MERSİN - Bayramda da çalışmak zorunda kalan kadın emekçiler, bayramın kendileri için daha fazla mesai ve sömürü demek olduğunu belirtti.
İş sektörlerinde her türlük emek sömürüsüyle yüz yüze bırakılan kadınların ne bayram ne de resmi tatilleri var. Özellikle alışveriş merkezleri (AVM) ve restoran gibi yerlerde çalışan kadınlar, bayram günlerinde daha fazla mesai ve mobbinge maruz kalmalarına rağmen kovulma tehdidi nedeniyle yaşanılanlara sessiz kalıyor.
Mersin'in Akdeniz ilçesinde bir balıkçı teknesinde müşterileri ağırlayan Sebahat Karasu, (54), daha önce çeşitli işlerde çalıştığını son 3 yıldır ise teknede gelen misafirleri ağırladığını belirterek, “Bayram bizim neyimize” diyerek durumunu özetledi. Emek mücadelesinin yanı sıra toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile de mücadele ettiklerini sözlerine ekleyen Karasu, “Daha önce birçok işte çalıştım. Erkeklerden daha fazla mücadele veriyoruz. Tek başına anne, tek başına kadınız. Hem içerde hem de dışarda savaşmak zorunda kalıyoruz. Tek başıma 2 evlat büyüttüm. Şu yaşıma kadar hiçbir bayramda evde oturma şansım olmadı. Sürekli çalışmak zorundayım. İşyerindeki haksızlıkların yanı sıra müşterilerin sözlü tacizine uğruyoruz. Hor görende çok oluyor. Aynı işi yaptığımız halde erkeklerden daha az maaş alıyoruz ve bu normal bir şeymiş gibi gösteriliyor. Hiçbir konuda erkeklerle eşit değiliz” diye belirtti.
DAHA FAZLA MESAİ
Kirada oturan ve başka bir geliri olmayan Karasu, “Bayramda evde otursam kiramı ödeyecek, ekmeğimi verecek?” diye sordu. Bayramda diğer günlere nazaran daha fazla mesai yaptıklarını söyleyen Karasu, 09.00-22.00 olan mesai saatlerinin bayramda 09.00-02.00 saatlerine çıkarıldığını aktardı. Fazla mesainin maaşa yansıtılmadığını da kaydeden Karasu, “Günlük kazancım 100 TL. Bundan yol ve sigara paramı çıkarın geriye bir şey kalmıyor. Alın terimizin karşılığını alamıyoruz” dedi.
YILIN 12 AYI
İlerleyen yaşına rağmen sahil kenarında boncuklardan takı yaparak geçimini sağlayan Leyla Muşlu (65), 19 yıldır bu işi yapıyor. Bayramdan 2 ay önce hazırlıklara başlayan ve boncuk, akik taşlardan kolye, küpe ve bileklik yapan Muşlu, hiçbir özel günde evde bulunmadığını belirtti. Bayramların kendisi için bir anlam ifade etmediğini belirten Muşlu, yaz kış demeden yılın 12 ayı çalıştığını ve hastalık dışında dinlenmediğini söyledi. Muşlu, “Bir kolyenin yapımı 2 saatimi alıyor. Akşam eve gittiğimde bitap düşüyorum. Uzun süre çalışmaktan dolayı sırt ağrısı ve gözlerimde görme bozuklukları oluştu. Hiçbir sağlık güvencem yok ama mecburum bu işi yapmaya. Hem pandemi hem de ekonomik kriz çok etkiledi. Bu süreçte 7 ay evde oturmak zorunda kaldık ve hiçbir yerden destek almadık. Umudumuz bayramdı ama o da boşa çıktı” ifadelerini kullandı.
BAYRAM MI?
Yoğurtçu Parkı’nda 2011 yılından bu yana bazı firmalara ait parfüm ve el kremleri gibi kozmetik ürünler satarak geçimini sağlayan Yelda Yaman (48) ise, boşandıktan sonra kızıyla ayakta kalma mücadelesi verdiğini belirtti. Kadın olarak seyyar satıcılık yapmanın zorluklarını dile getiren Yaman, bir yandan zabıtalarla mücadele ederken diğer yandan erkek seyyar satıcıların baskısına maruz kaldığını aktardı. “Bayramda çalışmak zorundayım çünkü bakmakla yükümlü olduğum bir kızım var. Kadınların bayramı yok. Bayram zenginler için var, bizim karnımız ne zaman doysa bayram o zamandır” diyen Yaman, dar gelirli insanların bayram sevincini yaşayamadığını söyledi.