Yeğin: Bolivya seçimleri Latin Amerika’ya umut olabilir

img
İSTANBUL - Darbe sonrası Bolivya’da yapılan ilk seçimde Evo Morales’in partisi MAS’ın kazanmasının önemli olduğunu belirten yazar Metin Yeğin, Bolivya seçimlerinin hem Latin Amerika’ya hem de diğer bölgelere umut olacağını söyledi. 
 
Bolivya’nın ilk yerli başkanı seçilen Evo Moroles , 2019 Eylül ayında yapılan seçimlerde en yakın rakibine 10 puanlık fark atarak tekrar başkan seçilmesinin ardından ülkede patlak veren protestolar sonrası ordu istifasını istedi. Bunun üzerine istifa eden Morales önce Meksika’ya ardından da Arjantin’e yerleşti. Morales karşıtı protestolarda en önde yer alan “Santa Cruz Sivil Komitesi” lideri Fernando Camacho başkanlık sarayına girerek Bolivya ulusal bayrağı açıp üzerine İncil’i koydu. Santa Cruz Sivil Komitesi ile birlikte protestoların başında yer alan Jeanine Áñez, Morales’in partisi Sosyalizme Doğru Hareket (MAS) üyelerinin katılmadığı oylamada cumhurbaşkanlığı görevini üstlendi. Anez hükümeti ile birlikte Morales ve MAS’ın yıllardır sürdürdüğü sol politikalar terk edildi. 
 
2006’dan itibaren özellikle Santa Cruz bölgesindeki madenleri özelleştirmeye başlayan ardından ülkenin yerli hakları için çalışmalar yapan Morales’in yerine gelen Anez, bunun tam tersini yapmaya başladı. Özellikle işçi, köylü ve yerlilerin büyük tepkisi ile karşılaşan Anez, yapılması gereken seçimleri iki kez iptal ettirdi. Fakat 19 Ekim’de yapılan seçimleri MAS adayı Luis Arce en yakın rakibine 20 puanlık fark atarak tekrar kazandı. ABD’nin arka bahçesi olarak lanse edilen Latin Amerika’da gerçekleşen darbeden sonra yapılan ilk seçimde kazanılan zafer, bölge halkları açısından çok önemli görülüyor. MAS’ın seçimleri kazandığının kesinleşmesiyle birlikte Santa Cruz Sivil Komitesi ise yaptığı açıklama ile oy sayımlarının derhal durdurulmasını istedi. 
 
Bolivya’da yaşanan gelişmeleri ve bunun bölgedeki diğer ülkeler için ne anlam ifade ettiğini yazar Metin Yeğin ile konuştuk. 
 
GERİ DÖNÜŞ 
 
Neoliberalizmin uygulandığı ilk bölgenin Latin Amerika olduğunu kaydeden Yeğin, bundan kaynaklı ilk karşı koyuşların da buradan çıktığını ifade etti. Fakat karşı çıkışların popülerist bir dalga olduğunun altını çizen Yeğin, “Birçok ülkede neoliberalizmin yarattığı yıkıcılık üzerine isyanlar ortaya çıkmıştı. Bunun başında Bolivya, Brezilya, hatta bugüne kadar çok muhafazakar olan Honduras ve kısmen Şili geliyor diyebiliriz. Sonra bu dalga Honduras’taki darbe ile geri döndü. Popülist iktidarlar artık peş peşe kaybetmeye başladı. Bunların içerisinde son 2 yer Venezüella ve Brezilya kalmıştı. Bolivya da geçen seneki darbeden sonra geri döndü. Bu çok önemli çünkü ilk defa darbeden kısa sonra bir dönüş yaşandı. Hatta Bolivya’da Morales iktidarına rağmen geri döndü. Bu yüzden Latin Amerika için çok önemli bir gelişme” dedi. 
 
