‘İktisadi şiddetin yarattığı tahribatlar araştırılsın’

img
ANKARA - HDP Muş Milletvekili Şevin Coşkun, işsizlik, alım gücünün düşmesi, sürekli borçlu yaşamanın temelde umutsuzluk, depresyon ve kaygıya neden olduğunu belirterek, iktisadi şiddetin toplum üzerinde yarattığı tahribatların tespit edilmesi ve çözüm oluşturulması için Meclis Araştırması istedi.
 
Halkların Demokratik Partisi Muş Milletvekili Şevin Coşkun, ekonomideki kriz halinin toplum üzerinde yarattığı iktisadi şiddettin son bulması ve yarattığı tahribatların tespit edilmesi amacıyla Meclis Başkanlığı’na araştırma önergesi verdi.
 
Önergesinin gerekçesinde Coşkun, Türkiye’nin şiddet ülkesine dönüştürüldüğüne dikkati çekerek, “Güvenilir tüm anketlerde görüldüğü üzere zayıflık yaşayan iktidar, toplumsal rıza üretemediği için baskı ve şiddet araçlarına başvurmaktadır. İktidar, başvurduğu siyasal ve toplumsal şiddetin yanı sıra iktisadi şiddeti de insanlar üzerinde aktif hale getirmiştir. Siyasi iktidarın 18 yıllık ekonomi yönetiminin sonucunda gelir dağılımında eşitsizlik, işsizlik, yüksek enflasyon ve gelecek kaygısı artmıştır. Tüm bunların toplamı iktisadi şiddet olarak tanımlanmaktadır” ifadelerini kullandı.
 
‘TOPLUM ÜZERİNDEKİ İKTİSADİ ŞİDDET ARTMAKTADIR’
 
İçte ve dışta sıkışan iktidarın mevcut sıkışmışlıktan kurtulması adına toplum üzerindeki iktisadi şiddeti arttırdığı ifade edilen önergede, “Meclis’in işlevsizleştirilmesi, Kürt sorununda çatışmada ısrar, dış politikada savaş yanlısı uygulamalar, yeni rejimin getirdiği anti-demokratik yönetim anlayışı gibi politik riskler Türkiye’ye yabancı kaynak girişine engel olmaktadır. İktidar kaynaksız kaldıkça, toplum üzerindeki iktisadi şiddet de artmaktadır” diye belirtildi.
 
‘UMUTSUZLUĞA İTMEK BİR ŞİDDET BİÇİMİDİR’
 
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, çalışmak istediği halde iş bulamayan ve iş aramaktan umudunu kesenlerin sayısında yaşanan artışa da dikkat çekilen önergede devamla şöyle denildi: “Mart 2020’de iş bulmaktan umudunu kesenlerin sayısı 1 milyon 174 bin kişidir. Bu sayı 2014 yılı Mart ayında 654 bin idi. İnsanları umutsuzluğa itmek açık şekilde bir şiddet biçimidir. Ancak tablo sadece bununla sınırlı değil. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün yöntemiyle Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu tarafından yapılan çalışmaya göre, Mart 2019’da geniş tanımlı işsiz sayısı 6 milyon artarak revize edilmiş geniş tanımlı işsiz sayısı (tam zamanlı istihdam kaybı dahil) 13 milyon 385 bine yükselmiştir. 33 milyon 966 milyon olarak dikkate alındığında geniş işgücüne göre revize edilmiş geniş tanımlı işsizlik (istihdam kaybı dahil) oranı yüzde 39 olarak hesaplanmıştır.”
 
KÜRT KENTLERİNDE İKTİSADİ ŞİDDET
 
Önergede, Kürt kentlerinde ise iktisadi şiddetin katmerleştiğini ifade ederek, “2008-2019 yılları arasında Kürt kentlerinden batıya 1 milyon 468 bin kişi göç etmiştir. Bu göçün iki temel nedeni vardır; Kürt sorununa yönelik şiddet uygulamaları ile bölgedeki işsizlik ve ekonomik sorunlar” ifadeleri yer aldı.
 
KADINLARIN İŞSİZLİK ORANI
 
Pandemi sürecinde kadınların ekonomik sorunlarının arttığını ifade eden Coşkun, DİSK tarafından yapılan araştırmaya göre kadınların iş aramaktan vazgeçtiği, kadınların işsizlik oranın ise yüzde 45’e çıktığını ifade etti
 
‘SADECE İŞSİZLER ÜZERİNDE BASKI YOK’
 
Önergede, “İşsizliğin böylesi yüksek bir artışa girmesi sadece işsizler ve aileleri için değil mevcut bir işte çalışanlar için de şiddet zemini sunmaktadır. Öyle ki çalışan kesimler, ‘Kapıda işsizler ordusu bekliyor’, ‘şikayet etmeyin, ayrılsanız da iş bulamazsınız’ gibi ifadelerle, güvensiz ve güvencesiz çalışmaya zorlanmakta, her an işini kaybetme baskısıyla yaşamak zorunda bırakılmaktadır” diye kaydetti.
 
‘SENİN YAŞAMAYA HAKKIN’
 
Coşkun, kamu bankaları tarafından açıklanan “kredi paketi” gibi uygulamalarla toplumun borçlandırıldığı, borcun yarattığı psikolojik ve ekonomik baskı ile yaşamak zorunda kaldığı ifade etti.
 
Önergede, şu noktalara dikkat çekildi: “Uzmanlara göre işsizlik, alım gücünün düşmesi, sürekli borçlu yaşamak; temelde umutsuzluk, depresyon ve kaygıya neden olmaktadır. İşsiz bırakılan, evine ekmek götüremeyen, çocuklarına bakamayan insanlara siyasi iktidar ‘senin yaşamaya hakkın yok’ mesajı vermektedir. Öyle ki Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre intiharların yüzde 75’i orta ve düşük gelirli ülkelerde yaşanmaktadır. TÜİK verilerine göre 2018 yılında 3 bin 161 kişi intihar etmiştir. Yani Türkiye’de günde 9 kişi hayatına son vermektedir. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği raporlarına göre 2013’te 15, 2014’te 25, 2015’te 59, 2016’da 90, 2017’de 89, 2018’de 73 kişi geçim sıkıntısından dolayı yaşamına son vermiştir. 2013-2018 yılları arasında 351 emekçi borç ve işsizlik nedeniyle intihar etmiştir.”
 
İKTİSADİ BARIŞ ELZEMDİR
 
Önergede, Türkiye’de toplumsal ve siyasal barışla birlikte, insanların gelecek kaygılarını taşımadan günlük ihtiyaçlarını karşılayabileceği bir iktisadi barışın sağlanmasının elzem olduğunu ifade edildi.
 
Önergede, “Siyasi iktidar ve ekonomi yönetiminin sorumlu olduğu söz konusu iktisadi şiddetin sona erdirilmesi, ekonomik sorunların yarattığı tahribatların tespit edilmesi ve çözüm politikalarının olunması amacıyla araştırma komisyonu kurulmalıdır” talebi yer aldı.