ANKARA - Ali Haydar Kaytan ve Rıza Altun'un anmasındaki hatıra defterine yazılan her bir satır, onların mücadelesi ve bıraktıkları derin izleri yansıtıyor.
Bir halkın yürüyüşü bazen iki adı simgeler. Bazen iki yaşamda, iki ses tonunda, iki bakışta binlerce insanın arayışı toplanır. PKK'nin kurucu kadroları Ali Haydar Kaytan ve Rıza Altun'un ardından yapılan anma töreninde açılan hatıra defteri, sadece onlara değil, bir halkın hafızasına, ortak acılarına ve direniş geleneğine yazılıyor. Yüreklerden sayfalara akan cümleler, yasla karışık bir sadakat, direniş duygusu taşıyor; geride kalanların omuzlarına bırakılmış bir sözü dillendiriyor.
ALTUN: SESSİZ AMA DERİN AKAN BİR NEHİR GİBİ
PKK, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat'ta yaptığı "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı" üzerine gerçekleştirdiği 12. Kongresi'ni sonuç bildirgesinde Rıza Altun'u "Özgürlük Yoldaşlığı" sembolü olarak kabul etiğini duyurdu. Rıza Altun, 1970'lerin sonunda PKK'nin kuruluş kadrolarından biri olarak adımını attı. Rıza Altun, düşünmeden yürüyenlerden değil, derin düşüncelerle sessiz yürüyenlerdendi. 1980 askeri darbesiyle birlikte Diyarbakır Cezaevi’ne düşen, orada en ağır işkenceleri yaşayanlardan biri. Ama onu tanıyanların anlattığı bir şey var: Cezaevi günlerinden sonra bile iç sesi hiç sarsılmamıştı. Avrupa’dan Kandil’e, siyasi-diplomatik düzeyden örgütsel alana kadar görev aldığı her yerde sadeliğiyle, ciddiyetiyle iz bıraktı. "Dağın hafızası" derlerdi onun için. O hafıza şimdi bir halkın kalbine geçti.
KAYTAN: BİR DEVRİMİN SEYRİNİ BELİRLEYEN İLK ADIMLARDAN
Ali Haydar Kaytan, Dêrsimliydi. PKK, Ali Haydar Kaytan'ı ise "Önderliğe bağlılık, hakikat ve kutsal yaşam sembolü" olarak kabul etti. PKK'nin ilk altı kurucusundan biriydi Kaytan. İbrahim Kaypakkaya'dan Mahir Çayan'a, Kürt halkının özgürlük mücadelesine kadar birçok damardan beslenen politik bir inşa çabasının içinde geçti ömrü. Genç yaşta adanmışlığı seçti. 12 Eylül sonrasında zindandan çıkıp bir kez daha mücadeleye döndüğünde, onu tanıyanlar "sanki daha yeni başlıyormuş gibi" derdi. Duruşuyla, cümleleriyle, dinlediği sessizlikle bile etkileyiciydi. Son yıllarda sağlık sorunlarına rağmen öncü rolünü bırakmadı; fikirleriyle, varlığıyla hep en önde olmaya çalıştı.
HATIRA DEFTERİ, GERİDE KALANLARIN SÖZ HAKKIYDI
Anma törenine katılanlar yalnızca taziye dilemedi. Yazdıkları her cümle, sanki bir sözleşmeye gibiydi. Deftere bırakılan notlardan biri, Zeyno Bayramoğlu'nundu. "Onlar toprağa düşen değil, toprağa karışanlardır bir tohum gibi” diye yazdı Zeyno Bayramoğlu.. Devamla, "Günde üç öğün hatırlayacağız. Acı çekerken, umut ederken ve dirençle gülümserken. Çünkü onlar bir dağ başında donan rüzgâr değil; bir halkın içinden geçen kesintisiz bir sıcaklıktır artık" sözcükleriyle andı onları.
‘SİZLER KÜRT HALKININ ONURUSUNUZ’
Bu sadece bir methiye değildi. Bir hayatın neye dönüştüğünü anlatan güçlü bir imgeydi. Anmada kalemini sıvazlayanlardan Ali Asker Kandemir ise "Sizler Kürt halkının onurusunuz" diyordu. Rıza Altun'la Diyarbakır Cezaevi'nde aynı hücrede kalan Veysi Temel'in notu, ortak geçmişin izlerini taşıyordu: "Aynı kötü muameleyi yaşadık. Mekânları cennet olsun. Yolları bize ışık olacak."
İŞLENEN VE YARATILAN DÜNYALARIN KIMILDANIŞI
Gençlerin notları daha coşkulu, daha radikal, bir o kadar da gerçekti. HDK Ankara Gençlik Meclisi, Kaytan’ın sesiyle hafızalarda yer etmiş, Ahmed Arif’in "Kalbim Dinamit Kuyusu" şiiriyle uğurladı gidenleri.
"Göğüs kafesimin altında, solda,
Barajlar, yeşeren çöller,
Katarlar, traktörler,
Yani her vidasında bin sevda,
Her cıvatasında bin saygı,
Bin ustalıkla,
İşlenen ve yaratılan dünyaların kımıldanışı
Ve hayatı pırıl pırıl çarktan çıkaranların
Deliksiz uykularından uyanışı. .
Kutlu ve saygındır bir daha”
Gençler, öfke ve umutlarına Kaytan'ın dizelerinde bir kez daha rastlamıştı. Burhan Nurettin Dara ve Kamer Taş ise sözü net koydu: "Ezilen halklar için verdiğiniz mücadeleyi bizler sürdüreceğiz. Bu davaya layık olacağız."
YA MÜCADELE YA MÜCADELE...
Birleşik Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun Öneren'in yazdıkları ise adanmışlıkla örülmüş bir yoldaş vefasıydı: "Verdiğiniz onurlu mücadeleyi ne Kürt halkı ne de sosyalistler unutacak. Bu ülkeye, bu coğrafyaya tam özgürlük gelene kadar mücadeleyi sürdüreceğiz. Ya zafer ya zafer."
'MÜTHİŞ KAZANACAĞIZ'
"Mücadeleniz yolumuza ışık. Bu bir başlangıç ve size söz: müthiş kazanacağız" cümlelerini kağıda döken JINNEWS'in yine Kaytan'ın bir şiiri olan Akış Sevinci'nden yazdığı bir kıta, törene katılan herkesin dudaklarında yankılandı.
"Kavuşmak ilminde uzay çağının
Sadece bölünmüş bir düştür bize vuslat
Tekmil yollar izsiz ve ıssız bir çöle çıksa bile
Hala ayrılıktayız ha, vay be, bu ne muamma diyen kim
Bengisu sensin ve ben seni arıyorum
Her adımım bir nebze daha götürüyorsa beni buradan uzağa
Varsın her saniyesi akan zamanın
Ruhumu acılar tufanına salsın"
Belki de bütün bu vedaların ortak duygusu buydu. Altun ve Kaytan'ın ardından yalnızca iki devrimci değil, bir halkın yürüyüşü uğurlanıyor. Ardından yazılan defter ile belki de yürüyüşleri başka ayaklara, başka yüreklere geçmeye devam ediyor.
MA / Fırat Can Arslan