CENEVRE- BM İnsan Hakları Konseyi İnsan Hakları Oturumlarında söz alan sivil toplum örgütleri, Türkiye'nin azınlıklara yönelik ayrımcı ve nefret dili kullandığı belirtildi.
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi’nin 41'inci İnsan Hakları Oturumları İsviçre’nin Cenevre kentinde devam ediyor. 12 Temmuz tarihine kadar devam edecek olan oturumlarda bugün Sivil toplum örgütleri de söz aldı. Irkçılığa Karşı ve Halklar Arası Birliktelik Hareketi (MIRAP) Türkiye’de yaşanan hak ihlallerine değindi. Türkiye’de dini ve etnik azınlıklara karşı ayrımcılığa dikkat çeken MIRAP sözcüsü, “Anayasaya aykırı olmasına karşı Türkiye’de Kürtler, Aleviler ve Ermenilere karşı ayrımcı ve nefret dili kullanılmakta. Özellikle bu nefret ve ayrımcı dilin Türkiye’deki resmi kurumlar tarafından da çokça kullanılıyor. Resmî kurumların yanı sıra hükümete yakın kurum ve kuruluşlar da herhangi bir kaygı ve korku olmadan bu dili kullanabiliyor” dedi.
KÜRTÇE ÜZERİNDEKİ BASKILAR
Türkiye Anayasası'nın Türkçe dışında başka bir dilde eğitime izin vermediğini hatırlatan MIRAP sözcüsü, Kürtçe üzerindeki baskılara dikkat çekerek, Kürtçe derslerin verildiği bir çok özel okulun da kapatıldığına dikkat çekti. MIRAP sözcüsü Türk ve Müslüman kimliğinin diğer bütün etnik ve dini kimliklerin üzerinde görüldüğünü sözlerine ekledi.
HUKUKÇULAR BASKI ALTINDA
Konuşmasında Türkiye’de hukukçular, akademisyenler ve gazetecilere yönelik baskılara da dikkat çeken MIRAP sözcüsü, “ Avukatların kendi müvekkilleri savunması engelleniyor. Avukatların savunurken kullandıkları argümanlar veya müvekkillerini savunmaları daha sonra karşılarına soruşturma ve dava olarak çıkabiliyor” dedi. Şu ana kadar Türkiye’de kendi mesleğini icra ettikleri için avukatlar hakkında terörle mücadele yasası kapsamında bin 546 davanın açıldığını ve bunların 274 tanesinin de cezai işlemle karara bağlandığına dikkat çeken MIRAP sözcüsü, avukatların cezaevlerinde bulunun müvekkilleri ile görüşmesine izin verilmediğini ifade etti.
Daha sonra söz hakkı alan çok sayıda Sivil Toplum Örgütü de bir çok ülkede giderek artan oranda yaşanan hak ihlallerine dikkat çekerek BM’nin ve üye devletlerin bu konuda sorumlu davranması çağrısında bulundu.
MA / Rüştü Demirkaya