MÊRDÎN – Barış masasında geleceğin konuşulması gerektiğini söyleyen Süryani Protestan Kilisesi Pastörü Enver Peker, "Hükümet ve Meclise büyük sorumluluk düşüyor. Kanuni düzenlemeler yapılmadan süreç sözde kalır" dedi.
Demokratik Birlik İnisiyatifi'nin Mêrdîn'de düzenlediği "Mezopotamya'da Halklar, İnançlar ve Demokratik Ortak Yaşam Konferansı" farkı inanç ve halkların temsilcileri birlikte yaşam için önemli mesajlar verdi. Kürt, Arap, Süryani, Ermeni, Türk ve Mihellemi halklarının yanı sıra Müslüman, Hıristiyan, Êzîdî, Sünni ve Alevi yurttaşlar ile din insanlarının bir araya geldiği konferansta, farklı kimlikler ve inançlar barışı ve demokratik bir toplumun inşasını tartıştı. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı" ve sonrasında yaşanan gelişmelerin de tartışıldığı, hükümetin görevlerinin hatırlatıldığı konferansta kurulan barış masasının önemi vurgulanırken, eleştiri ve öneriler ile sürecin tartışılması sağlandı.
Konferansın katılımcılarından Süryani Protestan Kilisesi Pastörü Enver Peker, konferansı ve konferans ile verilen mesajları Mezopotamya Ajansı'na (MA) değerlendirdi.
Konferansın farklı halkların, farklı inançlar ve kültürlerin bir arada yaşadığı Mêrdîn'de düzenlenmesinin değerli olduğunu kaydeden Peker, "Farklılıkların yaşadığı bir kent olması bakımından katılım da çok değerli. Aslında baktığımız zaman sadece Mêrdîn değil, memleketin her tarafında farklı kesimler yaşıyorlar. Bu nedenle sorunların diyalogla çözülebilmesi açısından gayet iyi bir konferans oldu" dedi.
'BARIŞ MASASINDA SORUNLARI KONUŞMAMAK GEREKİR'
İnançlarında sorunların çözümü konuşulurken suçlar ve günahların hesaba katılmadan yapıldığını kaydeden Peker, "Bu nedenle bir sorun çözülmek isteniyorsa suç ve günahlar hesaplanmaz. Bu yapıldığı takdirde yan yana gelinemez. İnsan bunları öncelediği zaman bir araya gelinemez. Geçmişte olanlar bir kenarı bırakılmalı ki, konuşulabilsin. Bunlardan bahsedildiği sürece sorun isteseniz de çözülemez. Bu nedenle barış masasında sorunların konuşulmaması gerekiyor. Geleceği konuşmak gerekiyor. Nasıl birlikte yaşanılabilir, bunu konuşmak gerekiyor. Bunların cevabını verebilmek gerekiyor. Geleceğe bakabilmeli, buna göre yeni yaşamı inşa edebilmeli" ifadelerini kullandı.
'YENİ YAŞAM KANUN İLE OLUR'
Yeni yaşamın tarafların birbirini kabul etmesi ile mümkün olduğunu vurgulayan Peker, "Yeni yaşam da söylem ile olmaz. Bugün hangi siyasetçinin ağzını açsanız her şeyi çok güzel söyleyecek. Ama bu şekilde olmaz. Bunun kağıt üstünde yazılması, kanun haline getirilmesi, insan hakları gibi yazılması gerekiyor. Herkesin eşit olduğu, herkesin dilinin olduğu, kanunen kabul edilmeli" diye konuştu.
Kürtler ya da diğer halkların kendi dillerini evlerinde konuşmaların serbest bırakılarak, Meclis'te konuşmalarının yasaklanmasının dürüstçe olmadığını, ikiyüzlü bir politika olduğunu kaydeden Peker, ulus devlet anlayışının ortadan kalkması gerektiğini kaydetti. Sürekli dile getirilen kardeşlik söyleminin gereklerinin yerine getirilmesi gerektiğine vurgu yapan Peker, "Dil üzerindeki engellerin kaldırılması ile bu mümkündür. Kürtler de o zaman devleti kendi devletleri olarak görecek ve kendilerini bunun bir parçası olarak kabul edecek" diye belirtti.
'SORUMLULUK HÜKÜMET VE MECLİSE DÜŞÜYOR'
Abdullah Öcalan'ın çağrısının çok değerli olduğunu, silahların terk edilmesi ile beraber diyalog sürecine geçilmesinin kıymetli olduğunu söyleyen Peker, "Yıllarca bu ülkede silahlı bir savaş süreci yaşandı. Bugün bu sona erdirildiği için çok değerli. Ancak bunun karşısında başka adımlar gerekiyor. Devlet Bahçeli'nin çağrısı sonrasında barış için gerekli adımlar atıldı. Diyalogla sorunların çözülmesi, demokratik mücadelenin verilebilmesi için büyük bir kapı aralandı. Şimdi büyük sorumluluk hükümetin ve Meclis'in üzerinde. Hükümet ve Meclis bunların karşılığında gerekli kanuni düzenlemeleri yapmalı. Kanun yapılmalı ki, sorun kanuni olarak çözülmüş olabilsin. Kanun yapılmadığı sürece söz olarak kalacak her şey. Bizler de herkes gibi bu kanunların yapılmasını bekliyoruz. Barış sağlandığı zaman, huzur ortamı oluşturulduğu zaman bu herkesin üzerinde olumlu bir etki yapacak. Eğer olumsuzluklar olursa hepimiz olumsuz etkileneceğiz. Ama olumlu olursa hepimiz olumlu durumlar yaşayacağız. Biz Süryaniler de o nedenle bu süreci kıymetli buluyoruz" şeklinde konuştu.
MA / Ahmet Kanbal