İZMİR- SES İzmir Şubesi Eşbaşkanı Erkan Batmaz, 2021 yılı Genel Bütçesi’ne ilişkin taleplerini sıralayarak, "Yoksullardan, emekçilerden, ücretlilerden alınan direk ve dolaylı vergi payları azaltılmalı, sermaye sahiplerinin vergi sorumluluğu arttırılmalıdır" dedi.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) İzmir Şubesi, TBMM’de görüşülmekte olan 2021 yılı Genel Bütçesi ve Sağlık Bakanlığı bütçesine yönelik taleplerine ilişkin basın toplantısı düzenledi. Şube binasında yapılan açıklamayı şube Eşbaşkan Erkan Batmaz okudu.
Asgari ücret ya da düşük ücretlerle çalışanların eline geçen para temel ihtiyaç maddelerine bile yetmediğini belirten Batmaz, temel ihtiyaç maddelerindeki enflasyon oranı TÜİK verilerinin çok çok üzerinde olduğunu söyledi. Pandemi sürecinde yurttaşların salgının insafına terkedildiğini ifade eden Batmaz, “Covid-19 geliştirilmesi muhtemel bir aşıyla kontrol altına alınsa bile pandemiyi ortaya çıkartan koşullarda hiçbir iyileştirme yapılmaması nedeniyle yeni pandemilerle karşılaşacağımıza şüphe yoktur” diye belirtti.
'KABUL EDİLEMEZ'
Batmaz, Sağlık Bakanlığı’na toplamda ayrılan ödeneğin 77,6 milyar lira olduğunu hatırlatarak, şunları söyledi: “Bu görünürde, yaklaşık yüzde 32’lik bir artıştır. Ancak enflasyondan arındırıldığında bu oran yüzde 28’in altında kalmaktadır. Yine salgında en ön safta yer alan sağlık emekçilerine yönelik bütçeden ayrılan pay oranında değişikliğe gidilmemiş, ‘hakkınız ödenmez’ denilen emekçiler canları pahasına hizmet üretirken yeni personel alımına pay aktarılmadığı gibi ücretlerinde de artış yaşanmamıştır. 2021 sağlık bütçesi bu haliyle bir utanç belgesidir. Üniversite hastanelerine kaynak yok. Bu kabul edilemez bir durumdur.”
Batmaz, 2021 bütçesini ve Sağlık Bakanlığı bütçesini yönelik taleplerini sıraladı:
"*Genel bütçe gelirleri içinde gelir vergisi payı artırılmalıdır. Bu artış, gelir vergisi içinde kurumlar vergisi payı artırılarak sağlanmalıdır. Yoksullardan, emekçilerden, ücretlilerden alınan direk ve dolaylı vergi payları azaltılmalı, sermaye sahiplerinin vergi sorumluluğu arttırılmalıdır.
*Sağlık hizmetleri harcamalarında merkezi bütçenin payı arttırılmalıdır. SGK pirim gelirleri içinde çalışanların ve kendi hesabına çalışanların payı azaltılmalı, patronların payı artırılmalıdır. SGK’ ya genel bütçeden aktarılan pay artırılmalıdır.
*Sağlık hizmetleri harcamalarında merkezi devlet harcamalarının payı artırılmalı, SGK ve hane halkları harcamalarının payı azaltılmalıdır. Katkı-katılım, ilave ücret gibi hiçbir ad altında halktan sağlık hizmetleri için ücret alınmamalıdır.
*SGK’ nın özel hastanelerden hizmet satın alması hizmet başına (fee-for-services) ve vaka başına (case payment) ödeme ile değil, toptan bütçeleme (global butgetting) ile olmalıdır.
*Sağlık personeli sayısı OECD ortalamasına güvenceli ve kadrolu istihdamla çıkarılmalıdır.
*Sağlık personeline ek ödeme, döner sermaye vb. adlarla yapılan, ekip anlayışını bozan, rekabet oluşturan ve çalışma barışını bozan ödeme yöntemi yerine yoksulluk sınırının 14 üzerinde, tek kalemde, tamamı emekliliğe yansıyacak şekilde maaş ödenmesine başlanmalıdır.
*Özel sağlık kurumlarına aktarılan her türlü pay kaldırılmalıdır. Kamu sağlık kurumları ve sağlık eğitimleri için bütçeden ayrılan pay yükseltilmelidir.
*Covid-19 pandemisinde gördüğümüz gibi sağlık sistemleri çökme aşamasına gelmiştir. Mevcut kapitalist sistemin doğaya olan tahakkümü nedeniyle yeni pandemilerin olacağı da öngörülmektedir. Bu nedenle toplum sağlığı için Sağlık Bakanlığı’nın kentleşmeden tarım politikalarına, çevre politikalarına ve üretim ilişkilerine kadar müdahil olacak bir yapıya büründürülmesi gerekmektedir. Ayrıca yaşanması muhtemel yeni salgınlara karşı da bütçe kalemi oluşturulmalıdır.
*Sağlıklı bir toplum için tedavi edici hizmetler yeterli değildir. Koruyucu sağlık hizmetlerinin yeniden ele alınması ve güçlendirilmesi gerekmektedir. Aynı zamanda açlık, işsizlik, yoksulluk ve savaş politikaları halk sağlığını olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle istihdamın arttırılması, ülke içinde ve dışında savaşa karşı barış politikalarının geliştirilmesinde sağlık alanın söz sahibi olması gerekmektedir.
*Hukuksuz bir şekilde ihraç edilen ve hakkında kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan sağlık personeli derhal işe başlatılmalıdır.
*Sağlık hizmetlerinin üretilmesi planlanması ve sunulmasının tüm aşamalarında sağlık emekçileri örgütleri aracılığıyla, halkın karar alma süreçlerine dahil olacak mekanizmalar oluşturulmalıdır."