük karşılığında Kürtlerin inkârı, demokratik cumhuriyet yerine kapitalist sistemin homojen ulus-devlet olarak tanınması üzerine anlaştılar, faturayı Kürtlere çıkardılar, demokratik cumhuriyeti rafa kaldırdılar” şeklinde belirtiyor.
 
CUMHURİYETE KÜRDÜ İNKAR ETTİRDİLER
 
Bu gelişmelerle cumhuriyete Kürdü inkar ettirildiğini ve Kürtlerin katledilmesine onay verdiğini belirten Abdullah Öcalan, “Cumhuriyet Türkiye’si bu gelişmede kurucu öğe olarak yer alan Kürtleri bastırmak ve demokratikleşmesini geliştirememekle bu tarihi şansı kaybetti. Rahatlıkla bir Japonya olabilecek konumu, bu sorun nedeniyle çıkmaza girer. Bu çıkmaz, kilitlenmiş olarak durmaktadır” ifadelerine yer veriyor.
 
CUMHURİYETİ BEKLEYEN İKİ KRİTİK KAVŞAK
 
Abdullah Öcalan, Türkiye Cumhuriyeti’nin tam bir yol ayrımı ile karşı karşıya kaldığını belirterek, birinci kavşağın anti-Kürt savaşımı olduğunun ve bunun daha büyük bir çıkmazın içine girmek olduğunun altını çizerek, “Oligarşik düzen, statüko politikalarında ısrar mı edecektir? Oligarşik düzende ısrar, içe büzülme ve çağdaş dünyadan kopma ile sonuçlanacaktır. Yugoslavya ve Irak’ta gelişene benzeyen bir çözülme kaçınılmaz olacaktır. Ne iç ne dış dinamikler daha fazla bu oligarşik statükoyu taşıyamaz” belirlemelerine yer veriyor.
 
Abdullah Öcalan ikinci kavşağı ise Kurtuluş savaşında yaşanan demokratik birlikteliğin tekrar Cumhuriyetin temeli yapılması olduğunu belirterek, “Cumhuriyet’i cumhuriyet yapan, 1919-1922 yılları arasındaki ulusal demokratik savaş ittifakıdır” diyor ve şöyle ekliyor: “Tam demokrasi seçeneği esas alındığında çağdaş dünyayla bütünleşme ve tüm iç sorunlarını germeden, kan dökmeden çözme imkânına kavuşturacaktır. Dar bir kesim dışında tüm Türkiye’nin kazanması anlamına gelecektir.”
 
CUMHURİYETİN YENİ DÖNEMİ: DEMOKRATİK CUMHURİYET
 
Yeni dönemi ise “Demokratik Cumhuriyet Dönemi” olarak tanımlayan Abdullah Öcalan, bu dönemin halkın iradesinin demokratik işleyiş temelinde yansıması anlamına geldiğini belirtiyor. Demokratik Cumhuriyetin özgür birliği esas aldığını belirten Abdullah Öcalan, bu dönemin ise içine girilen süreç olduğunu vurgulayarak, bu dönemin zihniyet ve kurumlaşma olarak yoğun bir toplumsal hareketlilik temelinde oluşacağına dikkati çekiyor.
 
Abdullah Öcalan, gerçekçi olanın da Türkiye’nin devlet ve toplum olarak önündeki süreci, “Demokratik Türkiye” olarak kavramlaştırması olduğunu önemle belirtir. 
 
TÜRKİYE’NİN KADERİNİ BELİRLEYECEK
 
Türkiye’nin önündeki bu temel sorunun adeta kaderini belirleyecek düzeye geldiğini belirten Abdullah Öcalan şunları belirtiyor: “Ya Demokratik Cumhuriyet içinde sorunun demokratik çözümü ya da dışlanma ve iç büzülme gibi bir ikilem yaşanmaktadır. Sorunun nasıl çözüme uğrayacağı henüz kesinleşmemiştir. Bununla birlikte bütün iç ve dış koşullar, demokratik çözümü dayatmaktadır.”
 
CUMHURİYETİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI
 
Demokratik Cumhuriyet mücadelesinde olumlu rol oynamayı tek çıkar yol olarak bilimsel temelde çözümlediğini belirten Abdullah Öcalan, “Özellikle esas çözümleyici alan olarak Türkiye’nin, cumhuriyetin reformlar temelinde yeniden yapılanmasından yararlanarak, Kürt gerçekliğini güç kaybettiren bir yapıdan çıkarıp, büyük güç kazandıran bir yeniden düzenlemeye tabi kılması; bunu iç ve dış politikasına en büyük atılımı yaptıracak bir fırsat olarak değerlendirmesi, hayati önem taşımaktadır.”
 
KURTULUŞUN YOLU
 
Abdullah Öcalan, Türkiye’nin yaşadığı ağır krizin temel kaynağının Kürt sorunu olduğunun altını çizerek, şöyle diyor: “Kurtuluşunun da bu sorunu, demokratik cumhuriyetin gereklerini yerine getirerek çözmekten geçtiğini bilerek, bu temelde çözüme yönelmesi, gerçek yurtseverlik, birlik ve kardeşlik gereğidir. Çözüm ne ayrı devlet, ne inkâr, ne askeri seferlerdir; Demokratik Cumhuriyet’in her konuda eşit hak sahibi özgür yurttaşların bilinçli örgütlü tercihidir. Bu da ayrılık değil, gerçekten kardeşçe birliktelik ve bunun için tüm haklardan ortak yararlanmadır.”
 
KÜRT-TÜRK İLİŞKİLERİ
 
Bu yaklaşımın tarih boyunca Kürt-Türk ilişkilerinin ruhuna uygun olduğunu belirten Abdullah Öcalan, şu belirlemeler yer veriyor: “1920’lerin Türk öncülüklü ulusal kurtuluşu, Kürt öncülüklü bir demokratik kurtuluşla tamamlanmak isteniyordu. İkisi arasındaki diyalektik birlik, tarihsel gelişmenin de uzantısı ve çağdaş bir ifadesiydi. Cumhuriyet ancak 1920'lerdeki gönüllü birlikle gerçekleştirilmiş ortak ulusal kurtuluşa dönüş ruhuyla ve demokratik cumhuriyete çağdaş işlerlik kazandırmasıyla bu meşruiyeti sağlayabilir. Birinci ve asli ittifak, bu çerçevede ve 1920'lerin taze anılarına içten bağlılıkla, Türk ve Kürt halkı arasında bir kez daha gerçekleştirilmek durumundadır. Özgür birlikteliğe dayanan, kültürel varlıkların ifade özgürlüğünü esas alan bir ittifak: Asli ve sonuç belirleyici ittifak budur.”
  
‘CUMHURİYETİ KÜRTLEŞTİRECEĞİZ’
 
Öcalan’ın 27 Şubat tarihli “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” ve çağrı temelinde geliştirdiği ve geliştirmeye devam ettiği sürecin hedefini, demokratik cumhuriyet olarak belirtiyor. Bu dönemin stratejisi olarak belirlediği demokratik siyasetin ancak Demokratik Cumhuriyet içinde icra edilebileceğini belirten Abdullah Öcalan, “Kürtleri cumhuriyetleştireceğiz, Cumhuriyeti de Kürtleştireceğiz” diyor.
 
MA / Diren Yurtsever