STRASBOURG - Avrupa Parlamentosu, Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırısını kınayan bir karar aldı. Parlamento ayrıca, AB’den Türkiye’ye “hedefli yaptırım” uygulanması istendi.
Avrupa Parlamentosu'ndaki Hıristiyan Demokratlar, Sosyal Demokratlar, Liberaller, Yeşiller ve Komünistler tarafından ortaklaşa hazırlanan Türkiye'ye yönelik karar tasarısı geniş oy çokluğuyla kabul edildi. Aşırı sağcı ve popülistler karara destek vermedi. Metni daha da sertleştirmek isteyen komünistlerin sunduğu değişiklik önergeleri ise reddedildi.
Strasbourg’daki genel kurul toplantılarında alınan kararda, "Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusuna tek taraflı askeri müdahalesi şiddetle kınandı", müdahalenin, "uluslararası hukuku ihlal ettiği, bölgede istikrar ve güveni zedelediği, sivillerin yerlerinden olmasına yol açtığı ve IŞİD’in yeniden doğuşuna katkı sağlayabileceği" görüşlerine yer verildi. Ankara’ya "askeri harekata derhal ve tamamen son verme" çağrısında bulunulurken, "Suriye Demokratik Güçleri'nin IŞİD’le mücadeleye katkısına" vurguda bulunuldu.
AP kararında, operasyon nedeniyle AB devletlerinden Türkiye’ye yönelik "hedefli yaptırım" kararı almaları istendi. Yaptırımların "sivil toplum, ülkedeki ekonomik krizden olumsuz etkilenmiş kesimler, Suriyeli sığınmacılar veya öğrencilerin Erasmus+ gibi Avrupa değişim programlarına katılımını hedef almaması gerektiği" not edildi.
Deutsche Welle Türkçe’nin geçtiği haberde, kararda AB’den, "Suriye’nin kuzeydoğusundaki tırmanışı önlemek amacıyla caydırıcı faktör olarak Türk tarım ürünlerine yönelik tercihli rejimin askıya alınması ve son çare olarak da Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki Gümrük Birliği’nin askıya alınması seçeneğinin değerlendirilmesi" istendi.
HÜKÜMET YETKİLİLERE YAPTIRIM
AP ayrıca, Suriye’ye "askeri müdahale sırasında insan hakkı ihlallerinden sorumlu Türk resmi yetkililer ve temel haklar üzerinde Türkiye içindeki baskıdan sorumlu resmi yetkililere yönelik hedefli yaptırım ve vize yasağı uygulanması" için de AB liderlerine çağrıda bulundu.
SİLAH AMBARGOSU ÇAĞRISI
AB ülkelerinin Türkiye’ye karşı AB düzeyinde genel bir silah ambargosu konusunda anlaşamamış olmasını "üzücü" olarak değerlendiren AP, Türkiye’ye silah ihracatını askıya alan AB devletlerinden bu kararı "şu ana kadar verilmiş ihracat lisanslarını ve henüz teslim edilmemiş silahları da kapsayacak şekilde uygulamalarını" istedi.
AB Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi'ne de "Türkiye’nin operasyonu devam ettiği sürece AB çapında kapsamlı silah ambargosu için girişim başlatması" çağrısında bulunuldu.
Kararda, Türkiye’ye katılım sürecinde verilen fonların kesilmesinde AP’nin öncü rol oynadığı anımsatılıp, "Türk resmi makamları tarafından atılan son adımlar Avrupa değerleriyle bağdaşmıyor" ifadelerine yer verildi. Avrupa Komisyonu'nun, AB fonlarının "askeri operasyonun finansmanı veya sözde güvenli bölgeye Suriyeli sığınmacıların zorla geri gönderilmesini kolaylaştırmak için kullanılmadığını denetlemesi" talep edildi.
KİMYASAL SİLAH KULLANDI
Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün (OPCW) operasyonlarda "kimyasal silah kullanıldığı" iddialarıyla ilgili araştırmalarına destek veren AP, AB istihbarat ve güvenlik birimlerinin de Suriye’den Avrupa’ya dönebilecek "yabancı savaşçılar" konusunda "daha uyanık olmalarını" istedi.
AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın "sığınmacıları AB’ye karşı şantaj aracı olarak kullanmasının kabul edilemeyeceği"ni de not eden AP, "Suriye’de savaş bölgelerinden kaçan sığınmacıların komşu ülkelerin ötesinde korunma altına alınabilmeleri için AB devletlerini sorumluluk paylaşımı konusunda daha fazla yükümlülük üstlenmeye" davet etti.
Kararın sonuna, "AP Türkiye’nin meşru güvenlik kaygılarının olduğunu kabul eder, bu kaygıların askeri değil, insani hukuk da dahil uluslararası hukuka uygun biçimde siyasi ve diplomatik yollardan çözümü konusunda ısrar eder" cümlesi de eklendi.
KARAR NE ANLAMA GELİYOR?
Kararın AB açısından doğrudan hukuksal yaptırımı bulunmuyor. Ancak Türkiye’nin askeri operasyonuna AB penceresinden bakışı yansıtması bakımından siyasi önemi var. Öte yandan, AP ilk defa bir aday ülkeye karşı siyasi ve ekonomik yaptırım çağrısında bulunuyor. Ve yine bu kapsamda, uygulanma olasılığı az da olsa, 1 Ocak 1996'dan bu yana Türkiye ile AB arasında yürürlükte olan gümrük birliğinin askıya alınması seçeneği ilk defa açık biçimde gündeme taşınıyor.