İSTANBUL - İstanbul'da bir apartmanın temizliğini yapan Yakup isimli yurttaş, buradaki işi bitince ayakkabı boyacılığı yaptığını belirterek,“Gel dolabıma bak, dolabım bom boş. Her gün patates yiye yiye içim dışım patates oldu" dedi.
Ekonomik krizin etkisiyle yaşam koşulları her geçen gün kötüleşiyor. Aldıkları maaş ile ancak kira, elektrik, su, doğalgaz ve telefon faturalarını ödeyebilen yurttaşlar, kimi zaman evlerine ekmek bile götüremez durumda. Yaşadıkları sıkıntıları ve ekonomik krizin nedenlerini anlatan İstanbullular, AKP’ye ve kötü politikaların isyan etti.
ESNAF KAN AĞLIYOR
Özgür Ertürk (32), esnafların kan ağladığını ifade ederek, yaşadıkları sıkıntıların koronavirüs salgını ile daha da arttığını söyledi. Ödemelerini yapamadıklarını ve kiralarını ödeyemediklerini belirten Ertürk, “Herkes şu an krediyle, borçla dönüyor. Ya eşinden, dostundan, akrabasından borç istiyor ya da kredilerle dönüyor. Bu durum bir sene sonra patlayacak. Bu sefer ekonomi tamamen yerle bir olacak. Şu an karnımızı doyurduk mu tamam diyoruz. Öyle birikim yapıyım, bu ay üç beş lira birikim yapayım gibi bir durum yok. Ben burada bütün esnafı tanıyorum. Hepsinde durum aynı” diye anlattı.
AKP’LİYİM AMA…
AKP’li olduğunu belirten Ertürk, AKP’nin koronavirüse karşı mücadelede attığı adımlara tepki göstererek, şöyle devam etti: “Korona başladığından beri tamamen saçma sapan kısıtlamalar yapıyorlar. Sadece biz kısıtlama yaptık diye yapıyorlar. Böyle bir şey olamaz. Çok saçma. Kardeşim sokağa çıkın bu insanlarla görüşün. 'Sokağa çıkmayın, mesafeyi koruyun, maske takın' diyorlar. Tamam iyi güzel de bu adam nasıl evden çıkmayacak. Ben işe gelmek zorundayım. Çalışmak zorundayım. Hizmet sektöründeyiz ve insanlarla yüz yüzeyiz. 14 günlük tam kısıtlama yapın da bitsin. Mart ayından beri aşı bulduk, bulacağız gibi saçma sapan işler yapıyorlar. Sonuçta faturası daha ağır oldu. Olan millete oldu. Bakın sokakta insan yok.”
‘SAVRULMUŞ HALDEYİZ’
Rahim Çoban (53) isimli emekli de, aylık emekli maaşının bin 500 TL olduğunu, bu parayla çok zorlu şartlarda yaşamak zorunda olduğunu ifade etti. Toplumun önemli bir bölümünün zorlu şartlarda yaşamak zorunda bırakıldığına dikkat çeken Çoban, “Kredi ile ev aldım. Her ay bunun kredilerini ödüyorum. Aylık harcamalarımızı saysak 10 bin TL ile çıkmayız işin içinden. Ekonomik şartlar ağırlaştı. İnsanlar artık iş yerine parasız gidip geliyor. Korona işi daha da kötüleştirdi. İnan ki savrulmuş bir haldeyiz. Geçinemiyorum. Söylesem inanmazsın. Acınacak halimize gülüyoruz artık. Yine faturalar geldi. Telefon, elektrik, doğalgaz, su faturası. Fatura da üst üste geliyor. Öde bakayım. 3 nüfuslu bir aileye 15 lira elektrik, 100 lira su, 3 tane telefon olsa 150 onlar. İyi kötü şimdiye kadar idare ettik ama doğalgazı da yakmaya başladık. Havalar soğudu, bundan sonra faturalar daha ağır gelmeye başlayacak. İnan ki insanlar çöpten ekmek topluyor. Bildiğiniz gibi değil. Duyuyoruz, aç yatıp aç kalkan insanlar var” ifadelerini kullandı.
