Kemalbay: Yoksulluk ve işsizlik yönetenlerden kaynaklanıyor

img

ANKARA - HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, Temel Gelir Güvencesi Platformu’nun işsizlik ve yoksulluğa dair görüşlerini Meclis'e taşıyarak, “İşsizlik ve yoksulluk sorunu, Türkiye’deki bu çarpık sömürü düzenini yürüten ve yönetenlerden kaynaklanıyor” dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, işsizlik ve yoksulluğa ilişkin Meclis’te basın toplantısı düzenledi. HDP milletvekilleri ile Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş da toplantıya katıldı. 
 
Kemalbay, ekonomik krizin pandemi ile birlikte daha da derinleştiğini belirterek, “Yaşanan sorunlara yönelik çözüm önerileri konusunda Türkiye’de AKP iktidarının ortaya koyduğu politikalar sorunları daha da ağırlaştırdı. Yoksulluk büyüyor, işsizlik Türkiye tarihinin en büyük rakamlarını gösteriyor ve sanki yoksulluk, yoksulların sorunuymuş gibi; işsizlik işsizlerin sorunuymuş gibi bir tablo çıkıyor ortaya. Oysa yoksulluk ve işsizlik, yoksulların ve işsizlerin sorunu değil, işsizlik ve yoksulluk sorununu yaratanların Türkiye’deki bu çarpık sömürü düzeninin yürüten ve yönetenlerden kaynaklanıyor” dedi.
 
‘GELİR DAĞILIMI EŞİT YAPILMALI’
 
İşsizlik sorununun çözülebilmesi için gelir dağılımının daha adil bir şekilde yapılması gerektiğini belirten Kemalbay, “Herkesin gelire ulaşmasının bir hak olarak tanınması için çaba harcamak gerekiyor. Bunun için gelir adaletsizliğine, işsizlik ve yoksulluğa karşı temel gelir güvencesi haktır diyen, Temel Gelir Güvencesi Platformu kuruldu. 92 kurum, Temel Gelir Güvencesi haktır Platformu’nun imzacısı” diye belirtti.
 
21 GÜNLÜK TAM KAPANMA
 
Pandeminin yanlış yönetildiğini belirten Kemalbay, konuşmasının devamında aralarında HDP ve TİP’in de yer aldığı Temel Gelir Güvencesi Platformu’nun şu görüşlerine yer verdi: “Pandeminin yükselen yeni dalgası karşısında toplumun geniş kesimleri bir kez daha kendi kaderi ile baş başa bırakılıyor. Bu koşullarda gelir güvencesiyle desteklenen en az 21 günlük bir tam kapanma dışında bir çözüm ufukta görünmüyor. Salgını kontrol altına alabilecek gelir güvenceli bir tam kapanmanın maliyeti yaklaşık 12 milyar TL ve bu kaynak bütçede mevcut. Bu yalın gerçeğin es geçilmesi bugünün değil yakın geleceğin de kaybedilmesi anlamına gelecek.
 
KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİ
 
Gelir güvencesi sağlanması karantinanın çok önemli bir koşuluyken, Saray rejimi salgının yeniden yükselişini, en az 2 milyon işçinin yararlandığı kısa çalışma ödeneğinin Mart sonunda kaldırılması ile karşıladı. Kâğıt üstünde uygulanmakta olan işten çıkarma yasağının Kod-29 aracılığıyla devre dışı bırakılmasına açıkça göz yumuluyor. SGK’nin verilerine göre 2020 yılında 176 bin 662 işçinin iş sözleşmesi ‘Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri’ gerekçesiyle iptal edildi, kıdem ve ihbar tazminatları hakları gasp edildi, işsizlik ödeneğinden yararlanma hakları ellerinden alındı.
 
GÜÇLÜ TOPLUMSAL HAREKET
 
Toplumsal zenginliğimizin insanca yaşanacak bir ülke inşa etmek yerine bir avuç sermayedarı zengin etmek için kullanılmasına dayalı talan rejimine son verilmeden bu kısır döngüden çıkılamaz. Devasa bir kara delik haline dönüşen Kamu-Özel İş birliği projelerine sağlanan güvenceler el altından artırılır ve döviz cinsinden ödemeler bir gün aksatılmazken, Kanal İstanbul gibi çılgınca rant ve beton projelerinde ısrar edilirken geniş emekçi yığınların, küçük esnafın yıkıma sürüklenmesi kabul edilemez. İşsizlik intiharları alıp başını giderken, alt sınıflardan sızdırılan toplumsal zenginliğin yeni zengin yaratma projelerinde heba edilmesine müsaade etmeyeceğiz. Toplumsal kaynakların adil dağılımının sağlanması ancak bunu talep eden güçlü bir toplumsal hareketin varlığıyla mümkündür.
 
DEMOKRASİ VE EŞİTLİK MÜCADELESİ
 
Bugün gelinen koşullarda gelir güvencesi temini halkımızın en öncelikli talebi haline gelmiştir. Gelir güvencesi, bütçe olanaklarıyla sağlanabilir. Kapitalistlerin değil halkın çıkarlarını önceleyen, yandaşları zengin etmeyi değil toplumun geleceğini güvence altına almayı esas, savaşı değil barışı, öldürmeyi değil yaşatmayı temel alan bir politik tercih temel geliri bütçe olanaklarından rahatlıkla destekleyebilir. Artık acil ve yaşamsal bir talep haline gelen temel gelir güvencesi, ancak güçlü bir halk hareketi ile desteklendiği oranda uygulamaya geçebilir. Bu konuda emekçi sınıfları temsil eden bütün sendikalara, partilere, meslek odalarına büyük görevler düşmektedir. Halkın yaşamsal sorunlarından yola çıkarak güçlü bir halk muhalefeti inşa etmek için dayanışmayı büyüttüğümüz oranda emekçi halkımızın en geniş desteğini kazanacak bir demokrasi ve eşitlik mücadelesi gerçek anlamda etkinlik kazanacaktır. Pandemi koşullarında işsizlik sigortası yağmalanarak değil halkın bütçesinin kaynaklarından yararlanarak tam kapanmayı destekleyecek bir temel gelir güvencesi politikasının hayata geçirilmesi için mücadeleyi büyüteceğiz.”