CENEVRE - Türkiye’deki insan hakları durumunun ele alındığı UPR Cenevre’de başladı. Türkiye’nin sert dille eleştirildiği oturumlarda söz alan 133 ülkenin büyük bir bölümü Türkiye’yi düşünce ve ifade özgürlüğüne saygı duymaya çağırdı.
Türkiye’deki insan hakları durumunun ele alındığı Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi, Evrensel Periyodik İnceleme Çalışma Grubu (UPR) Cenevre’de bulunan BM binasında başladı. Türkiye ile ilgili daha önce BM’nin çeşitli organları tarafından hazırlanmış raporlar ve yine daha önceki Periyodik İnceleme çalışma sürecinde yapılan öneriler ışığında hazırlanmış rapor okundu.
SİVİL ÖLÜMLER
Raporda Türkiye’de 2015 ve 2016 tarihleri arasında ülkenin Güneydoğu’sunda bulunan Cizre’de 189 kadın, çocuk ve erkeğin bombalardan korunmak için sığındıkları bodrumların katlarında haftalarca susuz, yiyeceksiz ve ilaçsız bir şekilde kaldığını ve yanarak öldüğünü hatırlatarak, konuyla ilgili şu ana kadar hiçbir sorumlunun yargılanmadığını söyledi. Sivillerin “PKK üyesi” diyerek öldürüldüğü ifade edilen raporda, 2016 yılında ülke sınırlarının dışına çıkmakta olan 18 sivil insanın askerlerce öldürüldüğünü söyledi.
Türkiye’nin İnsan Hakları Komiseri ve heyetinin bölgeye gidip yerinde inceleme yapmasına izin vermediğini için Komiserliğin uzaktan bölgedeki durumu takip ettiğini ve konuyla ilgili raporlar hazırladığını hatırlatılan raporda insan hakları konusunda Türkiye’ye sert eleştiriler yapıldı.
Türkiye’de özellikle 2016 yılından itibaren işkence olaylarında artışların yaşandığına dikkat çekilen raporda, yargı mensupları, akademisyenler, gazeteciler ve siyasi muhalefete yönelik baskıların arttığı ifade edildi.
'BASIN VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ YOK'
177 tane medya kuruluşunun kapandığını ve medya kuruluşlarının çeşitli birimlerinde çalışan 10 bine yakın insanın işten atıldığı belirtilen raporda, mesleklerini icra eden gazetecilerin “terörle mücadele yasaları” kapsamında yargılandığına dikkat çekildi. Terörle Mücadele yasalarının muhalefeti susturma aracı halene getirildiği kaydedilen raporda, ayrıca seçimle seçilmiş belediyelere yönelik kayyım uygulanmasının bir insan hakları ihlali olduğu hatırlatıldı.
'AYRIMCILIK VAR'
Farklı etnik ve dini azınlıklara yönelik ayrımcı uygulamalara dikkat çekilen raporda, ayrıca kadınlara yönelik ayrımcılık ve şiddetin son bulması yönünde Türkiye’nin sorumlu davranmaya çağrıldı. Çocuk evliliklerini ve çok eşliliğin de ele alındığını raporda Türkiye’nin her türlü şiddet biçiminin önlenmesi ve ayrımcılığın son bulması konusunda gerekli yasal ve pratik adımlar atması gerektiğine yer verildi.
SOSYAL GÜVENCE YOK
Çalışma yaşamı alanında da Türkiye’deki ihlallere dikkat çekilen raporda, özellikle 2016 yılından itibaren on binlerce kişinin işten atıldığına vurgu yapıldı. Sağlık, eğitim, sosyal güvenlik hakları konusunda Türkiye’nin sorumluluklarının hatırlatıldığı raporda, Türkiye’nin uluslararası bir çok uluslararası yasayı ihlal ettiği ifade edildi.
MÜLTECİ KADIN VE ÇOCUKLARIN DURUMU
Türkiye’nin milyonlarca Suriyeli mültecilere kapılarını açtığı ifade edilen raporda, fakat özellikle çok sayıda Suriyeli kadın mültecilerin fuhuşa zorlandığı, çocukların zorla çalıştırıldığı ve insan ticaretine kurban gittiğine dair raporlara dikkat çekilerek, Türkiye’ye her türlü kölelik formunun uluslararası hukuka ve temel insan hakları aykırı olduğunu hatırlattı.
