BEYRUT – Akademisyen Nazan Üstündağ, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Ortadoğu’daki krize ilişkin derin çözümleme ve değerlendirmeler yaptığını belirterek, “Öcalan’ın Demokratik Ulus teorilerini hayata geçirmek, krizin çözümünün ve halkların kurtuluşunun tek yoludur” dedi.
Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta yapılan “Ortadoğu’da Uygarlık Krizi ve Demokratik Uygarlığa Doğru” kongresinin ilk oturumunda “Ortadoğu’da uygarlık krizi tarihini okuma” konulu seminer düzenlendi. Seminere Kuzey Suriye Federasyonu Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Foza Yûsif ve akademisyen Nazan Üstündağ, Ortadoğu’da uygarlık krizi ve çözümü üzerine konuşma yaptı.
Süryani Birlik Partisi Başkanı İbrahim Murad tarafından yapılan açılış konuşmasının ardından Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn tarafından gönderilen kutlama mesajı okundu. Avn, kongreyi düzenleyenlere ve kongre katılımcılarına çalışmalarında başarı dileklerinde bulundu.
‘BİZ TARİHİN BAŞLANGICINDA GİZLİYİZ’
Seminerde ilk olarak söz alan Foza Yûsif, Öcalan’ın “Tarih günümüzde, biz tarihin başlangıcında gizliyiz” sözlerine atıfta bulunarak, “Bu söz günümüzün gerçeğini ortaya koyuyor. Tarihin günümüzde, günümüzün de tarihin içinde olduğunu görüyoruz” dedi. Bölgede yaşanan savaşın gerçeğini görmek için tarihi okumak gerektiğini dile getiren Foza Yûsif, bu tarihin dürüst ve eleştirel bir gözlemle araştırılması gerektiğini belirterek şöyle devam etti: “Bölgede yaşanan krizin sebebi olarak, tarihi yanlış okumayı göstersek yanılmayız. Altın Hilal’de M.Ö. 6000-4000 döneminde uygarlığa geçiş için gerekli olan belli başlı tüm maddi ve manevi kültür unsur-larının oluşmuş bulunduğu önemli tarihçilerin ortak bir kanısıdır. Din, sanat, bilim ve benzeri yaşamın bütün önemli faktörlerinde kadının önemli bir rolü vardır ve Altın Hilal’de gerçekleşmiştir. Tarih ispatlamıştır ki on binlerce yıl önce mahkemelerden doğal toplumda hukuk yerine ahlak, korkusuzca tanrıça sevgisi, şiirsel yalansız bir dil ve bireyselliğin yerine toplumsallık vardı. Bu dönemde ayrıca günümüze kadar devam eden ziraat, dil ve bilim devrimleri yaşanmıştır.”
Uygarlık tarihinin ilk ihlalinin kadının köleleştirilmesi olduğunu vurgulayan Yûsif, “Tanrı-kral zihniyeti, köle savaşları ve köleleştirilmiş toplum kadının köleleştirilmesiyle başladı. Diğer bir deyişle toplum köle ve efendi ilişkisi ve savaşların etkisi altına alınmıştır. Tarih böylece insanlığın bitimi anlamına gelmiştir. Bununla birlikte devlet, toplumun yönetim ihtiyacı maskesi altında meşrulaştırılmıştır” diye belirtti.
Yûsif, egemen toplumun erkek hakimiyetindeki toplum olduğunu belirterek, “Doğal toplumda kadın rengiyle yönetim doğum, güvenlik ve paylaşımın esas alındığı bir dönemdir. Uygarlık toplumunda egemen sistemin nihai amacı iç ve dış savaşlar ve yalan üzerine kurulu düzendir” dedi.
‘ORTADOĞU ÇOK ACI ÇEKTİ’
Ortadoğu toplumlarının tarih boyunca en çok kriz ve soruna maruz kalan toplum olduğunu hatırlatan Yûsif, devamla “Ortadoğu kültürü, 1000-1500 yılları arasında orjinalitesini kaybetmiş ve bugüne kadar bu kriz hali devam etmektedir” diye konuştu.
