Bakırhan: 'Umut hakkı' gündeme alınmalı

img

ANKARA - DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Abdullah Öcalan'ın "umut hakkı"nın gündeme alınması gerektiğini vurgulayarak, "Toplumsal barışın önündeki engeller lafla değil, cesur adımlarla ortadan kaldırılmalıdır" dedi. 

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Meclis’te haftalık grup toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Bakırhan, 8 Mart’ın Dünya Romanlar Günü olduğuna işaret ederek, Romanların adalet ve özgürlük mücadelelerini desteklediklerini dile getirdi. 
 
'BOYKOT HAKTIR'
 
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) dönük soruşturmalara karşı başlatılan protesto eylemlerinde yaşanan polis şiddetine tepki gösteren Bakırhan, kadınlara yönelik çıplak aramaya değindi. Bakırhan, "Bu bir işkencedir. Aynı zamanda bir tacizdir. Bu işkenceden ve tacizden vazgeçin. Bu meselenin takipçisi olacağız ve arkasını bırakmayacağız” dedi. 
 
Bakırhan, "Bu son operasyonla birlikte Türkiye’nin dört bir yanında herkesin üzerinde ortaklaştığı bir slogan atıldı. İnsanlar diyor ki 'Geleceğimizi çaldınız.' Tam da bu noktada iktidarı bu slogana dikkat kesilmeye davet ediyorum" diye kaydetti. 
 
Bakırhan, Ezilenlerin Sosyalist Partisi'nin (ESP) tutuklanan üyelerine yönelik baskılara da tepki gösterdi. ESP'lilerin yanlarında olduklarını ifade eden Bakırhan, "Her sabah Türkiye’nin bir kentinde bir şey gerekçe yapılarak, aslı astarı olmayan gerekçelerle bir gözaltı ağı devam ediyor. Bunlardan vazgeçilmelidir. İnsanlar protesto edebilir. Protesto hakkı, boykot hakkı bir haktır. Dünyanın her yerinde var. Burası dünyadan yalıtık bir yer değilse, burada da haksızlık karşısında protesto ve boykot hakkı kullanılabilir. Gayet normaldir. Buna saygı duymak gerekiyor” ifadelerini kullandı. 
 
ERDOĞAN’A SÖZLERİ İLE YANIT VERDİ 
 
AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın geçmiş yıllarda yaptığı “Hukukun siyasallaştırılması ve yargının siyasete alet edilmesi demokrasiyi yaralar. Demokrasi hukuksuz yaşayamaz demiş. Türkiye’de bugün gelinen noktada demokrasinin geliştirilmesine ve hürriyetlerin artırılmasına ihtiyaç var demiş” sözlerini anımsatan Bakırhan, "Hak arayanların dile getirdiği düşünceleri dile getirmiş. 27 yıl önce söylemek iyi de, şimdi söyleyince cezaevlerini doldurmak mı gerekiyor? Cezaevlerinde yer yok, biliyorsunuz değil mi? Yüzde 130’ları geçti doluluk oranı” dedi.
 
‘BARIŞIN ACİLİYETİ ERTELENEMEZ’
 
Bakırhan, şunları söyledi: "27 yıl önce söylediğinizi bugün hayata geçirme günü olduğunu sizlere hatırlatmak istiyorum. Bugün Türkiye'nin acil meseleleri var. Demokrasinin aciliyeti, adaletin aciliyeti, demokratik hakların aciliyeti, barışın aciliyeti artık ertelenemez. Yaşadığımız en temel meseleler bunlardır. Suni gündemlerle  Türkiye’nin gündemini meşgul etmesin kimse.  
 
Sayın Öcalan 27 Şubat’ta bir çağrı yaptı. Üzerinden 40 gün geçti. Eskiler, '40’ı devrimek' diyorlardı. Resmi anlamda 40 gündür aslında barışı konuşuyoruz. Yeni bir başlangıç olduğunu söyledik sizlerle yaptığımız toplantılarda. Sizlere umut verdik. Kürt halkı, Türkiye halkları hiç olmadığı kadar barış için kenetlenmiş bir durumdadır. Newroz meydanlarında, Newroz etkinliklerine katılan arkadaşlarımız da çok iyi biliyorlar. Emin olun, ben de en büyük Newroz’lara katılım gösterdim. Oradaki emekçiler, halklar, Sayın Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısını desteklediklerini dile getirdiler. Destek verdiler, ses verdiler. Dünyanın gözü kulağı artık Türkiye’de. Yani devlette, iktidarda. Onların atacağı adımlarda.
 
YENİ ŞEYLER KONUŞMAK İSTİYORUZ 
 
Fakat beklenen adımlar konusunda bir rehavet ve rahatlık var. Bir bekleme durumu söz konusu. Türkiye'nin en temel meselesi tartışılıyor ama bir bekleme durumu var. Bekleyerek dünyanın neresine barış gelmiş acaba bilen var mı? Bunun bir örneği varsa söylesinler; biz de rahat rahat evimizde oturalım. 'Nasıl olsa barış gelecek' diyelim. Madem 40’ı devirdik; artık yeni şeyler duymak, yeni şeyler konuşmak istiyoruz. Bu sadece DEM Parti’nin talebi değil, bütün toplumun talebidir. Demokrasi korkulacak bir şey değil, sahiplenecek bir değer, bir onurdur dedik. Korku değil, cesaret zamanıdır dedik. Gerilim değil, demokratik uzlaşı ve barıştan yanayız dedik ve demeye devam edeceğiz. 
 
