İSTANBUL - Asgari ücret için yarın yapılacak görüşmelerinde masada oturan 15 kişiden 5’inin iktidar, 5’inin ise işveren olduğunu hatırlatan DİB, bu masadan emekçinin lehine bir şey çıkmayacağını belirterek, acilen yapılması gerekenleri sıraladı.
Demokrasi İçin Birlik (DİB), yarın ikinci toplantısını yapacak Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. “Asgari ücrete mahkûm, asgari ücretten mahrum, 7’den 70’e borç kıskacında” başlığıyla paylaşılan açıklamada Koronavirüs salgınının ekonomik krizi derinleştirdiğine dikkati çekildi.
İktidarın bir taraftan ekonomiyi batağa sürüklerken diğer taraftan bilim insanlarının kapanma önerilerine kulak tıkadığına yer verilen açıklamada, “Yoksulluk derinleşti. Tüm ülke borç batağında. DİSK-AR’ın raporuna göre işsizlik oranı yüzde 26.4 işsiz sayısı 9 buçuk milyona çıktı. Yapılan araştırmalar son iki yıldır iş bulamayan gençlerin yüzde 64’ünün boğaz tokluğuna çalışmaya razı olduğunu gösteriyor. Neredeyse yarım milyon işyeri kapandı. Salgın döneminde birçok yurttaş, doğrudan gelir desteği olmaması nedeniyle geçinebilmek için bankalardan kredi almak zorunda kaldı. Şimdi milyonlarca insan ve esnaf kredilerini ödeyemediği için icra ve hacizle karşı karşıya. Bu koşullarda asgari ücret görüşmeleri yapılıyor. Ancak ne beslenme, ne barınma ihtiyaçlarını karşılayabilen asgari ücretin de üçte biri kesintilere gidiyor. Bir emekçi yılın 122 günü vergi için çalışıyor” denildi.
‘MASADA OTURANLARI TANIYORUZ’
Asgari ücretin bir işçinin yaşamına devam edebilmesi için emeğini satarak hayatını idame edebilecek bir ücret olduğuna dikkat çekilen açıklamada, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun 15 kişiden oluştuğuna yer verilerek, “Bu masada oturanların 5‘i patron, yani işçinin emeğini en düşük bedelle satın almaya çalışanlar. 5’i iktidar temsilcileri. Tıpkı sermaye gibi onların da sicilleri belli. Diğer 5 kişi ise ülkenin en çok üyeye sahip işçi sendikaları konfederasyonu olan Türk-İş temsilcileri. Masada Devrimci İşçi Sendikaları (DİSK) yok. Bağımsız sendikalar yok. Masada asgari ücrete bile erişemeyen kadınlar yok. Toplumsal cinsiyet temelli ücret eşitsizliği asgari ücret verilerine de yansıyor. Kamu ya da özel sektörde belirlenen ücret artışları, ücretler seviyesi, asgari ücret baz alınarak yapılıyor. Bu haliyle asgari ücret yalnızca asgari ücret alanları değil, bütün emekçilerin hatta toplumun büyük çoğunluğunun yaşamını belirliyor İktidar sermaye ile birlikte bu ücretin en düşük düzeyde tutulmasını sağlamaya çalışıyor; emekçilerin yarı aç yarı tok hayatta kalarak emeklerini satmaya devam edecekleri kadar. Bu masaya emekçilerin birleşik mücadelesinin ağırlığı konmazsa masadan emekçilerin lehine bir karar çıkmayacak” ifadelerine yer verildi
DÖRT BİR YANIMIZ BORÇ
Salgın nedeniyle yaşanan gelir kaybı yaşayan vatandaşların, işlerini ve geçimlerini sağlamak için krediler aldığını ve bankalara borçlandığına değinilen açıklamada, şöyle denildi: “Bu durum, gelir desteği ver(e)meyen hükümet tarafından kredi faizleri düşürülerek teşvik edildi. Sadece 2020 yılında milyonlarca kişi ilk defa kredi ile borçlandı. Şimdi borçlar ödenemiyor. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) bankalara kredi borçları 27 Kasım itibariyle 865 milyar lira. Son beş yılda kredi kartı veya bireysel kredi borcunun ödeyemediği için bankalar tarafından takibe alınan milyonlarca kişi var. Bireysel kredi, hane halkı, KOBİ ve kamu borçları olağanüstü boyutlara yükseldi. Bir avuç ayrıcalıklı kesim zenginleşirken yurttaşlar yoksullaşıyor. İşverenler için vergi afları, teşvikler ve borçlarının silinmesi gibi uygulamalar yapılırken, salgınla birlikte işsiz kalarak geliri kaybeden ya da geliri azalan, bireysel kredi alarak hayatta kalmaya çalışan yurttaşlardan doğrudan gelir desteği ve borçların silinmesi gibi uygulamalar esirgeniyor.”
ACİLEN YAPILMASI GEREKENLER
Var olan tablo göz önüne alınarak demokrasi güçlerinin asgari mücadele hedefleri ve acil yapılması gerekenler şu şekilde sıralandı:
“* Esnafın ve yurttaşların kredi borçlarında faizler silinerek borçlar faizsiz olarak yeniden yapılandırılmalı.
* Esnafa, işlerini kaybedenlere ve işsizlere, minimum refah düzeyinin altındaki çalışan çalışmayan bütün yurttaşlara doğrudan gelir desteği sağlanmalı.
* Asgari ücret yoksulluk sınırının üstünde olmalı.
* Asgari ücretten vergi kesilmemeli.”