International Fellowship of Recoviliation (IFOR - Uluslararası Uzlaşma Birliği) tarafından Birleşmiş Milletler’in (BM) İsviçre’nin Cenevre kentindeki binasında “Türkiye’de İnsan Hakları” konulu bir panel düzenlendi. Panele konuşmacı olarak davet edilen isimlerden biri, HDP’nin milletvekilliği düşürülen isimlerinden Faysal Sarıyıldız’dı. 

 

Sarıyıldız, konuşmasında dün gerçekleşen BM İnsan Hakları Konseyi 37. İnsan Hakları Oturumları’nda tartışılan, BM İşkenceye Raportörü Nils Melzer’ün hazırladığı Türkiye ile ilgili işkence raporuna atıfta bulundu. 

 

CİZRE’Yİ HATIRLATTI

 

Cizre’de, raporda tarif edildiği gibi bir “kıyamet” yaşandığını söyleyen Sarıyıldız, bununla anlatılmak istenenin ise, “bir savaş suçu ve insanlığa karşı suç” olduğunu ifade etti.

 

Konuşma esnasında Cizre’de çekilen fotoğraflar üzerinden, yaşanan yıkımı anlatan Sarıyıldız, “Basına da yansıyan bir konsept ile uygulandı Çöktürme Planı. Cizre’de yaşanan budur. Çatışmasızlık süreci vardı ama AKP, Haziran seçimlerde kaybedince bu planı uygulamaya koydu” dedi. Cizre’de yaralı insanları taşımasına izin verilmeyen ambulanslarla, askeri panzerlere benzin taşındığını belirten Sarıyıldız, yine ilçedeki hastanelerin de askeri karargâh olarak kullanıldığını paylaştı.

 

143 insanın üç ayrı binanın bodrum katında yakılarak öldürüldüğünü dile getiren Sarıyıldız, böylece insanlara gözdağı verildiğini söyledi. Yaşanan darbe girişimi sonrası ise, 150 bini aşkın insanın gözaltına alındığını, tutuklandığını ve işten atıldığına dikkat çeken Sarıyıldız, “Erdoğan’ın darbe girişimini kendi çıkarına kullandığını” söyledi.  

 

BM’YE ELEŞTİRİ

 

Sarıyıldız, bugün Efrin’e yönelik süren saldırıların Cizre ve sonrası politikalardan bağımsız ele alınamayacağını da vurguladı. Sarıyıldız, “Türkiye BM’nin Suriye’deki ateşkes kararına uymuyor. BM de, karara uymadığı için Türkiye’ye bir yaptırıma gitmiyor. Onlar da sorumluluklarını yerine getirmiyor” diye konuştu. 

 

Sarıyıldız’ın ardından Vicdani Retçi Halil Savda konuşma yaptı. 

 

Konuşmasına, Akit Tv sunucusunun “Sivil öldürecek olsak Cihangir, Nişantaşı, Etiler’den başlarız” sözlerine değinerek başlayan Halil Savda, “Bu zihniyet AKP’yi temsil ediyor. Neden Nişantaşı ve İstanbul? Çünkü burada seküler insanlar yaşıyor. Kendisinden farklı yaşayanlara reva gördüğü bu” ifadelerini kullandı. 

 

SAVDA: ADALET OLYMPUS’TA DEĞİL, CİZRE VE DİYARBAKIR SOKAKLARINDA ARANMALI

 

HDP ve sivil toplum kuruluşlarına yönelik baskılara da değinen Savda, Türkiye’de yargı sisteminin tamamen çöktüğünü söyledi. Adalet Bakanlığı’nın yargı mensuplarına gönderdiği kitapçıkta “Terörle Mücadele’den yargılanan kişilerin tahliyesinden önce HSK’nin aranarak izin alınması gerektiği” yönünde bir ibarenin olduğuna dikkat çeken Savda, “bu tablonun yargının içinde bulunduğu hazin durumu gözler önüne serdiğini” belirtti. 

 

“Adaletin Olympus’ta değil, Cizre ve Diyarbakır sokaklarında aranması” gerektiğini söyleyen Savda, yine vicdani retçilere yönelik saldırı ve baskıların da giderek arttığını, bu noktada mevcut yasaların dahi uygulanmadığını ifade etti.

 

‘TÜRKİYE’YE GERİ DÖNECEĞİM, YARGILANMAK İSTEMİYORUM’ DEDİ

 

Vicdani retçi birçok kişinin avukatlığını yapmış Hülya Üçpınar’ın ise, panelde yaptığı sunumunda, birkaç gün sonra tekrar Türkiye’ye geri döneceğini ve herhangi bir yargılama ile karşılaşmak istemediği için sadece teknik konulara değineceğini söylemesi dikkat çekti.

 

“Çünkü herhangi bir yargılamaya tabi olmak istemem” diyen Üçpınar, sunumunda vicdani ret hakkını kullanan insanların karşılaştıkları hukuksal kavuşturmalar ve baskıların üzerinde durdu. Üçpınar, bu konuda AİHM’de alınan bazı kararları atıfta bulunarak, bu kararlara rağmen Türkiye’nin uygulamalarında ısrar ettiğini söyledi.