HABER MERKEZİ - Demokratik çözüme ayak direyen Türkiye, Suriye'de de HTŞ ve aşiretler üzerinden Kürtlere karşı savaş açmanın yollarını arıyor. Dêra Zor, Reqa, Tebqa ve Kobanê'yi hedefe koyan Türkiye, istihbarat faaliyetlerini derinleştiriyor.
Barış ve Demokratik Toplum süreci kapsamında Kürt tarafının attığı adımların gerektirdiği siyasi ve hukuki zemin oluşturulmadı. PKK, 12’nci kongrede fesih ve silahlı mücadeleyi sonlandırma kararı aldı ancak kongre kararlarının uygulanması için şartlar oluşturulmadı. Somut adım atmaya Türkiye, diğer yandan Kürtlerin DAİŞ karanlığına karşı kazandıkları statüyü hedef alıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere AKP’liler Kuzey ve Doğu Suriye’ye tehditlerini sürdürüyor.
Hindistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Arabistan, Ürdün, İsrail ve Yunanistan hattında misyon biçilmeyen, Suriye'deki “yeniden inşada” pay verilmeyen Türkiye, diplomasi ve istihbarat faaliyetler ile Kürtlerin statüsünü engellemek ve kontrolü altındaki Şam yönetimi eliyle sahada varlığını sürdürmeyi amaçlıyor. Şam'daki ABD, İngiltere ve Suudi Arabistan heyetleriyle doğrudan ya da dolaylı yollarla görüşerek Kuzey ve Doğu Suriye'ye saldırının önünü açmak, hiç olmazsa petrol, gaz ve su kaynaklarının yoğunlaştığı Dêra Zor, Reqa ve Tebqa'yı Kürtlerin kontrolünden almaya çalışıyor.
SALDIRI ZEMİNİ HAZIRLANIYOR
MİT ise Demokratik Suriye Güçleri (QSD) noktaları başta olmak üzere cephe hatlarına yakın gözetleme noktaları, atış noktaları ve mühimmat noktaları ile Kobanê, Eyn Îsa, Derhafêr ve Hesekê çevresindeki bölgeler hakkında bilgi topluyor. Ayrıca Dêra Zor ve Hesekê'ye “ajan” yerleştirdiği belirtiliyor. Aynı zamanda DAİŞ hücrelerinin bu bölgelerde özelikle Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ile yakınlığı ile bilinen isimlere yönelik saldırılar oluyor. Bununla da sınırlı kalınmıyor, Özerk Yönetim bölgeleri içinde hücre grupları aracılığıyla birçok alanda ve bölgede “faaliyet” planlanıyor. Kimi görüşmelerle aşiretlerin Özerk Yönetim'e karşıtlık yaratılmak isteniyor.
Bu süreçte Kuzey ve Doğu Suriye genelinde askeri keşif hareketliliğinde yaşanan artış da dikkat çekiyor. Halep, Dêra Zor, Tişrin Barajı, Girê Spî’ye takviye yapılıyor. Dêra Zor bölgesinde manipüle edilerek Özerk Yönetime karşı kışkırtılan aşiret üyelerine silah tedarik ediliyor.
İŞGAL BÖLGELERİNDE İNCE HESAP
Öte yandan 2018'den bu yana işgal altında bulunan Efrîn'de, Türk askerlerinin bulunduğu 10 nokta boşaltıldı. Ağır silahların da Türkiye’ye tarafına sınır hattına konuşlandırıldığı belirtiliyor. Girilen toprakların boşaltılarak Şam’a bırakılmanın amaçlandığı ileri sürülse de temel amacın koordinenin HTŞ üniforması altındaki MİT çalışanlarına bırakılmak istendiği ifade ediliyor. Ancak HTŞ'nin kontrolü altındaki bölgelerde kriz derinleşiyor. Özellikle Minbic bölgesi ve çevresinde öldürme, yağmalama, yerinden etme, patlamalar her geçen gün artıyor. Bu durum HTŞ ile Hol bölgesindeki bazı aşiretler arasında çatışmaya yol açıyor.
Bir diğer bilgi ise HTŞ’nin, işgal altındaki Serêkaniyê ve Girê Spî bölgelerinde de şube açma hazırlıkları içerisinde olduğu yönünde. Bu amaçla bazı kurumların isimlerinin değiştirildiği, bazı merkezlerin kaldırıldığı ve kimi kurumlara bağlandığı ifade ediliyor. HTŞ’nin İçişleri Bakanı'ndan bir temsilcisinin de bu kentleri ziyaret ederek, HTŞ'ye bağlı gruplara bu bölgelerdeki halkla ilişkilerini düzeltmeleri ve halkı HTŞ saflarına çekmeleri talimatı verdiği belirtiliyor.
SALDIRILAR PLANLI
Bab’ta da askeri hareketlilik göze çarpıyor. Türkiye’nin, HTŞ ile iş birliği yaparak Bab el-Hava kapısından Humus şehrine silah ve mühimmat taşıdığı, bunları askeri fakülteye yerleştirerek bölgelere gönderdiği öğrenildi. Son zamanlarda Humus şehrinden 66. ve 86. tümenlere çok sayıda takviye kuvvet gönderildiği de edinilen bilgiler arasında. Bu iki tümenin Dêra Zor'dan Reqa'ya kadar cephe hatları boyunca hareketliliği de artmış durumda. Aşiretler aracılığıyla bu bölgelerde çatışma zemini yaratılmak isteniyor. Bu temelde, aşiret eylem odalarına planlar sunmak ve hedefleri belirlemek için periyodik toplantılar yapıldığı belirtiliyor. Bu planlarla Dêra Zor ve Deyr Hafir bölgeleri ile Tişrin Barajı'na kara saldırısı yürütme ihtimali her geçen gün artıyor. Son günlerde merkezi hükümete bağlı güçlerin Tişrin saldırılarının da bu planların bir parçası olduğu tahmin ediliyor.
DÜĞMEYE BASILDI
Güvenlik adı altında merkezi hükümete bağlı gruplar (Ahrar Şarkiyê ve Liva Tevhid), QSD ve İç Güvenlik Güçleri’ne karşı operasyonlara başladı. Hazırlıkların da bölgede kendilerine destek veren hücreler ile DAİŞ'in geçişi yoluyla yapıldığı belirtiliyor. Başlangıç olarak ise Reqa ve Kobanê’nin hedef alındığı ifade ediliyor.
MA / Erdoğan Altan