Kıbrıs konusunda da Türkiye’ye eleştirilerin yapıldığı raporda Türkiye’nin uluslararası hukuk çerçevesinde hareket etmesi çağrısında bulundu.
TÜRKİYE: ÜLKEMİZ ÖZGÜR
Daha sonra Türkiye heyeti adına söz alan Türkiye Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Büyükelçi Faruk Kaymakcı, Türkiye’nin insan hakları alanında çok önemli çalışmalara imza attığını iddia etti. “Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğü alanında uluslararası standartlardan faydalanan aktif ve çoğulcu bir medya topluluğu bulunmaktadır” diyen Kaymakçı, öte taraftan Türkiye’de herkesin barışçıl toplantı ve örgütlenme hakkına sahip olduğunu ve bunun da Anayasa’nın 33'üncü ve 34'üncü Maddelerinde güvenceye alındığını savundu. Mevzuata aykırı olmadığı sürece herhangi bir müdahalenin olmadığını kaydeden Kaymakçı, 2018 tarihinden itibaren yapılan yaklaşık 90 bini aykı gösteriden sadece yüzde birine yakınına mevzuat uygun olmadığı gerekçesiyle müdahalenin olduğunu savundu.
Kayyımları “belediye başkanları hakkında terör örgütüne yardım ve yataklık hakkında açılan davalar ve yargılamalar var” diyerek savunan Kaymakçı, KHK kapsamında insanların işten atılması konumundaki eleştirilere de “Bu konuda bağımsız hukuk kurumlarının var olduğunu, yapılan itirazların ele alan bir komisyonun kuruldu” şeklinde cevap verdi.
TÜRKİYE YALNIZ KALDI
Daha sonra üye 133 ülke sırasıyla söz hakkı alarak Türkiye’nin raporunu değerlendirdi. Katar, Yemen, Afganistan, Azerbaycan dışında hemen hemen bütün ülkelerin Türkiye’yi sert dille eleştirdi. Başta ABD ve AB üyesi ülkeler olmak üzere söz alan devlet sözcüleri büyük bir kısmı Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğü konusunda saygı göstermeye çağırdı. Halkın oylarıyla seçilmiş insanların görevden alınmasının ve tutuklanmasına son verilmesi çağrısı yapan devlet sözcüleri, Türkiye’de çok sayıda insan hakları savunucusu, muhalif siyasi parti temsilci ve üyeleri, akademisyen ve azıklık gruplara yönelik baskı, tutuklama ve gözaltılar son vermesi gerektiğini söylediler. Kadına yönelik şiddet ve çocuk evlilikleri konusunda da Türkiye’yi eleştiren neredeyse bütün üye devletler, Türkiye’nin ayrımcılığa son vermesi çağrısında bulundu. Oturumlarda söz alan Suriye Türkiye’nin ülkenin kuzeyinde demografik yapıyı değiştirdiğini söyleyerek, “Türkiye’nin işgale derhal son vermesini” istedi. Kuzey Suriye konusunda ABD de konuşmasında ayrıca Türkiye’ye bağlı grupların işlediği suçlara dikkat çekti.
'HEYETİMİZİN ÇOĞU KADIN'
Eleştiri ve öneriler ardından tekrar söz alan Türkiye heyeti başkanı Faruk Kaymakçı, kadına yönelik eleştirilere “Buraya gelen heyetimizin çoğu kadın, neredeyse tek erkek benim. Öte yandan Türkiye’ye kadınlara seçme ve seçilme birçok ülkeden önce, 1934 yılında verdi. Türkiye kadın hakları konusunda çok önemli çalışmalar yapmıştır. Çocuk evliliklere karşı da önemli yasal düzenlemeler yapılmıştır” şeklinde yanıt verdi.
Türkiye’nin komşularının toprak bütünlüğüne saygı gösterdiğini ileri süren Kaymakçı, “Burayı bir çok devlet kendi politik emelleri için politize etmeye çalışıyor. UPR’yi politize etmeye kalkmayın” dedi.