Yûsif, devamla sözlerini şöyle sürdürdü: “Tarihin uygarlık, devlet, iktidar, çıkar savaşları üzerine kurulu olmadığını görüyoruz. Tersine onbinlerce yıl öncesindeki neolitik toplumda kadın yöneticiydi. Bununla birlikte tarih Sümerlerden başlamamıştır. Sümerler tüm öğelerini neolitik toplumdan almış, batı da doğudan almıştır. Bununla birlikte kadının ve halkların tarihi de yazılmamıştır.” Yûsif, “Tarih boyunca kaybettiklerimizi geri kazanmamız için tarih ve gelecek bizden zihniyet, ahlak ve bilim devrimi istemektedir” sözleriyle konuşmasını sonlandırdı.
‘ÖCALAN HALKLARIN KURTULUŞUDUR’
Birinci oturumun ikinci bölümünde konuşan akademisyen Nazan Üstündağ ise, krizin çıkış nedenlerini araştırma ve egemen sistemlerin iktidarını Ortadoğu’da genişletmek istediğini, toplumları eritmek ve soykırıma tabi tutmak istediğini, bunun örneğinin ise Türkiye’de Kürtlere karşı uygulanan politikalar olduğunu dile getirdi. Üstündağ, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Ortadoğu’daki krize ilişkin derin çözümleme ve değerlendirmeler yaptığını ifade ederek, “Öcalan’ın Demokratik Ulus teorilerini hayata geçirmek, krizin çözümünün ve halkların kurtuluşunun tek yoludur” dedi.
‘SAVAŞ ÖLÜM, YIKIM VE GÖÇTÜR’
Kongrenin “Ortadoğu’da direniş tarihi ve çözüm arayışçılığı” konu ikinci oturumunda Bağdat Üniversite Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Cewad Kazim El-Beydanî, “Merkezî Uygarlık Sisteminde Dinsel Direniş Ve Sınıf Savaşları”na değindi. El-Beydanî, seminer öncesi yaptığı konuşmada Ortadoğu krizini tartışma ve çözüm arayışçılığında olma çabalarının önemli olduğunu vurguladı.
El-Beydanî, “Yer ve zamana bağlı teoriler. Irak’ın yaşamsal, toplumsal ve coğrafi koşulları diğer yerlere göre farklıdır. Çok renkli mozaiği içinde barındıran toplumun savaş içindedir ve Ortadoğu halklarının yaşamına etki etmektedir. Bu savaş kendisiyle birlikte ölüm, yıkım, göç ve olumsuz şeylerden başka bir şey getirmemiştir. Günümüzde yaşananlar bunu göstermektedir.”
Ezidîlîk inancının dağlara çıkarak direniş içinde olduğunu sözlerine ekleyen El-Beydanî, bu inancın kendisini savaşlardan ve krizlerden korumak için direnişini devam ettirdiğini belirtti. El-Beydanî devamla, Irak halkının direnişinin egemen güçlere karşı olduğunu da sözlerine ekledi.
LÜBNAN’IN RÖLÜ
Dayîm Federal Kongresi Genel Sekreteri Alfred Riachi ise, “Lübnan’ın bölgedeki rolü ve mevcut tarihsel kriz” konulu sunum yaptı. Riachi, Lübnan’da yaşanan olayların kısa tarihine değinerek, ülkede yıllarca yaşanan iç savaşlar ve İsrail’in güney hattına yönelik 24 Mayıs 2000 tarihli saldırılarını hatırlattı. Riachi devamla, 1985 yılında Lübnan’da iç savaş yaşandığını. Filistinli silahlı gruplar ile Hristiyanlar arasında yaşanan bu savaşın etkilerinin halen devam ettiğini hatırlattı. Federal sistemin iç savaşa, etnik ve mezhepsel savaşlara çözüm olacağını, herkesi ortak yaşam kültürüyle kucaklayacağını söyledi.
Seminerin ardından katılımcılar konu hakkında değerlendirmelerde bulundu.