‘Salgına karşı alınacak önlemler sınıf mücadelesiyle belirlenecek’

img

KOCAELİ - Koronavirüs bulaşırken sınıfsal bir tercih yapmadığını belirten EMEP Kocaeli İl Başkanı Arzu Erkan, korunmak ve mücadele etmek için yapılacakların sınıfsal olduğunu söyledi. 

Koronavirüs (Kovid-19) salgını her geçen gün yayılarak artarken, vaka sayılarının en çok görüldüğü kentlerin başında Kocaeli geliyor. Vaka sayılarının en çok artış gösterdiği yerler ise daha çok işçilerin yaşadığı alanlar olması dikkat çekiyor. Salgın tehdidine rağmen işçiler “Hastalık ya da açlık” ikilemi arasında bırakılarak, kötü çalışma koşullarında çalıştırılıyor. Emek Partisi (EMEP) Kocaeli İl Başkanı Arzu Erkan, kentte salgının geldiği noktayı ve işçilerin kazanılmış haklarına karşı geliştirilen saldırıları değerlendirdi.
 
İŞÇİ SINIFI HASTALIĞI
 
Virüsün bulaşırken sınıfsal bir tercih yapmadığını fakat korunmak ve mücadele etmek için yapılacakların sınıfsal olduğunu belirten Erkan, koronavirüsün işçi sınıfı hastalığı olduğuna işaret etti. Normalleşme adımlarıyla vakalarda artışın hızlandığına dikkat çekerek, kötü gidişata rağmen yetkililerin sadece vaka ve ölüm sayılarını açıkladığını söyledi. Kentte vakaların artış gösterdiği alanların fabrikalar olduğunu ifade eden Erkan, “Neredeyse bütün fabrikalarda artış var. İşçilere test yapılıyor ama sonucu söylenmiyor. İşçiler hiçbir bilgi almadıkları için korkunç bir tedirginlik içinde çalışıyor” diye belirtti.
 
SALGIN LÜTUFA DÖNÜŞTÜ
 
Fabrikalarda fiziki mesafe kuralına uyulmadığını söyleyen Erkan, işverenlerin maliyet hesaplarından dolayı tedbirleri gevşettiğini belirtti. Erkan, “Servislerde yarıya düşen işçi sayısı yeniden eski haline geldi. Yemekhanelerde düzenleme yapanlar var. İşçilerin toplu bulunduğu alanlarda hijyen kurallarına uyulduğunu söyleyemeyiz” diye konuştu.
 
İşçilerin yaşam hakkıyla oynandığını dile getiren Erkan, işçilerin değersizleştirildiğini ve bunun sürekli hissettirildiğinin altını çizdi. Salgının iktidar ve sermaye tarafından lütuf olarak görüldüğünü ifade eden Erkan, salgın sürecinde işyerlerinde artan baskıların yanı sıra kazanımların ortadan kaldırılmaya çalışıldığına değindi. 
 
TORBA YASA
 
Torba yasayla işçi haklarının ortadan kaldırılmak istendiğine dikkat çeken Erkan, “İktidarların temel taktiklerinden biri bölmek ve mücadeleyi kırmaktır” dedi. Torba yasanın işçi sınıfının tamamına yönelik saldırı olduğunu söyleyen Erkan, sendikalara tüm gücüyle torba yasaya karşı durma çağrısı yaptı. Erkan, “Bu saldırıyı püskürtmenin yolu sendikasız işçilerin de mücadeleye dahil olmasıdır. Sınıf perspektifiyle baktığımızda, daha mücadeleci işçilerin ve sendikaların kendilerini bir adım daha ileri çıkarması gerekir” ifadelerini kullandı
 
‘TOPYEKÜN MÜCADELE’
 
Salgın koşullarında işçilerin “Güvenceli iş ve gelecek” talebiyle yan yana gelmesi gerektiğinin de altını çizen Erkan, torba yasa başta olmak üzere tüm saldırıların işçilere anlatılması gerektiğini söyledi. Erkan, “Çünkü işçi bildiği zaman karşı çıkar. Bir mücadele platformuna ihtiyaç var. Bununla sendikasız genç işçiler de mücadele içinde olacaktır. Bu birliği sadece sendikalı işçilerle sınırlı tutmamalı, topyekün saldırılara karşı topyekün mücadele gerekir” şeklinde konuştu. 
 
GENÇ İŞÇİLER SENDİKALAŞIYOR
 
İşçiler arasında çeşitli eğilimlerin olduğuna değinen Erkan, “İşçilerin bir bölümü ‘yeter artık’ diyerek bir mücadele içerisinde. Özellikle Kocaeli’de, genç işçiler fabrikada yaşadığı sorunlar ve ağırlaşan çalışma koşullarına karşı sendikalaşma eğiliminde. Sınıf sendikacılığını savunan sendika şubelerinin, işçilerin bir adım öne çıkarak mücadeleye ilişkin çalışmayı sürdürmesi ve işçileri birleştirmeye dair perspektifinin olması gerekiyor” dedi.
 
DENETİM
 
Salgın nedeniyle işyerlerinde denetimlerin online yapılacağını söyleyen Erkan, şunları söyledi: “Zaten görmek istemeyince görmüyorlar. Ülkede fabrikalar denetlemek için denetleniyor. İşyerinin fiziki mekanını görmeden denetleme yapılmaz. Denetlesen bile, alınması gereken önlemlere ilişkin nasıl bir cezai yaptırım var. Bu soruyla karşı karşıyayız. Neredeyse her gün en az 3 işçi arkadaşımız iş cinayetinde hayatını kaybediyor. Online denetim, işçiyi kaderine terk etmek demek.”
 
‘PATRONLARA KARŞI BİRLİK’
 
“Yaşam hakkımız için sendikal bürokrasiye ve patronların saldırıları karşısında iş yerinde birlik olmak gerekir” diyen Erkan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunu yapamadığımız da bu koşullarda çalıştırılmaya, iş kazalarında hayatımızı kaybetmeye ve bütün haklarımızın ortadan kaldırılması karşısında savunmasız kalmaya devam edeceğiz. Önlemler alınmadığı taktirde iş yerlerinde çarkların dönmesine mani olacak kadar ciddi bir örgütlülüğe ve mücadeleye ihtiyaç var. Partimiz bunu yapmaya çalışıyor.” 
 
‘ÜRETİM DURDURULMALI’
 
Salgınla mücadele açısından en önemli taleplerden birinin virüs tespit edilen işyerlerinde işçilerin şeffaf bir şekilde bilgilendirilmesi olduğunu ifade eden Erkan, “Zorunlu iş kolları dışında bu fabrikalarda vakit kaybetmeden üretim durdurulmalı ve en az 14 gün süreyle tüm işçilere ücretli izin verilmeli. Tam izolasyon sağlanarak, yaygın test yapılmalı. Bir diğer talep ise üretim şeklinin insani bir şekilde düzenlenmesi, işçilerin iş yükünü kesinlikle artırılmamalı. İşçilerin iş yüküne iş yüküyle ilgili günlük ne kadar üretim yapılabileceğine ilişkin de etkin bir denetimin yapılmalı. Dolayısıyla insanca çalışma hayatı, düzeni ve bir yaşam, salgın karşısında en temel talepleridir” şeklinde konuştu.
 
MA / Kadir Güney