KARS - Kars'ın Boğatepe köyünde yaşayan kadınlar kurdukları dernekle, alternatif tıp alanında bir ilke imza attı. Dernek bünyesinde kurdukları atölyelerle köydeki bitkileri doğal ilaca dönüştüren kadınlar, hastaneye gitmiyor ve eczane ilaçları kullanmıyor.
Kars merkeze 40 kilometre uzaklıkta bulunan Boğatepe köyünün kadınları, dünyanın sayılı projelerinden birini hayata geçirdi. Kadınlar kurdukları "Boğatepe Çevre ve Yaşam Derneği" bünyesinde "Marjinal bitki kurutma atölyesi" açtı. 2007 yılında kurulan Boğatepe Çevre ve Yaşam Derneği’nin 45'i kadın olmak üzere 60 üyesi bulunuyor. 650 bitki çeşidinin bulunduğu köyde, 35’i ise tıbbi bitki. Köydeki kadınlar, uzman hekimlerin de yardımıyla topladıkları bitkileri tedavilerde kullanmak üzere yağa ve kreme dönüştürüyor.
Dernek Başkanı Zümran Ömür, projelerini Mezopotamya Ajansı'na (MA) anlattı.
‘BİTKİLERİ SAĞLIĞIMIZ İÇİN KULLANIYORUZ’
2005 yılında köydeki erkekler tarafından Tıbbi Bitkiler adında bir kooperatifin kurulduğunu ve maddi destek için 2007 yılında Birleşmiş Milletlere (BM) başvuru yapıldığını belirten Ömür, “BM de, mali desteğin verilmesi için kooperatifte kadın çalışan istedi. Bunun üzerine erkekler de gelip durumu bize anlattılar. Erkekler parayı, kadınlar da sağlığı seçti. Sonunda kadınlar kazandı. Bu talebi yerine getirerek kadınlar olarak böylece derneğimizi kurduk. İlk olarak dernek bünyesinde marjinal bitki atölyelerini kurduk. Şimdi 45 kadın üyemiz, 15 de erkek üyemiz var. Bulunduğumuz bölgede 35 tür tıbbi bitki keşfettik. Köy halkı olarak bu bitkileri sağlığımız için kullanıyoruz” dedi.
'17 ÜRÜN İÇİN ORGANİK SERTİFİKA ALDIK'
Bitkilerden elde ettikleri doğal yağlara ve kremlere yoğun bir ilginin olduğunu belirten Ömür, “Yoğun ilgi var; ama üretilen ilaçların çoğunluğunu kendi tedavimiz için kullanıyoruz. Hastaneye gitmek yerine alternatif tıpla, yani doğal olarak ürettiğimiz krem ve yağları kullanıyoruz. Elimizden geldiğince hastaneye gitmiyoruz ve eczanelerde satılan ilaçları kullanmıyoruz. Bitkilerden elde ettiğimiz ilaçlarla tedavi olmayı tercih ediyoruz” ifadelerini kullandı. Önce küçük atölyelerle başladıklarını söyleyen Ömür, “Şimdi ise büyük atölyeler açtık. Çalışmalarımızı o şekilde yürütüyoruz. Atölyelerimiz geleneksel üretim yapıyor. 17 ürün için organik sertifika aldık. Köyde üretilen her şey neredeyse organiktir” sözleriyle anlattı.
‘KÖY KADINI ARTIK AHIRDAN EVE, EVDEN AHIRA GİDEN KADIN DEĞİL’
Derneğin, kadının toplumdaki yerini ve toplumun kadına bakış açısını değiştirdiğine dikkat çeken Ömür, “Köy kadını ahırdan eve, evden ahıra giden ve sadece çocuk yetiştiren kadındı. Şimdi ise dernekle birlikte, kadınlar 'iş kadını' oldular. Artık ailenin geçimine de en büyük katkıyı da kadınlar yapıyor. Kadınlar aile içerisinde artık erkeğin gerisinde değil, yanındadır. Erkek ne kadar değerliyse kadın da o kadar değerlidir” diye konuştu.
