ORDU - Girdi maliyetleriyle boğuşan çiftçilerin yaşadığı soruna kuraklığın da eklendiğini belirten Tüm Köy-Sen Ordu Şube Başkanı Zekai Sağra, maliyetlerin artmasından kaynaklı çiftçilerin üretimden vazgeçmeye başladığını söyledi.
Karadeniz bölgesi kentlerindeki çiftçiler, ekonomik kriz nedeniyle her geçen gün artan girdi maliyetleri ve buna karşı bankalardan aldıkları kredi borçlarını ödeyememekten kaynaklı zor günler geçiriyor. Kuraklık tehlikesinin de bu sorunlara eklenmesiyle birlikte bölgedeki çiftçiler üretim yapamaz hale geldi. Çiftçiler, yaşadıkları sorunlara karşı yeteri desteği alamamaktan şikayetçi.
Tüm Üretici Köylüler Sendikası (Tüm Köy-Sen) Ordu Şube Başkanı Zekai Sağra, bölgedeki çiftçilerin yaşadığı sorunları ve çözüm önerilerini anlattı.
YAKLAŞAN TEHLİKE
Çiftçilerin en önemli sorunlarının başında kuraklığın geldiğini belirten Sağra, iklimsel değişiklikler sonucu bölgenin kuraklık riskiyle karşı karşıya olduğunu söyledi. İklik değişikliği nedeniyle Karadeniz’in önceki yıllara oranla yeteri yağışı alamadığına aktaran Sağra, "Artık bölgemizde ani yağışlar ve sel olduğunu görüyoruz. Özellikle bu yıl hiç kış görmedik, kar yağmadı. Tarımsal üretim yapılan alanlar yeteri kadar beslenmemişse üretimde düşüklük yaşanacak" dedi.
TEKELLEŞMENİN ETKİLERİ
Büyük şirketlerin tarımda tekelleşmeye gitmesinin de küçük çiftçileri olumsuz etkilediğini ifade eden Sağra, şirketlerin tek amacının daha fazla kar etmek olduğunu kaydetti. Sağra, “Ülkedeki gıda üretimi yabancı ortaklı sermaye gruplarının eline geçmiş durumda. Üretim adı gibi çok değerli bir şey. Üretmeden hiçbir ülke refaha ulaşamaz. Bunun farkında olan küresel şirketler Türkiye’de toprak kiralama yoluna gidiyor. Bunun örneklerini Karadeniz bölgesinde fındık bahçelerinde görüyoruz. Büyük tekeller üretici ile kontrat imzalama noktasına geldi. Piyasadaki gıda ürünlerinin artışının sebebi de şirketlerin küreselleşmesidir” diye konuştu.
ÇİFTÇİ ÜRETMEYİ BIRAKIYOR
Sağra, maliyetlerinin her geçen gün daha da artmasının da çiftçiyi zora soktuğunu ifade etti. Maliyetlerden kaynaklı çiftçilerin üretimi bırakmaya başladığını söyleyen Sağra, kendisinin de 9 senedir yaptığı yeşil fasulye üretimini bıraktığını aktardı. Kimyasal ilaçlar ve gübreler kullanmadan yapılan üretiminin daha da maliyetli olduğuna dikkati çeken Sağra, “9 sene önce kilosunu 10 liraya aldığım fasulye tohumunu 125 liraya alır oldum. Maalesef genetiği değiştirilmiş tohumlara ve dışa bağlılığa mahkum bırakıldık. Sonucunda da maliyet artışları ile birlikte sebze üretiminden vazgeçtim. Bu bölgede benim gibi üretimden vazgeçen yüzlerce çiftçi var” diye kaydetti.
TARIM KANUNU'NUN UYGULANMASI
Sağra, Tarım Kanunu'na göre Gayri Safi Milli Hasılanın yüzde 1’inin üreticiye destek olarak verilmesi gerektiğini ancak bu payın kendilerine verilmediğini söyledi. "Bu payı üreticiye vermeyen hükümet ithalatta gideri sıfırladı" diyen Sağra, “Türkiye en iddialı olduğu ürünlerde bile ithalatçı duruma geçti. Bundan 20 sene önce buğday, ayçiçek, soya ithal edileceği söylenseydi gülerdik. Cari açığın olduğu ve tarımsal alanların olabildiğine fazla olduğu bir ülkede bunların yaşanması ülke ekonomisi ve geleceği açısından son derece yanlış” ifadelerini kullandı.
Eski Tarım Bakanı Mehdi Eker’in "Ya tarımı şirketler yapacak ya da köylüler şirketleşecek" sözlerini anımsatan Sağra, “Bugün üreticilerin karşı karşıya olduğu durum budur. Maliyetleri karşılayamayıp üretimden koptular. Onun yanında küresel tarım şirketleri bu işi yapar oldu. Üretim yapılmadığı için her yıl yüz binlerce hektar tarım alanı azalıyor” diye belirtti.
ÜRETİCİYE DESTEK
Üreticinin sorunlarının çözümü için başta akaryakıt almak üzere girdi maliyetlerinin düşürülmesi gerektiğinin altını çizen Sağra, bunun yanı sıra üreticinin de güçlü bir şekilde örgütlenmesi gerektiğini vurguladı. Tüketicinin de ucuza ürün alabilmesi için bunun şart olduğunu kaydeden Sağra, şöyle devam etti: “Birlikler ve kooperatifler aracılığıyla üreticiden tüketiciye aracısız bir hizmet verilecek. Türkiye’nin dışarıdan alabileceği şeyler asgari düzeyde tutulmalı. Verimli bir tarım yapıldığı takdirde ülkemiz tarım açısından çok iddialı bir ülke. İlerleyen zamanlarda küresel ısınmaya bağlı paranız olsa bile yiyecek alamayacak duruma geleceğiz. Ekilebilir alanların üretim için hazırlanması ve üreticinin desteklenmesi lazım."
MA / Tolga Güney