ÖRGÜTLENME KARTLARI 
 
Bolivya’dan önce Brezilya’da yapılan darbeye de değinen Yeğin, Bolivya halkının Brezilya’ya göre daha örgütlü olduğunu aktardı. Brezilya İşçi Partisi’nin 40 ayrı gruptan oluştuğuna dikkat çeken Yeğin, parti lideri Lula da Silva’nın başkan olmasına rağmen Meclis’teki çoğunluğun sağcılarda olduğunu söyledi.  Bolivya’nın böyle olmadığını belirten Yeğin, “Bolivya’da herkes cebinde en az üç tane örgütleneme kartı taşır. Sendikaya, mahalle örgütlenme komitesine ve daha en az iki ayrı komiteye üyedir. Bu da 1951’de maden işçilerinin yaptığı devrimden beri böyledir. Özellikle bu seçimler ile birlikte yerliler geriye döndü. Bu yüzden Bolivya’daki tam bir örgütlenme zaferidir. Seçimle tek başına zaten kazanılamıyor. Kazanılsa bile eğer sizin bir örgütlenmeniz yoksa her an kaybedilebilirsiniz” diye belirtti.  
 
HONDURAS DARBESİ 
 
ABD’nin Latin Amerika üzerindeki denetimi çok önceden kaybettiğine dikkat çeken Yeğin, Obama döneminde yapılan Honduras Darbesi ile bunun biraz geri kazanıldığını ifade etti. ABD’nin neoliberalizmin saç ayaklarından olan Kuzey Amerika Serbest Ticaret Antlaşması (NAFTA) ya da AB gibi yapıları Latin Amerika’da kuramadığını ifade eden Yeğin, bunun nedeninin de oradaki solcu, halktan yana hükümetlerin olduğunun altını çizdi. ABD’nin Bolivya’yı tekrar elinden kaçırdığını söyleyen Yeğin, “Dünya bir garip oldu. Eskiden darbeleri saklarlardı ‘bizimle ilgisi yok’ derlerdi. Şimdi çok açık olarak darbe yapacaklarını söylüyorlar. Fakat Bolivya’da bunu gerçekleştiremediler” diye belirtti. 
 
BOLİVYA UMUT OLABİLİR 
 
ABD’nin politikalarına karşı bir çözüm bulunması gerektiğini söyleyen Yeğin, insanlığın ABD’ye karşı bulamadığı çözümü Kovid-19’un bulduğunu belirtti. Salgınla birlikte ABD borsasının çöktüğünü aktaran Yeğin, şunları söyledi: “Borsaların işlememesi, peş peşe batan büyük işletmeler, kapitalizmin dinamiği olan otomotiv sanayinin, kapitalizmi yeniden yaratan turizmin hepsinin çöküşü söz konusu. İnsanların örgütlenebileceği ve başka türlü yaşam elde edebilecekleri bir yaşam mümkündür. Papa Francis bile neoliberalizm ile dünyanın yürüyemeyeceğini söyledi. Bu açıdan bakıldığında Bolivya seçimleri hem Latin Amerika’ya hem de diğer bölgelere umut olabilir.”
 
‘MÜCADELE KADINLAR ÜZERİNDEN YÜRÜYECEK’
 
Darbe sonrası belediye başkanlığı yaptığı kasabada göstericilerin saldırısına uğrayan Patricia Arce’nin son seçimlerde senatör olarak seçilmesine de değinin Yeğin, dünyada kimlik olarak en fazla ezilen kadınların gösterilerde de ön planda olduğuna dikkat çekti. Bu yüzden Kolombiya’da ki barış anlaşmasında kadın cinayetlerinin durması ve toplumsal eşitliğe yönelik madde olduğunu aktaran Yeğin, “Brezilya’da ve Şili’de bir yandan faşizm ve maço iktidarlar gizlemeden kadına saldırırken, dünyanın her yerinde ezilmişliklerin içinden kalkan kadınları iktidara getirecek potansiyel çıkıyor. Durum sadece Bolivya’daki seçimde Arce’nin seçilmesi ile sınırlı değil başka başka örgütlenmelerde de kadınlar ön planda.  Bundan sonra bir sürü şey kadın hareketinin üzerinden doğru yürüyecek gibi geliyor” diye konuştu. 
 
MA / Tolga Güney