HER GÜN PATATES YİYE YİYE…
Bir apartman sitesinde temizlikçi olarak çalışan ve soy ismini vermek istemeyen Yakup isimli yurttaş, siteden aldığı çöpleri dışarıda bulunan çöp konteynırına boşaltırken, “Hayat budur bak işte. Asgari ücret ile çalışıyorum. Görüyorsun halimizi. Dağ gibi adamım. Dev gibi adamım. Aldığım para zehir zıkkım oluyor. Bak işte. Gel dolabıma bak, dolabım bom boş. Her gün patates yiye yiye içim dışım patates oldu. Yeme içme masraflarımı bile karşılayamıyorum. 2 bin 400 lira para alıyorum. Elektrik, su, ev kirası derken elimde bir şey kalmıyor. Burada işim bittikten sonra meydana gidip ayakkabı boyayacağım. Yoksa geçinemem” diye anlattı.
‘BIKTIM BU HAYATTAN’
3 çocuğu olduğunu ve ay sonuna zor çıktığını dile getiren Yakup, “Senden alıyorum ona veriyorum. Ondan alıyorum sana veriyorum. Ancak böyle geçiniyorum ama gel de bana sor. Bıktım bu hayattan. Tayyip efendi balını yiyor, reçelini yiyor, pekmezini yiyor; biz de burada avucumuzu yalıyoruz. Hayat mı bu. Allahtan reva mı. Ben buna razı olmuyorum. Ona hakkımı da helal etmiyorum. Zehir zıkkım olsun. Asgari ücrete zam bile vermiyor. Millete doğru dürüst para versinler de millet karnını doyursun. Ben 54 yaşındayım. Millete erken emeklilik versin de millet emekli olsun çekilsin evine” diye konuştu.
‘EROĞAN HERŞEYİ BİTİRDİ’
Yakup, Erdoğan’ın İstanbul’u bitirdiğine dikkat çekerek, “Kanal İstanbul’a kafayı takmış. Sen garibanı düşün, Kanal İstanbul’u ne yapacaksın. 2 yol yapmayla Türkiye’nin parasını yiyor. Yolu da yapacaksın yani. Yapmak zorundasın. Krizin sebeplerini Tayyib'e sormak lazım. O daha iyi biliyor sebebini. Paraları hep kendine aldı. Dağıtsana gariban insanlara. Tarımı, hayvancılığı bitirdi. Gidiyor domatesi ithal ediyor, hayvanları ithal ediyor, samanı ithal ediyor. Her şeyi bitirdi yani” diye tepki gösterdi.
‘DURUM İYİYE GİTMİYOR’
Mehmet Salih Doğan (52) isimli manav da ekonomilerini toparlayabilmek için 5 yıl önce Ağrı’dan İstanbul’a göç ettiklerini belirterek, “Eskinden güzel para kazanıyorduk ama şimdi yok. Ticareti zaten bitirdiler. Sıkıntılar çok. Eskisi gibi değil. Herkes de biliyor. İstanbul’a geldik, dedik belki güzel iş yapacağız ama gittikçe daha çöküyoruz. Bir oğlum nişanlı ama ekonomik durumlardan kaynaklı düğününü dahi yapamıyorum. Öylece bekliyoruz. Ha bugün ha yarın iyi olacak diyoruz ama durum hiç de iyi gitmiyor. İlk başlarda biraz para kazandık ama hepsi çöktü gitti. İnsanlar gönlünce alışveriş yapamıyor. İnsanlar bankalardan aldıkları krediler ile yaşıyor, o da bitti mi hali perişan. Zaten emeklilerin anası ağlamış. Bir kira bin 200 TL’nin üstüne çıkmış. Asgari ücretli biri ancak kirasını veriyor. Ancak geçinebiliyor o da ayın sonunu getiremiyor” diye belirtti.
‘HALİMİZ HARAP’
Selma Kılıç isimli yurttaş ise, 2 çocuğu olduğunu, eşinin tapu işleriyle uğraştığını ve aylık 3 bin TL civarında gelirleri olduğunu söyleyerek, “Türkiye’nin halini biliyorsunuz. Krizi idi koronası idi baya zor bir dönem geçiriyoruz. Herkes zorlu bir süreç geçiriyor. Zaten bin 500 TL kiraya veriyoruz. Ev alışverişiydi, çocukların ihtiyaçlarıydı, elektrik, su, doğalgazı faturalarıydı derken zar zor geçiniyoruz. İhtiyaçlarımızdan kısarak yaşıyoruz. İstediklerimizi alsak hiç geçinemeyiz. Azar azar alıyoruz. 2 kilo almamız gerekiyorsa yarım kilo alıyoruz. Öyle yani. Önlem alınmazsa halimiz harap. Sesimizi bir an önce duysunlar. Açıkçası geleceğe dair hiçbir ümidim yok” diye anlattı.
MA / İdris Sayılğan