AMED - Sûr’da sokağa çıkma yasaklarında katledilen Rozerin Çukur’un ölümüne dair AYM’nin “yaşam hakkının ihlal edilmediği” yönündeki kararına tepki gösteren ailesi, “AYM’de de adaleti bulamadık” dedi.
Amed'in Sûr ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasakları sırasında 8 Ocak 2016’da katledilen ve cenazesi 5 ay sonra ailesine teslim edilen 17 yaşındaki Rozerin Çukur’un ölümüne dair başlatılan soruşturmada, "örgüt üyesi olduğu" iddia edilerek “kovuşturmaya yer yoktur” kararı verildi. Yapılan tüm itirazların reddedilmesi üzerine, Rozerin Çukur’un ailesi İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi aracılığıyla, "yaşam hakkı ihlali" gerekçesiyle 18 Kasım 2020 tarihinde Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) başvurdu. AYM de Rozerin Çukur'un “örgüt üyesi olduğu" iddiasında bulunarak, “yaşam hakkının ihlal edilmediğine" karar verdi.
Rozerin Çukur’un babası Mustafa ve annesi Fahriye Çukur, AYM kararına tepki gösterdi.
Rozerin’in katledilmeden 2 ay önceye kadar devletin okullarında eğitim gördüğünü hatırlatan baba Mustafa Çukur, “Rozerin’i çatışmalardan 20 gün önce okuldan aldık. Çünkü ortam güvenli değildi. Amed’in hiçbir yeri güvenli değildi ama Rozerin dershaneye devam ediyordu. Dolayısıyla AYM’nin kararı siyasi bir karardır. Rozerin’in silahlı olduğunu tespit edememişler. AYM delil istediği zaman, İçişleri Bakanlığı delil olarak telsiz konuşmalarında ve bazı dokümanlarda isminin geçmesini gösteriyor. Bunu nasıl götürüp bir silahlı direnişçiye bağlarsınız. Dosyayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) götürdük. İnşallah AİHM tarafsız ve yerinde bir karar verir” dedi.
SÜREÇ VURGUSU
Cezasızlık politikalarına dikkat çeken Çukur, Rozerin’in dosyası gibi birçok dosyanın cezasızlıkla sonuçlandığını ve faillerin ceza almadığını belirtti. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” sonrası başlayan sürece işaret eden Çukur, bu süreçte cezasızlık politikalarının da gündeme getirilmesi ve tartışılması gerektiğini vurguladı.
‘KALEMİYLE GİTTİ, CENAZESİ ÇIKTI’
Anne Fahriye Çukur, kızının katledildiği dönemde sivil ve öğrenci olduğuna dikkat çekerek, “Kızım katledildiği zaman üniformasıylaydı. Sûr’a kağıt, kalem ve defteriyle girdi. Cenazesi çıktı. Kızım Sûr’a sınav için gitti. Bizim mahalleyi o süreçte ablukaya almışlardı. Çocuk 20 gün okula gidemedi. Kızım okulu çok seviyordu. Çok başarılı bir öğrenciydi. Onun için arkadaşından sınav kağıdını almaya gitti. Almaya gittiğinde 5 saat süre vermişler, 3 saate düşürdüler. Çocuk orada kaldı ve çıkamadı. Ondan sonra da ölüm haberi geldi. Bize anlattıklarına göre sokakta koşarken, keskin nişancılar tarafından yüksek binalardan tek kurşunla katledilmiş” diye belirtti.
‘SİVİLKEN KATLEDİLDİ’
AYM kararında Rozerin’in elinde silah olduğu, çatışmaya girdiği yönündeki iddialara tepki gösteren Fahriye Çukur, “Kanıt olsaydı önümüze gelirdi ama öyle bir kanıt yok. Tek kurşunla katledildi. Katledildiği zamanki fotoğrafını yıllardır saklıyorum ve üniforması üstünde. Kızımın savaşçı değildi ve elinde silah yoktu. Devletin elinde bir kanıt yok. Devlet kendini haklı çıkarmak için bir şeyler söylüyor. Kızımın davasının AİHM’de bir an önce sonuçlanmasını istiyorum. Kızımın failleri ortaya çıksın istiyorum. 10 yıldır adaleti istiyoruz ve adaleti arıyoruz. Adaleti yok ve bulamadık. AYM’de de bulamadık. İnşallah AİHM’de buluruz. Adalet olsaydı, 10 yıldır durmadan davası reddedilmezdi ve geri gelmezdi” tepkisinde bulundu.
MA / Rukiye Payiz Adıgüzel