ANKARA - Öcalan’ın görüntülü mesajının yayınlanmasıyla komplonun boşa çıkartıldığını belirten Tayip Temel, “Silahların tümden devreden çıkacağı hukuki ve yasal zeminin hazır edilmesi kaçınılmazdır” diyerek kurulacak komisyonun adım atma gerekliliğine işaret etti.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, “Barış ve Demokratik Toplum Süreci” kapsamında tarihi bir çağrı daha yaptı. 15 Şubat 1999 tarihinden bu yana İmralı Adası’nda tutulan ve 26 yılı aşkındır ağır tecrit altında tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın o tarihten bu yana ilk görüntülü açıklaması dünya kamuoyu ile paylaşıldı. Yaptığı çağrıyla tüm dünyanın temel gündemi haline gelen Öcalan’ın açıklaması, pek çok başlığı bünyesinde barındırıyor.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, pek çok başlığı barından Öcalan’ın çağrısına ilişkin sorularımızı yanıtladı.
Abdullah Öcalan’ın 26 yıl sonra ilk defa bir görüntülü mesajı kamuoyu ile paylaşıldı. Çağrının içeriğine geleceğiz ama bu durum bile içinde pek çok mesaj barındırıyor. Görüntülü bir mesajın kamuoyu ile paylaşılması ne anlama geliyor?
Bugün yayınlanan video, şüphesiz hem Kürt siyasi hareketi açısından hem PKK açısından hem de devlet için bir dönüm noktasıdır. Neden bir dönüm noktası? Artık; perde yırtılmıştır. Hakikat toplumla buluşmuştur. Komplo, boşa çıkarılmıştır. Kürt halkı, duymak istediği sesi duymuştur. Kürt siyasi hareketi duymak istediği sesi duymuştur.
Çağrıda pek çok vurgu da var ancak çağrının bütününe dair değerlendirmeniz nedir?
İçeriği itibari ile de 1999’dan beri Sayın Öcalan çizgisinin istikrarlı ve en zirve halini ifade etmektedir. İstikrarlı, tutarlı ve zirveye ulaşmış halini ifade etmektedir. Sayın Öcalan, Kürt sorunun demokratik ve barışçıl bir şekilde çözülmesi, çatışma ve inkar siyasetinin karşılıklı ortadan kaldırılması konusunda çabaları yıllardır devam ettiriyor. Bu çabalar, daha komplodan önce başladı. Komplo sonrasında İmralı’da her fırsat bulduğunda da derinleştirdi. Kürt ve Türkiye halklarının ve Ortadoğu’nun savaşsız bir çözüm perspektifine kavuşmasının çabası içerisinde oldu.
Çağrıda silahların bırakılması, demokratik siyaset ve bütüncül hukuk vurguları da dikkat çekti. Siyaset ve hukuk alanı bu sürece ve bu çağrıya nasıl yanıt olabilir?
Bu aşamadan sonra yeni adımların yeni hamlelerin yapılması gerekiyor. Bunun adresi de hukuktur, Meclis’tir. Kanun ve hukuki düzenlemelerdir. Daha cesur adımlara ihtiyaç var.
Sayın Öcalan’ın bu mesajı; demokratik siyasete büyük görevler ve misyonlar yüklemektedir. Meclis’e büyük sorumluluklar yüklemektedir. Kendisi, o kıt koşullara rağmen süreci buraya kadar getirdi. Bu çok güçlü bir duruş. Bu duruşa karşılık ne yapılmalı? Bu aşamadan sonra yeni adımların yeni hamlelerin yapılması gerekiyor. Bunun adresi de hukuktur, Meclis’tir. Kanun ve hukuki düzenlemelerdir. Daha cesur adımlara ihtiyaç var. Silahların tümden devreden çıkacağı hukuki ve yasal zeminin hazır edilmesi kaçınılmazdır. Barış ve Demokratik Toplum hedefine ve pozitif katılıma yani yaşama pozitif katılım konusunda böylesi gerekliliklerin vazgeçilmez olduğunu ortaya koyuyor. Bu nedenle kurulacak komisyon adımlar atarak, kamuoyundaki güvensizlikleri gidermeli.
