İZMİR - Baskı ve sürgünlere karşı oturma eylemi yapan kamu emekçileri kurumsallaşan faşizme karşı ortak mücadele çağrısında bulundu.
Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK) İzmir Şubeler Platformu, sürgün ve baskılara karşı oturma eyleminin 11'inci haftasında da Alsancak Gar önünde bir araya geldi. Açıklamada, "Demiryolları Halkındır, Satılamaz. Tasfiye ve Özelleştirmeyi Kabul Etmiyoruz" pankartı açıldı. Açıklamaya Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Mahir Polat da destek verdi. Açıklamada sık sık, "Demiryolları Halkındır, Satılamaz", "AKP elini sendikadan çek", "Yaşasın örgütlü mücadelemiz" sloganları atıldı.
İlk olarak söz alan KESK İzmir Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Bülent Karakaş, İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesi, Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) kapatılması ve HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'na yönelik baskılara tepki gösterdi. Demokrasinin ayaklar altına alındığını ifade eden Karakaş, emekçiler olarak demokrasinin ve hukuk olduğu bir ülkede yaşamak istediklerini belirtti. Karakaş, mücadele vurgusunda bulundu.
'ZULMÜNÜZ ARTSIN Kİ TEZ GİDİN'
CHP İzmir Milletvekili Mahir Polat, AKP'nin yönetememe krizi içerisinde olduğunu belirtti. Gazetecilerin muhaliflerin baskılarla karşı karşıya olduğunu dile getiren Polat, "Bir gece de tek adam için İstanbul Sözleşmesi feshedilebiliyor. Bir gece uyanıyorsunuz Merkez Bankası Başkanı görevden alınmış. Milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılabiliyor. Bunların hepsi tek adam için yapılıyor" dedi. Ülkeyi AKP karanlığına teslim etmeyeceklerini dile getiren Polat, "Zulmünüz artsın ki tez gidin" sözleriyle tepki gösterdi.
Açıklamayı yapan Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS) Şube Başkanı Erdal Akyol ise, üyelerinin düzmece soruşturmalarla ihraç ve sürgünlere maruz kaldıklarını belirtti. Akyol, yapılan uygulamanın sendikal örgütlenme ve demokratik hak mücadelesine vurulan bir darbe olduğunu söyledi.
‘HANGİ HUKUKA SIĞIYOR?’
BTS üye ve yöneticilerine "Size verilenle yetinin, fazlasını istemeyin, yoksa siz de sürgün edilirsiniz!.." mesajı verildiğini dile getiren Akyol, " Anayasal hak olan sendikal örgütlenme özgürlüğü engellenmek istenilmektedir. AKP’nin ideolojik çizgisinde siyasallaşmış idari makamların disiplin soruşturmaları, verdikleri sürgün ve görevden alma kararları bu nedenle bizler için şaşırtıcı değildir. En temel sendikal faaliyetlerin bile suç sayıldığı, örgütlenme ve ifade özgürlüğünü önemseyen baskılara karşı demokratik tepkilerini gösteren üye ve yöneticilerimizin son derece keyfi gerekçelerle sürgün edilmesi, çeşitli cezalar önerilmesi hatta hangi 'ileri demokrasi' anlayışına, hangi adalete, hangi hukuka sığmaktadır?" diye sordu.
‘FAŞİZM KURUMSALLAŞIYOR’
AKP iktidarının demokrasi tarihinde karanlık sayfalar açmaya devam etiğine işaret eden Akyol, "Faşizmin kurumsallaştırılmaya çalışıldığı bu dönemde, milletvekillerinin vekilliklerinin düşürüldüğü, milyonlarca oy alan bir partinin kapatılmak istendiği, meclisin iradesine vurulan yeni bir darbe ile bir gece vakti sadece bir kişinin imzası ile İstanbul Sözleşmesinin yok sayılması, büyükşehir belediyelerinin kaybedilmesinden kaynaklı yetkilerinin tırpanlanması, arazilerine el konulması, kitlerin özelleştirilmek istenmesi gibi saldırılarla kamu emekçileri ve toplumun her kesimi ayakta kalma mücadelesi verirken, bu ayakta kalma mücadelesinin iktidarı ciddi anlamda zor durumda bıraktığını biz görüyoruz" diye belirtti.
‘HEP BİRLİKTE DUR DİYELİM’
BTS ve KESK üzerindeki baskılarla örgütlü mücadelenin yıkılamaması üzerine sürgün listelerinin devreye konulduğuna dikkati çeken Akyol, şöyle devam etti: "Kazanılmış haklarımızı gasp etmenize izin vermeyeceğiz. Planladığınız emekliliğe teşvik tuzağına düşmeyeceğiz. Bu yasa tasarısına yönelik tepkimizi işine aşına ve geleceğine sahip çıkacağına inandığımız tüm Demiryolu emekçileri ile birlikte zamanı geldiğinde ortak mücadele silahımız olan iş bırakma ile göstereceğiz. Sahibi olduğunuz kamu kuruluşlarını ticarethaneye, sizleri müşteriye, bizleri de pazarlamacıya dönüştüren bu talan düzenine artık hep birlikte dur demenin zamanıdır. Korku imparatorluğu kendi sonunu getirmeye mahkûmdur. Kaçınılmaz sonlarını emekçileri ve demokrasi güçlerinin ortak ve birlikte mücadelesi getirecektir."
Akyol, ortak mücadele çağrısında bulunarak, fiili, meşru ve hukuki mücadelelerini yükselteceklerini belirtti.
Açıklama "Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz", "Yaşasın örgütlü mücadelemiz" sloganlarıyla sona erdi.