İSTANBUL - HDK Gençlik Meclisi tarafından düzenlenen konferansta, birleşik mücadele çağrısı yapılarak, “Ekonomik kriz, ekolojik kriz gibi krizlere karşı birleşik mücadelenin ne kadar önemli olduğunu görüyoruz" mesajı verildi.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Gençlik Meclisi, İstanbul'un Kağıthane ilçesinde bulunan bir düğün salonunda "Gençlik ve Demokratik Toplum" konulu konferans düzenledi. İki gün sürecek olan konferansın ilk gününde çok sayıda genç katıldı. Konferansta ilk olarak Kobanê direnişine dair sinevizyon izlendi. Konferansta, “Öz örgütlülükle sosyalist geleceği örüyoruz” pankartı asılırken, “Bijî berxwedana Rojava” sloganı atıldı.
Konferansın birinci oturumu, “Demokratik Toplum İçin Direnişin İnşası” başlığıyla yapıldı. Bu oturumda, Devrimci Öğrenci Birliği üyesi Rojhat Demirdöken “Demokrasi ve Politik Özgürlükler Mücadelesi”, Emekçi Hareket Partisi (EHP) Gençlik üyesi Derin Doğa Kuş “Gençlik Hareketinin Demokrasi Mücadelesindeki Yeri”, HDK Gençlik Meclisi üyesi Özge Nisa Eker “Birleşik Mücadele: Demokratik Toplumun Yolu”, Öğrenci İnisiyatifi Yunus Emre Özel “Demokratik Üniversite, Demokratik Ülke” ve Özgürlükçü Gençlik üyesi Beyda Ceylan da “Demokratik Cumhuriyet için Anti- Kapitalist Mücadele Yöntemleri” başlıklarında sunumlar yaptı.
İkinci oturumda ise Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Gençlik Meclisi Eş Sözcüsü Rêzan Kağanarslan “Barışı Taşırmak: Onurlu Bir Barışın Zemini Demokratik Toplum”, Emek ve Adalet Platformu üyesi Yağız Karayel “Kültür Savaşını Aşmak: Barışı Toplumsallaştırmak için Acil Görevlerimiz”, Filistin Bin Genç’ten Derin Atoğ “Emperyalizmin Yenilgisi Birleşik Mücadeleden Geçer”, Öğrenci Faaliyeti’den Özcan Berber “Barış Talebinin En Geniş Toplumsallıkta, Kolektif Mücadeleyle Örgütleyelim” başlıklarında sunumlar yaptı.
‘DİRENİŞİMİZ İŞÇİ SINIFI İÇİNDİR’
Birinci oturumda ilk olarak söz alan Devrimci Öğrenci Birliği üyesi Rojhat Demirdöken, son dönemlerde demokrasi direnişinin yükselişe geçtiğini ifade ederek, 19 Mart sonrası korku duvarlarının yıkıldığını kaydetti. Demirdöken, “Demokrasi bu ülkede egemen zihniyetin. Ezilenlere ise bir diktatörlük uygulanıyor. Burada demokrasi ve diktatörlüğün nasıl bir ilişkisi olduğunu görüyoruz. Her şey egemenlerin ve kapitalistlerin yararına uygulanıyor. Kapitalizmin demokrasisinde halkın yararına hiçbir şey çıkmaz. Biz de demokratik üniversite için direniyoruz. Bizim direnişimiz işçi sınıfı içindir” dedi.
'DEMOKRATİK ÜNİVERSİTE, DEMOKRATİK ÜLKE'
Öğrenci İnisiyatifi üyesi Yunus Emre Özel, barış talebinin iktidarın inisiyatifine bırakılmaması gerektiğini belirterek, “Barış sadece silahsız bir süreci göstermiyor. Aynı zamanda demokrasinin de paralel olarak gelişmesi lazım. Barış bir mücadele sürecidir. İçinde bütün toplumsal kesimlerin olduğu bir süreçle gelişmeli, barış. Burada üniversitelerin durumunda ise iktidarın kayyım uygulamaları göze çarpıyor. Demokratik üniversite mücadelesi, doğrudan demokratik ülke mücadelesiyle bağlantılıdır. İkisi bir birini geliştirir” diye belirtti.
‘DOĞRUDAN DEMOKRASİYİ SAVUNMALIYIZ’
Emekçi Hareket Partisi (EHP) Gençlik üyesi Derin Doğa Kuş, kayyımların, basına yönelik baskıların ve işçi grevlerinin yasaklanmasının ülkeyi geriye götürdüğünü ifade etti. Derin Doğa Kuş, “Doğrudan demokrasiyi savunmalıyız. Önce AKP-MHP’yi göndermek lazım. Bu tek başına yeterli değil. Ancak demokratik haklarımızı bu sayede alabiliriz o yüzden erken seçim talebinde bulunmalıyız. Kürt halkının gösterdiği zor barış mücadelesi bugün bütün ülkeler için umut kaynağıdır” diyerek, üniversitedeki devrimci gençlerin eğitimlerin parasız, üniversitelerin demokratikleşmesi gerektiğini vurguladı.