Komisyon ne tür pratik adımlar atabilir?
Komisyon, bu sürecin yasal ve hukuki boyutunu oluşturması kadar bu süreci toplumsallaştırma rolü de oynamalı. Bu çok net. Mekanizmaların işlevliğini mekanizmaların karşılıklı işletildiği toplumdaki güvensizliğin giderildiği, dolayısıyla çözüm sürecini ve perspektifini toplumsallaştırdı bir çalışma oldukça önemli olacak.
Çağrıda birey-toplum özgürlüğü üzerinden bir okuma da var. Bu kısmı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Temel vurgularından biri bu. Toplumun örgütlülüğü çok çok önemli. Bu vurgu, toplumun kendini örgütleme, örgütlülük üzerinden özgürlüğe ulaşacağına dair bir tespit var. Dolasıyla özgürlük, bir yerden bir devletten bir iktidardan beklenebilecek bir şey değil, toplumun örgütlemesi ile gerçekleşebileceğini ifade ediyor. Bu arada asıl olan; bu çerçevede yasaklayıcı, kısıtlayıcı ve antidemokratik uygulamaların ve yasaların ortadan kaldırılması olduğuna dair güçlü bir vurgu da var.
Çağrıda, Barış ve Demokratik Toplum Sürecinin hedefine, “Pozitif entegrasyonalist perspektif” ile ulaşabileceğine dair bir vurgu var. Nedir bu pozitif entegrasyonalist perspektif?
Gerçekleştirilen hamle ile Kürtlerin pozitif anlamda demokratik bir sistemde demokratik bir ülkenin asli unsurları olması talebi, hedefi var. Ayrıca diğer halklar da demokratik bir ülkenin asli unsuru, sahibi olması gerekiyor.
Pozitif entegrasyon meselesi; demokratik katılıma denk geliyor. Şöyle ki; Kürtler, Cumhuriyet tarihi boyunca devletin yani cumhuriyetin asli unsuru olmadı. Buna karşı çok ciddi, demokrasi dışı uygulamalar vardı. Yüzlercesi yasa dışı ilan edildi, sürgüne gönderildi cezaevlerine atıldı ve en ufak hakları yargılama konusu yapıldı. Bu uygulamalar Kürtleri dışladı, birçok inancı ve halkı da dışladı. Şimdi bu gerçekleştirilen hamle ile Kürtlerin pozitif anlamda demokratik bir sistemde demokratik bir ülkenin asli unsurları olması talebi, hedefi var. Ayrıca diğer halklar da demokratik bir ülkenin asli unsuru, sahibi olması gerekiyor. Bunun için de hukuki, yasal düzenlemelere ihtiyaç var. Zihniyet değişimlerine ihtiyaç var. Toplumsal bir konsensüse ihtiyaç var. Esasen bunun hukuki zeminin inşa edilmesine ihtiyaç var. Sayın Öcalan bu durumu, pozitif demokratik entegrasyon diye tanımlıyor. Bunun böyle anlaşılması gerekiyor.
Diğer siyasi partilere dair de bir çağrı var. Diğer siyasi partiler ne yapabilir?
Bir bütünen siyaset kurumu, partiler ve muhalefetim tümü partisel ve güncel çıkarları aşan bir tutum içinde olmalı. Günlük kısır siyasi hesaplaşmalara bu konunun kurban edilmemesi gerekliliğini herkes anlamalı. Dolasıyla Meclis’te kurulacak olan komisyon, mutabakatla, konsensüs ile demokratik bir ülke inşa etmek için çalışmalı. Herkesin özgür yaşadığı, Kürt sorunun çözüldüğü, çatışmaların bittiği, barışın sağlandığı, örnek bir ülkenin inşası için herkes çalışmalı. Sayın Öcalan’ın da, toplumun da bu konuda ihtiyaç gördüğü temel husus bu.
MA / Mehmet Aslan