İSTANBUL - Joe Biden’ın, başkanlık seçimlerini kazanıp Beyaz Saray’daki koltuğuna oturmasından en çok otokrat liderlerin zarar göreceğini söyleyen Prof. Henri Barkey, bu isimlerden biri olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı işaret etti.
ABD’de 3 Kasım’da gerçekleşip, tüm dünyanın yakından izlediği Başkanlık seçimlerini henüz resmi olmayan sonuçlara göre, Cumhuriyetçilerin adayı mevcut Başkan Donald Trump ile yarışan Demokratların adayı Joe Biden kazandı. Yenilgiyi kabul etmeyen Trump ise, Demokratların seçimlere hile karıştırdığı ısrarında.
Biden'ın ABD’nin yeni başkanı olması, tüm dünyada yeni gelişmelerin habercisi olarak yorumlanırken, seçimlerin sonuçları kesinleşmeden Trump’ın Savunma Bakanı Mark Esper'i görevden alması tartışmalar yarattı. Esper’in görevden alınması sonrası Pentagon’dan da peş peşe istifa haberleri geldi. Şu ana kadar Savunma Bakanlığı Güvenlik ve İstihbarat Müsteşarı Joseph Kernan ile Savunma Bakanlığı Özel Kalem Müdürü Jen Stewart istifa etti. Pentagon’dan gelen bu istifalara yenilerinin eklenmesi beklenirken, Trump'ın CIA ve FBI direktörlerini de görevden alacağı yönünde iddialar sözkonusu.
ABD’nin Lehigh Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde ders verip, Ortadoğu’yu yakından takip eden isimlerden biri olan Profesör Henri J. Barkey, ABD seçimleri, Trupm’ın hamleleri, Biden’in başkanlık koltuğuna oturmasıyla birlikte yaşanacak olası gelişmelere ilişkin ajansımızın sorularını yanıtladı.
Öncelikle ABD kamuoyu, Biden’in böyle bir farkla seçimleri kazanacağını düşünüyor muydu?
Aslında herkes çok daha büyük bir farkla Biden’in kazanmasını bekliyordu. Buradaki en büyük sürpriz aslında Biden'in kazanması değil, bu kadar az farkla kazanmasıdır. En büyük sürpriz Biden’in kongrede bazı sandalyeleri kaybetmesiydi. Seçimlerden önceki anketlere baktığımız zaman orada Biden'ın Trump’a 10 puanlık fark attığı görülüyordu. Senatonun muhakkak demokratlara geçeceği ve kongrede de daha fazla oy kazanacağı düşünülüyordu. Ama bunların hiçbiri gerçekleşmedi.
Trump, bazı eyaletlerde henüz oylar sayılırken seçimleri kendisinin kazandığını açıkladı. Şimdi de Demokratların seçimlere hile kattığını ifade ediyor. ABD kamuoyu, Trump’ın koltuğunu bırakmaması gibi bir durumla karşı karşıya kalabilir mi?
Bakın, Trump demokrat biri değil. Trump, şuan Amerika demokrasisine en büyük zarar veren insanlardan biri olarak tarihe geçecek. Fakat şu da gerçek ki; Trump seçimleri kaybetti. Bunu herkes biliyor. Artık kendisi de çok iyi biliyor fakat can havliyle; ‘Denize düşen yılana sarılır’ misali bir şeyler yapmaya çalışıyor. Fakat 20 Ocak'ta gayet normal bir şekilde Biden, Cumhurbaşkanı olarak yemin edecek. Yani Trump artık kalamaz. Kendisi de bunu çok iyi biliyor. Kendi partisi bile o noktada ona yardımcı olmayacaktır ve bir an önce çekilmesini isteyecektir. Bir de şu var. Her ne kadar 73 milyon insan kendisine oy vermiş olsa da, Trump’ın demokratik sistemle oynaması topluma o kadar zarar verdi ki Cumhuriyetçiler bile kendi çıkarları için onu azledeceklerdir. Trump’a kapının yolunu göstereceklerdir.