‘HALKIN ÖZNELEŞMESİNDEN BAHSEDİYORUZ’
Özgürlükçü Gençlik üyesi Beyda Ceylan, 19 Mart sonrası üniversite gençliğinin bir “isyan” hareketinde bulunduğunu kaydetti. Gençlerin direnişinin CHP’yi de harekete geçirdiğini ifade eden Beyda Ceylan, üniversite gençliğinin direnişinin “şekilsiz” olduğunu belirterek, bunun örgütlenmesi gerektiğinin altını çizdi. Beyda Ceylan, “Kürt halkı politik bir halktır. Bu faşizmin kurumsallaşmasına karşı direnişin CHP’yle sınırlı kalmaması lazım. Bu direniş Kürt halkının direnişiyle bütünleşip demokratik cumhuriyet kurulmalı. Halkın, işçilerin, gençlerin, Alevilerin iktidarda olduğu bir süreç olmalı. Halkın özneleşmesinden bahsediyoruz” diyerek, gençliğin üniversitelerde kendini örgütlemesi gerektiğini söyledi.
BİRLEŞİK MÜCADELE VURGUSU
HDK Gençlik Meclisi üyesi Özge Nisa Eker ise HDK’nin birleşik mücadele açısından önemli olduğunu dile getirdi. Dünyadaki tüm direnişlerin gençlerin öncülüğünde olduğunu söyleyen Özge Nisa Eker, “Demokratik Toplum, iktidarı reddeden ve halkın kendi komünlerini oluşturduğu Kapitalist Moderniteye karşı Sosyalist Önder Abdullah Öcalan’ın geliştirdiği bir paradigmadır. Bu sistem Rojava’da hayat bulduğu gibi HDK de bunu Türkiye’ye taşıyan bir çatı örgütüdür. Halkı örgütlemeden elimize alacağımız herhangi bir unsurun işe yaramayacağının farkındayız. Bu yüzden HDK tüm halkları örgütlemeyi amaçlar. Bu örgütleme iddiasıyla Jineloji atölyelerinde, fabrikalarda işçilerle buluşarak, kadınları gençleri örgütler. Yaşayarak görüyoruz. Ekonomik kriz, ekolojik kriz gibi krizlere karşı birleşik mücadelenin ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Bu nedenle HDK hayati bir önemdedir” diyerek, birleşik mücadele vurgusu yaptı.
‘GENÇLİĞİN TOPLUMSALLAŞMASI GEREKİYOR’
İkinci oturumda ise ilk olarak DEM Parti Gençlik Meclisi Eş Sözcüsü Rêzan Kağanarslan söz aldı. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısıyla sürecin başladığını belirten Kağanarslan, sürecin PKK’nin radikal değişikliğiyle devam ettiğini söyledi. Kağanarslan, “PKK’nin feshi Kürt sorununun başka bir zeminde tartışılması için oldu. Kürt varlığının inkar edilemeyeceği çok net görüldüğü gibi artık aracın değişmesi gerektiği belirtildi. 27 Şubat’tan sonra Önder Apo ile yapılan görüşme sonrası ancak 1 ay sonra görüşme oldu. Önder Apo’nun bu anlamda şartlarının düzeltilmesi gerekiyor. Demokratik Ulus tanımlamasında, ‘Toplumun halkın iktidara dayanmadan kendini uluslaştırmalarıdır’ diyor. Sayın Öcalan, Demokratik Ulus tanımında tüm halkların bir arada yaşamasıyla meydana geleceğini ifade ediyor. Gençliğin demokratik toplumda yer alması gerekiyor. Gençliğin tanımını da yapmak gerekiyor. Gençlik ancak toplumsallaşarak genç olabilir. Genç toplumsallaşmada yer almadığında o gençlik sadece biyolojik olarak var olur. Bu yüzden gençlerin toplumsallaşması bu anlamda çok önemlidir. Barışın gerçekleşmesi yasaldır evet ama gün geldiğinde despot bir yönetim bunu yıkabilir. Bu anlamda halkların kazanımları olan bir demokratik toplum yaratmak gerekiyor. Ancak bir cevap mekanizmamız varsa faşizme karşı barışı kalıcılaştırabiliriz” diye belirtti.
ORTAK MÜCADELE VURGUSU
Emek ve Adalet Platformu üyesi Yağız Karayel de ülkede ezilen halkların ortak mücadele etmesi gerektiğinin altını çizdi.
Filistin Bin Genç Derin Atoğ ise iktidarın Filistin’e bakış açısının “siyaseten” olduğunu söyledi ve birleşik mücadele vurgusu yaptı.
Öğrenci Faaliyeti üyesi Özcan Berber de tüm kesimleri ortak mücadele etmesi gerektiğini ve hak kazanımlarının ancak bu şekilde olabileceğini söyledi.
Konuşmaların ardından konferansın ilk günü sona erdi.