Kayısı rekoltesi 30 bin tona geriledi

img

MALATYA - Kayısı rekoltesinin 300 bin tondan 30-35 bin tona gerilediğini belirten TÜM KÖY SEN Malatya Şubesi Başkanı Ali Güre, bu durumun tarım politikalarının sonucu olduğunu söyledi. 

Dünyadaki 17 milyon kayısı ağacından yaklaşık 8 milyonunun yetiştiği, kayısı ihtiyacının yüzde 25’ini, kuru kayısı ihtiyacının ise yüzde 85’ini karşılayan Malatya’da, mevsim normallerinin üzerinde olması nedeniyle erken çiçek açan kayısı ağaçlarını don vurdu. 9 Mayıs’ı 10 Mayıs’a bağlayan gece Malatya'nın pek çok bölgesinde meydana gelen şiddetli fırtına, dallardaki kayısının bir kısmının dökülmesine neden olurken, gecenin ilerleyen saatlerinde don ve aşırı rüzgar nedeniyle Hekimhan, Darende ve Kuluncak ilçelerinde “yemeye dahi” kayısı kalmadı.
 
REKOLTE DÜŞÜYOR
 
Malatya'nın 250-300 bin ton olan kayısı rekoltesi, 2004'ten bu yana çıkarılan tarım yasasıyla birlikte her yıl düşüyor. Geçtiğimiz yıl aynı kurumlar tarafından açıklanan iki farklı rekolte, 65 bin ton ile 80 bin ton oldu. Her yıl onlarca üreticinin “destek” alamamasından kaynaklı ağaçlarını kestiği kayısıda, bu yıl yaşanan don olayından kaynaklı rekoltenin tahmini 35 bin ton olacağı düşünülüyor. 
 
GİRDİLER KATLANIYOR
 
Don olayının yanı sıra üreticiler kullandıkları ilaç, gübre, tohum, mazot fiyatlarına peş peşe yapılan zamlar nedeniyle üretim yapmakta zorlanıyor. Geçen yıl torbası 70 TL olan gübrenin bu yılki fiyatı, yüzde 150 zamlanarak 170 TL olurken, 100 TL’ye alınan tarım ilacı ise 300 TL’ye çıktı. Bölgede yaklaşık 60 bin ailenin tek geçim kaynaklarının kayısı olduğunu belirten Tüm Üretici Köylüler Sendikası (TÜM KÖY SEN) Malatya Şubesi Başkanı Ali Güre, don olayını ve Malatya’da süregelen tarım politikalarını değerlendirdi. 
 
ZARAR FAZLA
 
Geçimlerini sağlayan ailelerin yanı sıra her yıl yaklaşık 50 bin mevsimlik tarım işçisinin kayısı toplamada çalıştığını belirten Güre, kayısının yanı sıra ceviz, üzüm ve birçok meyve ağacının da don ve fırtınadan etkilendiğini söyledi. Yaşanılanları “afet” olarak tanımlayan Güre, “Tespitler yapılıyor ancak bizim gözlemlerimize göre zarar çok fazla.  Bugünkü rekolte tahminlerimiz 30-35 bin ton. Ancak Malatya’da tüm kayısı ağaçları tuttuğunda, 140 bin ton rekolteden bahsedilir. Olmayan her ürün daha fazla yoksulluk” diye konuştu. 
 
3 TÜCCARIN ÇIKARI
 
Geçen sene Malatya Tarım İl Müdürlüğü, Ziraat Odası ve Valilik tarafından iki farklı rekolte açıklandığını anımsatan Güre, “Kalem oyunları ile rekolte yüksek gösterilerek, fiyat aşağı çekildi” dedi. Rekolte belirlenmesinde köylü üreticilerin yer almadığını vurgulayan Güre, kayısı fiyatlarının rekolte belirleyen “3 tüccarın çıkarları” doğrultusunda belirlendiğini sözlerine ekledi.
 