Trump, seçimlerin hemen ardından Savunma Bakanı Esper'i görevden aldı. Akabinde Pentagon’dan birçok üst düzey yetkili istifa etti. Trump’ın Esper’i görevden almasının nedeni neydi ve yaşanan istifaları nasıl okumak gerekir?
Trump, iki ay içinde mümkün olduğu kadar kendisini kurtarmak için bazı dokümanları ortadan kaldıracak kişileri göreve getirmek istiyor.
Trump her ilişkiye, her programa, devletlerin yaptığı her şeye kendi çıkarları açısından bakıyor. Esper'in kovulmasının nedeni sırf ona istediği zaman ulu orta destek olmamasından kaynaklanıyor. Yani Esper, bazı konularda Trump'a karşı çıktı. Trump bunu hazmedemiyor ve bu yüzden Esper’i uzaklaştırdı. Tabi bu son uzaklaştırma olmayacaktır. Bunun dışında FBI'nın başındaki adamı da azledecek, belki CIA’nın başındaki adamı da azledecek. Başka birçok kişiyi kovacak ve yerlerine kendi ilkelerine çok fazla bağlı olan insanları getirecek. Trump, 2 ay içinde mümkün olduğu kadar kendisini müdafaa edecek, kendisini kurtaracak, kendisi için bazı dokümanları ortadan kaldıracak insanları oraya koymak istiyor. ABD tamamıyla anti-demokratik bir dönemden geçiyor. ABD demokrasisi tehlikeli değil, buna dayanacak. Ama bunlar karşısında çok zedelenecek.
Biden’in koltuğuna oturmasıyla Trump döneminde zedelenen ABD-AB ilişkilerinde nasıl bir değişiklik yaşanır?
Bence Avrupa'daki bazı liderler hariç, yani Macaristan, Polonya gibi ülkeler dışında herkes muazzam bir rahatlamadan geçer. 4 sene Trump'a dayandılar ama 8 sene dayanamayacaklarını çok iyi biliyorlardı. Dayanmaktan kastım ABD-AB ilişkilerinin Trump’ın politikalarına dayanmayacağıdır. Dolayısıyla yavaş yavaş bu ilişkiler düzelecek. Yani Biden hükümeti, Trump’ın yaptığı bazı işleri geri çevirecek. Mesela Paris Anlaşması geri dönecek. Bir kere Avrupa’ya karşı hasmane bir tavır takınmayacak.
Trump’ın en büyük özelliği, Amerika'nın şimdiye kadar düşman ya da rakip olarak gördüğü ülkelerle çok iyi geçinip, kendisine yakın olan ülkelerle mesela Almanya, Fransa gibi ülkelerle çalışmasıydı. Bu tamamıyla değişecek, Avrupa bu konuda Biden’a yardım edecek ve işini kolaylaştırmaya çalışacaklardır. Tabi bazı konularda bir takım fikir ayrılıkları var Biden ve Avrupa arasında ama bunların da diplomatik bir şekilde çözüleceğini düşünüyorum.
Ya ABD-Türkiye ilişkileri?
Erdoğan yaptığı yargı reformu açıklamaları ile kendini ABD seçimlerinin sonucuna göre ayarlıyor.
