Sağlık emekçileri 1 Mayıs’ta 'insanca yaşam' diyecek

img

İZMİR - Salgınla mücadelede sağlık emekçilerinin kabus yaşadığını belirten SES İzmir Şubesi Kadın Sekreteri Hülya Ulaşoğlu, 1 Mayıs’ta insanca yaşamak için taleplerini yineleyeceklerini söyledi. 

Türkiye'de pandemi bilançosu her geçen gün artarken, günlük vaka sayıları 60 bini aştı, can kayıpları 300’e yaklaştı. Pandemiyle en önde mücadele eden sağlık çalışanları, "Yaşam hakkımızdan vazgeçmiyoruz, ölümleri durdurun!” deseler de talep ettikleri gibi korunmadığı için yaklaşık 140 bin sağlık çalışanı Kovid-19 hastası oldu, 393 sağlık çalışanı hayatını kaybetti. 
 
SALGINDA 1 MAYIS
 
Yüksek ölüm riski, mobing, hak gasplarıyla boğuşan sağlık emekçileri, yaklaşan 1 Mayıs'a bu sorunların gölgesinde giriyor. Sağlık çalışanlarının pandemiyle mücadelesini “kabus” olarak değerlendiren Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) İzmir Şubesi Kadın Sekreteri Hülya Ulaşoğlu son 1 yılda yaşadıkları zorluklar ve sorunlara ilişkin konuştu.
 
‘MÜCADELE DUYGUSU YOK ARTIK’
 
Sağlık emekçilerinin salgınla mücadelede tükendiğini söyleyen Ulaşoğlu, “Ölümlerimiz ne kadar ağır koşullarda çalıştığımızın ispatıdır. Dünya ölçeğine baktığımızda en çok sağlık çalışanının yaşamını yitiren ülke Türkiye’dir. Yüzlerce sağlık emekçisi Kovid-19 nedeniyle yaşamını yitirdi, buna rağmen meslek hastalığı sayılmadı. Salgın ilk görülemeye başlandığında yaratılan birlikte mücadele etme duygusu artık bizde yok, yaşadıklarımız bizde ciddi kırılmalar yarattı" dedi.  
 
HAMİLE SAĞLIK EMEKÇİLERİ 
 
Kadın sağlık emekçilerinin yaşadığı sorunlara da değinen Ulaşoğlu, sözlerine şöyle devam etti: "Yakın zamanda bir genelge çıktı. Kamu çalışanları arasında idari izinli sayılacak kriterler bulunuyordu. Bu genelgede sağlık çalışanlarına keyfi olarak yer verilmedi. Keyfi, çünkü hamileyseniz kronik hastalıklarınız varsa keyfiyet olmaz. Gebe olan pek çok sağlık çalışanı idari izinli olması gerekirken Kovid-19 servislerinde çalışmak zorunda bırakıldı. Diğer yandan 24 saat nöbette kalan sağlık çalışanı, eve gittiğinde dinlenemiyor, çocuk bakımı, ev temizliği gibi pek çok iş onu bekliyor. Sağlık çalışanlarının çocuklarını gönderebilmeleri için kreş ve okullar açılmalıydı. Sağlık çalışanları ve aileleri aşı olabilirdi. En azından uzun nöbetin ardından eve gittiğinde dinlenebilir, bulaş riskinin ağırlığı biraz hafifletilirdi” diye konuştu. 
 
SORUNLARI ANLATMAK YASAKLANDI
 
Salgınla mücadelede yaşanan sorunlarını dile getirdikleri eylemlerin yasaklandığına dikkati çeken Ulaşoğlu, "Yaptığımız eylemler sağlık emekçilerine başta psikolojik olarak iyi geliyordu. Yasakların ardından intihar ve kalp krizi gibi ani ölümler yaşandı. Pek çok insan gibi sağlık çalışanları da sorunlarını dile getirmek ister, bunu yapamadığında dolayı tükenmişlik hissi ağırlaşıyor. Sağlık emekçileri onca ağır işin ve baskının içinde sorunlarını dile getirdikleri alanları umut görüyorlardı. Sağlık Bakanlığı'nın sorunları dile getiren eylemler için teşekkür etmesi gerekirken, pandeminin bütün yükünü sağlık çalışanlarına yükledi” dedi. 
 
'SAĞLIK SİSTEMİ ÇÖKTÜ'
 
Pandeminin ekonomik ve sosyal olarak toplumun her kesimine ağır yansıması olduğunu, hastanelere de etkisinin ise sistemin çökmesiyle yansıdığını belirten Ulaşoğlu, "Çalışan sağlığı birimi, üretim kalitesi güvenliği gibi pek çok birimle her şeyin yerli yerinde olduğunu göstermelik olarak sundukları bir sistem var. Bunların hepsi tuzla buz oldu, sağlık sistemi çöktü. İnsanca çalışmak istiyoruz. Bunun için yeterli ekipmanın olması gerekiyor. Ancak daha geçen hafta enjöktör bulunamıyordu, hastaya ilaç enjekte edemiyoruz. Hastanın tansiyonu çıkıyor, yanında refakatçisi yok, parası yok. Aramızda para toplayıp alıyoruz" şeklinde konuştu. 
 
'AKIL VE BİLİM YÖNETMELİ'
 
Sağlık Bakanlığı'nın talep edilmesine rağmen personel almamasının sağlıkta dönüşüm politikasıyla ilgili olduğunu söyleyen Ulaşoğlu, "Hastaneleri işletme halinde, çalışanları da sözleşmeli, taşeron olarak çalıştırmak istediği için kadrolu alım yapmak istemiyor. Personel açığı giderilse çalışan insanca çalışabilir, toplum sağlığı da düzelir. Sağlık sistemini bilim, akıl yönetmeli, sağlık örgütleriyle çalışsalar bu sorunların hiçbiri olmaz. Sendika ve meslek odalarının Bakanlık'ta, bilim kurullarında olması gerekir" diye konuştu. 
 
1 MAYIS TALEPLERİ
 
SES İzmir Şube olarak örgütlü oldukları iş yerlerindeki sağlık çalışanlarının sorunlarını dinleyerek, çözüm taleplerini aldıklarını söyleyen Ulaşoğlu, 1 Mayıs hazırlıklarını ve taleplerini şöyle aktardı: "Sağlık çalışanlarının en önemli taleplerinden biri gece çalışmanın mesaiden sayılması. 24 saat çalışıyor, nöbet parası ödememek adına zorunlu izne gönderiliyor. Yıpranma payımızı sonuna kadar savunuyoruz. Korona olan insanlar 14 gün karantinada kalırken, biz sadece yedi gün kalıyoruz, personel yeterli olmadığı için hemen hastaneye çağrılıyoruz. Bu hem ailemizi, hem çalışma arkadaşlarımızı hem de hastayı riske atmaktır. Bunun önlenmesini istiyoruz. Sağlık çalışanlarının üzerindeki mobinge ve baskıya son verilsin. Esnek, kuralsız çalışma istemiyoruz. Çalışma ortamlarımızın korunaklı ve sağlıklı olmasını istiyoruz. Sağlıkta dönüşüm politikasının ardından geliştirilen performans sistemi gibi uygulamalar, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin en önemli unsurudur. Çok bir şey istemiyoruz, İnsanca çalışmak, insanca yaşamak istiyoruz."
 
MA / Sevda Aydın