ÜRÜN ÇEŞİTLİLİĞİ BİTİRİLDİ
 
Yaşananların Türkiye’nin tarım politikalarından bağımsız olmadığına işaret eden Güre, “Yaşadığımız bölgede geçmişte ürün çeşitliliği vardı. Pancar buranın en önemli geçim kaynaklarındaydı. Binlerce ton şeker pancarı üretilirdi. Tarım politikalarının değiştirilmesi ile birlikte bir kota konuldu, pancar kantarları kapatıldı ve Malatya merkezde bulunan şeker fabrikasını tek bıraktılar. ‘Ekmeyin’ demiyorlar ama kantarlar kapalı ve fabrika çok uzakta. Şuanda Malatya’da pancar bitme noktasına geldi. Tütünde aynı şekilde bitirildi. Gide gide bir tek elde kayısı kaldı” şeklinde konuştu. 
 
GİDER FAZLA DESTEK YOK
 
Yüksek girdilerin de üreticiyi zorladığına dikkati çeken Güre, “Üretici köylü olarak şuan dünyanın en pahalı mazotunu tüketen ülkeyiz. Bir yıl önce kayısıda kullanılan bakır ilaçları, 60 TL’den 230 TL’ye çıktı. Üretici kayısı olsa ya da olmasa bir bebeğe bakarcasına ağacına bakmak zorunda yoksa kuruyacak. 20-30 yıllık ağaçlar, gübresini, ilacını vermek zorunda. Bu girdilerde yapılan zamlar üreticiyi bitme noktasına getirdi. Tutmuyor ancak harcama yapıyor. Buna karşı bir destek yok” ifadelerini kullandı.  
 
‘DEVLET BİZE BORÇLU’
 
2004 yılında çıkarılan Organik Tarım Kanunu’na göre gayri safi milli hasılanın yüzde birinin tarıma ayrılması gerektiğinin altını çizen Güre, “Bugünkü gayri safi milli hasılaya göre dağıtılması gereken yıllık destek 280 milyar TL’ye denk geliyor ancak verilen destek 120 milyar TL. Biz üreticiler olarak devletten şimdi alıcı durumdayız. Devlet bize şuan borçlu. Yasaların vermiş olduğu destek dahi verilmiyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan iki ay önce, ‘gübre destekleri, küresel emtia fiyatlarındaki gelişmeler doğrultusunda yüzde 100 artırılacak’ dedi. Söz konusu destek hala sağlanmadı. Bu kadar yüksek girdilere karşı üretici hala ürününü ne kadara satacak onu bile bilmiyor” diye konuştu.
 
KAYISI CAN ÇEKİŞİYOR
 
Üreticinin üretememe noktasına geldiğini vurgulayan Güre, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu sorunlar Malatya’ya hasa sorunlar değil. Türkiye’de 28,5 hektar tarım alanı 23 bin hektara geriledi. 5,5 hektar alan neden kaybedildi? Uygulanan yanlış tarım politikaları nedeniyle üretici arazisini terk edip şehre yerleşiyor. TÜİK’in resmi verilerine göre köylüler her geçen gün göç ediyor. Artık genç nüfus tarımda geleceğini göremediği için evini terk ediyor. Bu veriler tarımın nereye geldiğinin göstergesi. Köylü nüfusu yaşlı bir nüfus. Tarım arazileri ranta açılıyor. İnsanlar artık kayısı ağaçlarını kesiyor. Bu kadar gelir getiren, geçim sağlayan ürün sahipsiz ve politikalardan kaynaklı can çekişir duruma geldi.” 
 
ZARAR KARŞILANMALI
 
Türkiye’nin üretici köylüye dair bir tarım politikası olmadığını dile getiren Güre, yapılması gerekenleri şöyle sıraladı: “Küçük ölçekli tarım bitirilerek, tamamen büyük ölçekli tarıma geçme hesapları var ancak bu üretici köylü temelinden değil. Üretici köylüyü yoksullaştırma, toprağından koparma, açlığa sefalete terk etmek, gerekirse şehirlere göç ettirip yerine sermaye sahiplerini hakim ettirmek politikası uygulanıyor. Üreticilerin ürün kaybından dolayı yaşadığı zararlar devlet tarafından karşılanmalı, bankalara, birliklere, Kooperatiflere olan borçları faizsiz olarak yeniden yapılandırılmalıdır. Ürün kaybı yaşanan bölgeler acil afet kapsamına alınmalıdır. Üreticiye ucuz mazot verilmelidir.”
 
MA / Emrullah Acar