HABER MERKEZİ – Leyla Güven ve cezaevlerinde devam eden açlık grevlerine ilişkin açıklamalarda bulunan dünyaca ünlü aydın ve yazar, Türkiye’ye çağrı yaparak Öcalan’ın üzerindeki tecridin kaldırılmasını istedi. Güven’e destek ifade eden düşünür Slavoj Zizek, “Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kalkması Türkiye’ye demokrasi getirecektir” dedi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven öncülüğünde başlayan ve tüm cezaevlerine yayılan açlık grevi eylemine ilişkin dünyaca tanınmış aydın ve yazar, Türkiye’ye tecridin kaldırılması için çağrı yaptı.
‘KÜRTLERLE DİLALOG KURMAKTAN BAŞKA ALTERNATİF YOK’
Yeni Özgür Politika’dan Derviş Çimen’e konuşan Marksist düşünür Slavoj Zizek, “Rejim yalnızca gaddar ve baskıcı olarak betimlenebilir. Türkiye’de barış, eşitlik ve özgürlük isteyenler için Kürtlerle diyalog kurmaktan başka bir alternatifi yok” diye belirtti. Türkiye’de demokrasinin varlığından söz etmenin mümkün olmadığına vurgu yapan Slavoj Zizek, şöyle devam etti: “Böyle bir diyaloğa engel olmanın yıkımdan ve daha çok acıdan başka bir getirisi olmaz. Bundan dolayı açlık grevindeki Leyla Güven’in ve dünya çapındaki binlerce insanın Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kalkması ve özgürlüğüne kavuşması taleplerini destekliyorum. Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kalkması ve yeni bir barış diyalogunun başlaması Türkiye’ye bir bütün olarak demokrasi getirecektir.”
‘DÜNYA SİLAH SATMAKTAN BAŞKA BİR ŞEY YAPMIYOR’
Uluslararası alanda tanınmış dilbilimci, pedagog ve araştırmacı-yazar Dr. Tove Skutnabb Kangas da, Öcalan’ın siyasal sorunlar karşısında çözüm öneren misyonunun olduğuna vurgu yaparak, “Şimdiye kadar Abdullah Öcalan’ın İngilizceye çevrilmiş 3 kitabını okudum. En önemli figür, çözümleriyle, Türkiye’nin Nelson Mandelası. Abdullah Öcalan halen mutlak tecrit altında tutuluyor. Türkiye hapishanelerindeki geniş çaplı açlık grevi eylemiyle Türkiye’nin bu tecridi kaldırması talep ediliyor. Bütün kalbim bu cesur insanların yanında. Dünyanın geri kalanı ne yapıyor? Hiçbir şey! Türkiye ordusuna silah satmaktan başka hiçbir şey. Türkiye’ye sesleniyorum, mantıklı olun ve çözüm önerileri olan kişiyi serbest bırakın” diye konuştu.
‘MÜZAKERE OLMAK ZORUNDA’
Alman film yapımcısı ve prodüktör Prof. Peter Ott da, sorunların müzakereyle çözülebileceğine dikkat çekerek, şöyle dedi: “İngilizce ‘yoldaş’, Almanca’da ‘Genosse’ anlamına gelirken, Kürtçe ‘heval’ anlamına gelir. Bu kelimenin anlamı da çok sadedir: Arkadaş. Bu dünyanın kurtuluşu da ancak arkadaşlık temelinde yeniden kurulmasıyla mümkün olacak. Konuşmak zorundayız. Müzakere etmek zorundayız. Öcalan ve tüm siyasi tutuklular mutlak tecridi derhal sonlandırılmalıdır.”
‘ÖCALAN ULUSLARARASI SEMBOLDÜR’
2012-2015 arası Katalonya Bölgesel Parlamentosu üyesi ve Halk Birliği Adaylığı Partisi (CUP) Ulusal Sekreterliği yapmış aktivist Joaquim Arrufat i Ibanez da, Katalanlar olarak Kürtlerin verdiği hak mücadelesini anladıklarını dile getirerek, şunları ifade etti: “Her gün yasaların nasıl insan haklarına aykırı bir şekilde kullanıldığına ve adaletsizliğin yeni iktidar gücü olduğuna tanık oluyoruz. Öcalan’ın tutsaklığı ve tecridi nasıl ki Kürtlerin maruz bırakıldığı tecrit ve tutsaklığın uluslararası bir sembolü haline gelmişse, iç savaş sonrası 40 yıllık faşist iktidarın kurduğu zayıf demokratik yapının 1 Ekim 2017 tarihinde seçim sandıklarımızı vahşice paralaması, intiharının sembolü olmuştur.”
‘KARARLILIKLARINI DESTEKLİYORUM’
Danimarka Aalborg Üniversitesi’nde akademisyen olan ve aşırı sağ, sağ popülizm ve İslam bağlantıları üzerine çalışmalarıyla bilinen Dr. Susi Meret ise, Öcalan’ın serbest bırakılması çağrısını yaparak, “Açlık grevindekileri ve onların Türkiye’deki ve komşu ülkelerindeki krize uzun ömürlü ve barışçıl çözüm getirme kararlılıklarını destekliyorum” diye belirtti.