Şu anda ABD ve Türkiye arasında çok önemli bazı fikir ayrılıkları var. S-400'ler bunların en önemlisi. S-400 meselesi bence çok ciddi bir problem. Yani Türkiye S-400'leri kendi sahasında tuttuğu sürece bence çözüm bulunamayacak. S-400'ler konusunda çözüm bulmak cidden çok çok zor. Türkiye’nin bunları kendi sahasından çıkarması dışında bir çözüm yolu yok gibi. Bunun dışında Doğu Akdeniz, Kuzey Suriye, Halk Bankası ve insan hakları sorunları var. Bütün bu konularda ciddi fikir ayrılıkları var. Tabi Biden hükümetinin ilk işlemi Türkiye olmayacaktır. Zaten Dışişleri Bakanı da açıkladı. Bir müddet bir şey olmayacaktır ama gelecek senenin ortasına doğru Türkiye ile ABD arasında bazı müzakerelerin yapılması bekleniyor. ABD, Türkiye'den bazı konularda adım atmasını isteyecek. Türkiye’de ne yapması konusunda karar vermesi gerekecek. Şu anda Türkiye iktisadi açıdan çok zor bir durumdan geçiyor. Bunu görüyoruz. İktisadi problemlerinin çözüm yolu aslında ABD ve AB ile iyi anlaşmasından geçer. Çünkü Türkiye bu ülkelerden yatırım istiyor. Bu şartlar altında yatırım gelmeyecektir. Her ne kadar Erdoğan, Maliye Bakanı Berat Albayrak’ı azletmiş olmasına rağmen, yeni gelen takımın yeni ve ciddi politikalar üretmesi gerekecektir. Bu da zaman alacaktır.
Bunun dışında Türkiye’nin karşılaştığı ciddi problemler var. Dolayısıyla böyle bir atmosferde Türkiye'nin kalkıp, ABD ile kavga etmesi bence çok abes olur ve Türkiye için hiç iyi olmaz. Bence Erdoğan hükümeti bunu da idrak etmiştir ki yavaş yavaş geri adımlar atıldığını görüyoruz. Mesela Adalet Bakanı aniden AİHM'i keşfetmiş oldu. Yine mahkemelerin bağımsızlığından söz etti. Hepimiz biliyoruz ki bu mahkemeler Erdoğan’ın emriyle işleyen mahkemelerdir. Türkiye'de yargı bağımsızlığı diye bir şey kalmadı artık. Fakat aniden bunu bulup yavaş yavaş bazı konularda geri adım atmaya çalışacaklardır. Biraz vakitleri var aslında. Bunu hemen yapmaları şart değil, çünkü Biden gelene kadar iki ay geçecek. Onun ardından da birkaç ay daha Biden hükümeti biraz daha iç problemler ve en önemlisi Kovid-19 salgını ile uğraşacaktır. Bir de Trump'ın yarattığı o büyük zararı yavaş yavaş değiştirmesi yönünde çabalaması gerekiyor. Çünkü ABD şuan polarize olmuş bir ülke. Bu şimdiye kadar görülmemiş bir polarizasyon. Dolayısıyla Biden'ın yapması gereken ilk şey, iç politikaya hakim olmasıdır. Dış politikaya geçmek biraz zaman alacak.
Biden’in seçimleri kazanmasının ardından Washington'un yaptırımlarıyla zor zamanlar geçiren İran hemen açıklama yaparak Biden'a nükleer anlaşmaya dönmesi çağrısında bulundu. Biden’in başa geçmesiyle İran başta olmak üzere Ortadoğu’yu neler bekliyor?
Biden daha önce İran’la yapılan nükleer anlaşmasına geri dönmek istediğini söyledi. Fakat aradan 4 yıl geçti. İran yeni uranyum rezervlerine sahip oldu. Dolayısıyla şuan ki koşullar 2016'daki koşullarla bir değil. Onun için Biden hükümetinin yeni bir yol izlemesi gerekecek ve öncelikle Avrupa ülkeleri olmak üzere birçok ülkeyi ikna etmesi gerekecek. Böylece yeni bir diyalog sürecine girecektir İran'la. Onun için orada da hemen bir sonuç beklemek bence doğru olmaz. Fakat genel olarak seçim kampanyasına baktığımızda Ortadoğu'ya ilişkin çok bir şey söylemedi, İran hariç. Şimdiye kadar yapılan anlaşmalar mesela İsrail ve körfez ile yapılan anlaşmaları destekleyecektir. Her ne kadar o anlaşmalar İran’a karşı yapılan anlaşmalar olsa da yine de denge açısından karşı çıkacağı bir şey olmaz.