‘UZMANLARDAN EĞİTİM ALDIK’
Ömür, tıbbi bitkilerin doğru kurutulması ve işlenmesi için yurt içi ve yurt dışından uzmanları köye getirtip eğitim aldıklarını belirterek, şunları anlattı: "Uzman hekimler bize bitkileri doğru toplamayı, doğru kurutmayı ve hangisinin hangi hastalığa faydalı olduğunu öğretti. Bitkilerden krem yapmayı ve yağ çıkarmayı öğrendik. Buna göre atölyeler kurduk. Atölyelerde bitkileri gölgede kurutmamızı anlattılar. Bitkileri günün hangi saatinde kurutmamız gerektiğini öğrendik ve her hastalığa şifa olacak doğal ilaçlar ürettik.”
‘HER BİTKİNİN TOPLANMA DÖNEMİ FARKLIDIR’
Bitki toplamaya Mayıs’ın son haftasında başladıklarını aktaran Ömür, "Haziran, Temmuz, Ağustos’ta bitkileri, Eylül’de de köklerini toplarız. Her bitkinin toplanma dönemi farklıdır. Bitkilerin zamanında toplanması bizim için çok önemlidir. Sonbaharda da topladığımız bitkilerin tohumlarını çoğaltırız. Çünkü tohumları çoğaltmazsak bu bitkiler gelecek nesillere ulaşamaz" dedi.
KÖYDEKİ HER BİTKİ DOĞAL İLACA DÖNÜŞTÜ
Ömür, kadınlar tarafından bitkilerden elde edilen doğal ilaçların faydalarını şu şekilde sıraladı:“Kadınlarımız için önemli olan bitkiler arasında yer alan civanperçemi. Bu bitkiyi kadın hastalıklarında ve mide ağrılarında kullanıyoruz. Dolaprap otundan ürettiğimiz yağ, egzamalarda kullanılıyor. Sarı yoğurtçu otunu ses tellerine, guatr, akciğer ve kemik erimesinde kullanıyoruz. Yarpuz bitkisi ise doğal bir antibiyotik, kua hastalığı, ateşli ve iltihaplı romatizmalarda kullanılır ve aynı zamanda ayran aşı çorbasına da atılır. Bir de ısırgan otu var. O da her derde deva. Kafkas Karakafesi'nden de uzmanlar bize krem yapmayı öğretti, bu yağları eklem ağrılarımızda kullanıyoruz. Aslanpençesi bitkisi de migren ve kadın hastalıklarında kullanılıyor. Sarı yoğurtçu otunu ise, böbrek, idrar yolları, romatizma ve basur gibi hastalıklarda kullanıyoruz. Yine kantaron bitkisinden ürettiğimiz yağı ise yanıklarda, yaralarda ve yüzdeki kırışıklıkların giderilmesi, mide yaralarında ilaç olarak kullanıyoruz. Acıpelini bitkisinden elde edilen yağı ise romatizmalarda kullanıyoruz.”
‘KADINLARA SAĞLIKLI BESLENME KURSLARI DA VERDİK'
Kadınlar olarak çalışmaları sürdüreceklerini dile getiren Ömür, şöyle devam etti: "Derneğimizin hedefi kırsaldaki kadınların toplumda yer alması ve aile içerisinde söz hakkı sahibi olmasıdır. Eşinin arkasında değil, yanında yer alsın istedik ve gelecek nesillere bu doğanın bize sunmuş olduğu bitkilerle sağlıklı bir yaşam bırakalım istedik. Köy kadınları olarak tıbbi bitkilerde çalışmalarımıza devam etmek istiyoruz. Ayrıca kadınların sağlıklı beslenmesi için de beslenme kursları verdik.”
MA / Mahmut Ruvanas