Yürütme erki tarafından topluma güven ya da güvence verecek bir duruş sergilenmiyor. Biz de doğal olarak soruyoruz; barış, korkulacak bir şey midir? Barış, utanılacak bir şey midir? Barış, yenme-yenilme ikileminde küçük, dar siyasi hesaplara kurban edilecek bir şey midir? Barış, beklenerek, zamana yayarak kendi kendine gelen bir olgu mudur? Yoksa büyük çaba ve emek işi midir? Bu soruları, sizin huzurunuzda başta iktidar olmak üzere yönetenlere soruyoruz. Barışı konuşmaktan uzak duruldukça, ertelendikçe, yetmezmiş gibi İstanbul’da olduğu gibi anti-demokratik uygulamalar arttıkça nasıl bir güven tesis edilecek? Kürtler, emekçiler nasıl inanacak? Eşit ve özgür yurttaşlık böyle sağlanabilir mi? Lütfen, iktidardan bir kişi çıkıp biraz önce sorduğumuz sorulara cevap versin. Siz de merak etmiyor musunuz? Barış, bekleyerek, durarak, izleyerek geliyorsa bizi ikna etsinler. Bu rehavete, bu sessizliğe artık son vermek gerekiyor diyoruz. 
 
TECRİDİ SÜRDÜRMEK KABUL EDİLEMEZ 
 
Barış ve demokratikleşme süreci bir tutarlılık, bir samimiyet ister. Bizim yaptığımız gibi. Bir yandan barış ve çözüm denilirken diğer taraftan da bu süreç yokmuş gibi davranmak ve tecridi sürdürmek kabul edilmez. Sayın Öcalan kalıcı çözüm için çalışırken ve bu kadar çaba sarf ederken, bu çabalara karşı duyarsızlık başta Kürt halkı olmak üzere çözüme inanan herkeste kaygıları artırıyor. İktidarın bu hassasiyeti doğru anlamasını, doğru okumasını ve buna göre davranmasını bekliyoruz. Sayın Öcalan’ın çalışma ve iletişim özgürlüğü güvence altına alınmalı. Toplumsal barışın önündeki engeller lafla değil, somut güven verici, cesur adımlarla ortadan kaldırılmalıdır. 'Dar bi xweziyê şîn nabe' diyor Kürtler. Yani ağaç sadece temenni ederek yeşermez. Bu devletin en büyük sorunu da budur. Bir şey söylüyor ama gereklerini de yapmıyor. Umarım önümüzdeki günlerde bu söylediğimiz şeyleri de dikkate alarak gerekleri yaparlar. Tarihin bizi izlediği çok önemli bir kavşaktayız. Yüz yıllık bir eşikteyiz. O halde bu tarihi döneme uygun adımlar atılmasını bekliyoruz.
 
UMUT HAKKI GÜNDEME ALINMALI 
 
Umut hakkının gündeme alınması önemlidir. Sayın Öcalan tarihte eşi görülmemiş bir sorumluluk alarak büyük bir yükün altına girmiştir. Sayın Öcalan'ın özgür çalışma şartları hayati olup düzenlenebilir. Siyasi görüşler suç kapsamından artık çıkarılmalıdır. Örgütlenme özgürlüğünün önündeki engeller kaldırılabilir. Herkesin başına bela olmuş 'Terörle Mücadele Kanunu' artık değişmelidir. Bu konuda Meclis acil adım atabilir. Biz geçmiş yıllarda da çok somut öneriler sunduk, bu günde yüzlerce somut öneri sunabiliriz. Bu konuda komisyonlarımız ve partimiz iyi çalışma yürütüyor. Yeri ve zamanı geldiğinde; gündemler ve konular hakkında da bu önerilerimizi söylemeye devam etmeliyiz. Siyasetler, iktidarlar ve konjonktürel gündemler gelip geçicidir. Çok gördük. Kalıcı olan halklardır, halkların iradesidir, onurlu barış mücadelesidir. Kalıcı onurlu barışa emek harcayanlardır. 
 
TÜRKİYE YOL AYRIMINDA 
 
Şimdi bu sistemi hep birlikte inşa edelim diyoruz. Biz buna hazır olduğumuzu bir kez daha sizin huzurlarınızda tekrar etmek istiyoruz. Niye acele etmeliyiz? Niye biz de iktidar gibi rahat değiliz? Niye kaygılıyız? Bu soruların cevabını size söyleyeyim; çünkü Türkiye'de yaşayan halklar, emekçiler, ezilenler bu süreci 100 yıl daha ıskalamasın. Barış olsun. İnsanlar 100 yıl daha sorunlarından dolayı kavga etmesin. Devlet, enerjisini ve ekonomisini insanların demokratik taleplerini bastırma için kullanmasın. Çünkü Türkiye bir yol ayrımındadır. Onun için acele ediyoruz. Biz istiyoruz ki Türkiye tercihini barıştan, demokrasiden, özgürlüklerden yana yapsın. Onun için kaygılıyız. Onun için acele ediyoruz."