İSTANBUL - Kod-29’la iş sözleşmelerinin sonlandırılmasının artığına dikkati çeken sendika temsilcileri, bu kodun kullanımında işverenin ispat zorunluluğu olması gerektiğini belirtti.
İşverenler, iş akdini feshettiği işçinin çıkarılma nedenini 10 gün içinde Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) Kod-29 aracılığıyla bildirmek zorunda. Bu kod ile işçinin nasıl işten çıktığını göstermekle birlikte işverenin beyanı esas alıyor. Kod-29 “Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller (davranışlar)” olarak düzenlenmiştir. Bu kodla işten çıkarılan işçi, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, mesai ücretlerini ve işsizlik maaşı alamıyor.
Bu kod salgınla birlikte getirilen “işten çıkarma yasağı” sonrası daha fazla işçilerin karşısına çıkmaya başladı. Bu koddan mağdur olan işçiler ise farklı yerlerde direnişe geçti. Çorum’da bulunan Ekmekçioğulları adlı firmada Birleşik Metal İşçileri Sendikası’na (Birleşik Metal-İş) üye oldukları için 90 işçi kod 29 gerekçe gösterilerek işten çıkarıldı. İşten çıkarılan işçiler 45 gündür işyerinin önünde işlerine geri iadeleri için direniyor. Posta Telefon ve Telekomünikasyon İşçileri Sendikası’na (PTT-Sen) üye olan işçiler de bu kodla işten çıkarıldı. İşçiler İzmir ve İstanbul’da PTT Müdürlükleri önünde direniyor.
Kod 29’un kullanımını değerlendiren sendika temsilcileri, bu kodun işverenler tarafından suiistimal edildiğini belirtti.
KADINLAR İÇİN DAHA OLUMSUZ
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, kod 29’un işçiler açısından her zaman olumsuz bir durum olduğunu söyleyerek, salgınla birlikte bu durumun daha da arttığına işaret etti. İşverenlerin bu maddeyi istismar ettiğini belirten Çerkezoğlu, kadınlar açısından bu tablonun daha da olumsuz olduğunun altını çizdi. Çerkezoğlu, “Her kriz döneminde olduğu gibi salgında da kadınlar işini daha fazla kaybediyor. Bu şekilde işten çıkarılma ise tabloyu daha da olumsuz hale getiriyor. Hem yeniden iş bulmasında hem de genel olarak sorun oluşturuyor” diye belirtti.
BEYANLA YETİNİLMEMELİ
İşverenin işçiyi işten çıkarmadaki beyanının yeterli olarak görüldüğünü söyleyen Çerkezoğlu, işçilerin olumsuz etkilenmemeleri için işveren beyanının yeterli olmaması gerektiğinin altını çizdi. Çerkezoğlu, “Eğer işverenin böyle bir iddiası varsa bunu kanıtlamalılar. Somut belgeye dayandırmalı. İŞKUR ve SGK işverenin beyanını peşinen kabul etmemeli. İşverenlerin bu maddeyi bu kadar rahat bir biçimde kullanabilmesinin önüne geçilmelidir” diye konuştu.
DAVA AÇIN
Kod-29’dan çıkarılan işçilerin dava açması gerektiğini vurgulayan Deriteks Sendikası(DERİTEKS) Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Faruk Yanılmaz da, “Dava sonuçlanınca işçi hakkını toplu bir şekilde alabiliyor. Yüz kızartıcı bir suç işleyen bir işçi zaten gidip dava açmaz. Çünkü kaybedeceğini bilir. Hiç suçu olmayan insanlara da suç işlemiş muamelesi yapılan insanlar haklarını aramalılar. Hakkını aramayan insanlara bizim önerebileceğimiz farklı bir şey yok. Sırf işverenin dediği işi yapmadı diye bu koddan işten atmak adil değil. Amaç işçiyi işten çıkarmak ve onun lekelemek. İş başvurusunda işçinin bu durum karşısına çıkıyor. Bu türden işten atmalar kabul edilir bir şey değil. Bu durumu Meclis’te görüşebildiğimiz vekillere anlattık. Elimizden geleni yapıyoruz. İşçiler sendikalarına güvensinler. Örgütlü işçi yenilmez” şeklinde konuştu.
RANTA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ
Devrimci Turizm İşçileri Sendikası(Dev Turizm-İş) Marmara Bölge Sorumlusu Turgay Özdemir ise, kod 29’un salgınla birlikte işverenler tarafından ranta dönüştürüldüğünü söyledi. Kod yüzünden işçinin iş bulmasının da önünün kesildiğini dile getiren Özdemir, “Yasanın tamamen değişmesi gerekiyor. Ya da en azından işverenin bu gerekçeyi ispatlama yükümlülüğü olması gerekiyor. Yoksa kabul edilmemeli, işçi işten çıkarılmamalı. Bu durum işçinin onuruna da dokunan bir durumdur. İşçi alın teriyle çalışıyor, onuruyla geçiniyor. İşçinin onuruna sahip çıkması gerekiyor. Bunun için ciddi bir mücadele gerekiyor. Bu mücadelenin de örgütlü yürütülmesi şart” şeklinde konuştu.
MA / Kadir Güney