Fakat Ortadoğu'nun en ciddi sorunları gerek İsrail-Filistin problemi olsun, Irak’ın geleceği olsun zaman alacaktır. Ortadoğu’da en önemli olan şey, DAİŞ ile olan savaş.
DAİŞ ile olan savaşta Kürtler büyük bir mücadele verdi ve tam bitiremese de geriletebildi. Fakat Trump izlediği politikaların DAİŞ’in yeniden güç kazanmasını sağladığına ilişkin tartışmalar yürütüldü. Biden’in Kürtlere yönelik tutumu ne olur?
Biden, Barack Obama’nın Kuzey Suriye, Kuzey Irak politikalarına geri dönecek.
Bence bir açıdan Kürtlerin içi rahatlayacak. Artık Amerikan askerlerinin oradan çekilmesi gibi bir durum olmayacak. Hatta Biden’ oraya daha fazla asker yığacağını tahmin ediyorum. Fakat ilk aşamada orada Türkiye ile kapışmamaya çalışacaktır. Biden’ın Türkiye’den Kuzey Suriye’den çekilmesini isteyip, istemeyeceğine emin değilim. Çünkü Türkiye'nin Suriye'de 2 pozisyonu var. Biri Kürtlere karşı; ikincisi Suriye rejimine karşı. Şimdi nasıl bir politika izleyeceği tam belli değil. Bu konuda seçim kampanyasında da buna ilişkin hiçbir bilgi vermedi. Fakat biliyoruz ki DAİŞ’e karşı olan savaş çok önemli bir politika Biden için. Çünkü her ne kadar Trump, ‘DAİŞ’i mahvettik’ gibi saçma sapan şeyler söylemiş olsa da DAİŞ belası sadece Kuzey Suriye’de devam etmiyor. Mozambik’te DAİŞ’in ciddi bir şekilde kurumsallaştığı görülüyor. DAİŞ artık sadece Ortadoğu’da değil, global bir problem haline dönüştü. Fakat mücadele edecekseniz Ortadoğu'dan başlamaları gerekecek. Biden’ın bunun için eski politikalara geri döneceğini tahmin ediyorum. Şunu da unutmamak lazım; Barack Obama’nın Kuzey Suriye, Kuzey Irak politikası aynı zamanda Biden’in politikasıydı. Birlikte bu politikayı ürettiler.
Son olarak, Biden’ın başa geçmesiyle dünya genelinde en çok zarar görecek olan ülke başkanı ya da başkanları kim olur?
Şu anda otokrat dediğimiz kişiler en çok zarar görecek başkanlar olur. Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Brezilya’daki Jair Bolsonaro ve Türkiye’de Erdoğan zarar görecektir.
Fakat en ilginç olacak şey ise, Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile olan ilişki olacaktır. Çünkü ABD Başkan Yardımcısı yarı siyahi, yarı Hintli. Bence bunun sembolik olarak da bir önemi olacak. Çünkü Beyaz Saray’dan çıkacak olan Hindistan üzerindeki görüşler Hindistan’da daha çok kabul görecek. Dolayısıyla Biden’ın, Modi’ye karşı tutumu ve pozisyonu çok önemli olacaktır. O açıdan Modi de en çok zarar görecek liderler arasında. Ama genel olarak şöyle bakmak lazım; demokrat olmayan liderler, popülist liderler en çok zarar görecek kişilerdir. Onlar da çok iyi biliniyorlar. Tabi Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin Devlet Başkanı Şi Cnping’ı başka bir yere koymak lazım. Birincisi bunlar demokrat değiller. Putin hem demokrat değil, hem de popülist ama yine de çok büyük devletlerin başındaki insanlar. Onlarla yapılacak olan müzakereler çok farklı olacaktır.
MA / Ferhat Çelik