İSTANBUL - Geçmişten günümüze belirlenen asgari ücretlerin işçinin asgari yaşamına yetecek ücret ve bir lütuf olmadığını belirten Veysel Arslan, "Bizce insanca yaşam ücreti yoksulluk sınırıdır” dedi.
Milyonlarca işçiyi ilgilendiren 2021 yılı asgari ücretini belirleyecek Asgari Ücret Tespit Komisyonu görüşmeleri devam ediyor. Salgın nedeniyle 4 Aralık’ta çevrimiçi başlayan görüşmelerde 22 Aralık’ta yapılacak üçüncü görüşmenin ardından asgari ücret belirlenecek. Deri Dokuma ve Tekstil İşçileri Sendikası (DERİTEKS) Eğitim ve Örgütlenme Uzmanı Veysel Arslan görüşmeleri değerlendirdi.
TEMSİLİYET SIKINTILI
Asgari ücret görüşmelerinin başlarken yöntemsel yanlışlıklarla başladığını belirten Arslan, temsiliyet konusunda ciddi problemlerin olduğunu ve milyonlarca işçiyi ilgilendiren görüşmelerde sadece 5 kişinin işçi temsilcisi olduğunu söyledi. İşçileri yıllardır Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun (Türk-İş) temsil ettiğini ifade eden Arslan, “Burada da sıkıntı var. Konfederasyonun 1 milyon 300 bin bandında üyesi var. Üyelerini temsil ediyor diyebiliriz ama geri kalan milyonlarca işçi temsil edilmiyor. Bu yöntem doğru değil. 30-40 bin maaş alan insanlar 2 bin 320 TL ile geçinmek zorunda kalan işçinin yaşamını anlamaz. Bu insanlar asgari ücret belirlenmesinde söz sahibi olmamalı” diye belirti.
HAKEM DEĞİL TARAF
İktidar temsilcilerinin görüşmelerde “hakem” görevi görmediğinin altını çizen Arslan, bu söylemin bir demogoji olduğunu belirtti. Temsiliyet açısından baktıklarında bütün görüşmelerde işverenlerin çıkarına olan kararların hükümet temsilcileri tarafından onaylandığını gördüklerini söyleyen Arslan, işçilerin taleplerinin ise karşılık bulmadığını ifade etti.
‘SADECE BELİRLENMEDE TEPKİLİYİZ’
Asgari ücretin işçiler ve sendikalar açısından en büyük toplu sözleşme olduğunu belirten Arslan, iktidarın ve işverenlerin işçilerden gelecek tepkileri azaltmak için “vatan-millet-Sakarya” söylemleri de dahil olmak üzere bir çok yola girdiğinin altını çizdi. Görüşmelerde çıkan karara sendikaların koyabilecekleri bir tavrın olmadığını belirten Arslan, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü: “Bunun birkaç temel nedeni var. Birincisi mevzuat gereği bu tür şeyler çok mümkün değil. İkincisi ise buna karşı tavır koyacak sendikaların böyle bir derdinin olmaması. İçinde bulunduğumuz kurumlara eleştirel gözle bakacak olursak sadece asgari ücretin belirlenmesi aşamasında tepki oluşturuyoruz. Rakamlar söylüyoruz ama görüşmelerden önce ya da sonra üretimden gelen gücümüzü kullanamıyoruz.”
SENDİKALAR GÖZE ALAMIYOR
Kıdem tazminatı tartışmaları konusunda 3 konfederasyonun yan yana geldiğini hatırlatan Arslan, yan yana gelmenin bir şeyleri değiştirebileceğini gösterdiğini belirtti. Kıdem tazminatı ile asgari ücret arasında nitel farkların olduğunu ve işverenleri kıdem konusunda geri adım attırabileceklerini söyleyen Arslan, “Asgari ücret ise milyonları ilgilendiriyor. Bundan dolayı patronların çıkarı daha fazla, bu nedenle hükümetin ve patronun tutumu ve baskısı çok daha fazla oluyor. Bu da sermaye ile dişli bir mücadele demek. Sendikalar ondan göze alamıyor. Fakat bunun olması gerekiyor. Örgütlenmenin güçlenmesi, asgari ücrette işçinin söz sahibi olması sendikaların ve işçilerin bir numaralı derdi olmalı” diye belirtti.
AÇLIK SINIRININ ALTINDA
Geçmişten bugüne belirlenen asgari ücretlerin hiçbirinin işçinin asgari yaşamına yetecek ücretler olmadığını söyleyen Arslan, asgari ücretin açlık sınırının altında olmasının normalleştirildiğini vurguladı. Arslan, “Son belirlenen asgari ücret 2 ay sonra açlık sınırının altına düştü. İşçi standartlarını karşılayamadığı için ya ek iş buluyor ya bazı yerlerden yardım almak zorunda kalıyor. Bu yıl belirlenecek ücrette de aynısı olacak” ifadelerine yer verdi.
YENİLEBİLİNİR ÜCRET
Asgari ücretin sabit ve standart olarak belirlenmesinin doğru olmadığını dile getiren Arslan, ülkedeki ekonomi politikalarının istikrarlı olmaması nedeniyle sürekli değişen enflasyonun olduğunu ve her gün zamların geldiğini ifade etti. Arslan, “İnsanca yaşanacak bir ücret sürekli yenilenebilir ve düzeltilebilir tarzda olmalı. Bizce insanca yaşam ücreti yoksulluk sınırıdır. Belki afaki bir rakam olacak fakat biz hiç kimsenin yoksulluk sınırı altında yaşamasını talep etmiyoruz. Bunun için de doğru temsil hakkının, sendikaları işin içine daha çok katmak ve tüm sektörlerin katılımıyla asgari ücretin belirlenmesi gerekir. Bu ücret ancak insanların sorunlarını giderebilir” dedi.
ÇÖZÜM ÖRGÜTLÜ GÜÇ
Asgari ücretle yaşamak zorunda olan işçileri sahada yakından gördüklerini ve ciddi sıkıntıların yaşandığını söyleyen Arslan, sendikalı yerlerde diğer yerlere nazaran geçim standartlarının iyi olduğunu ifade etti. Arslan, “İşçi arkadaşlarımıza örgütlü gücün her şeyi değiştirebileceğini söylüyoruz. Sendikalarına sahip çıkmalılar. Fabrikalarda örgütlü olmaları ve örgütlü hareket etmeyi tabii kılmalarıyla sorunların ortadan kaldırabilirler” diye belirtti.
BİR LÜTUF DEĞİL
Asgari ücretin bir lütuf olmadığının altını çizen Arslan, hükümete, “Bu ülkenin asıl dinamikleri, üreten, her şartta çarkların dönmesini sağlayan işçilere ahlaki derecelere uygun ve yaşam standartlarını savunmak görevinizdir. İnsanca yaşanacak bir asgari ücretin tartışılmadan kabul edilmesi gerekir” diye seslendi.
MA / Kadir Güney