İZMİR - Yaşanan ekonomik kriz ve temel gıdalarda yükselen fiyatlardan iktidarın ekonomi politikalarını sorumlu tutan inşaat işçileri, geçinmekte zorlandıklarını söyledi.
İktidarın ekonomideki yanlış politikaların sonucunda ülkede büyük bir ekonomik kriz yaşanıyor. İşsizlik ve yoksulluk halkın önemli sorunları arasında yer alırken, Türk Lirasının döviz karşısında değer kaybetmesi halkın alım gücünü düşürüyor. Tüketici Hakları Derneği'nin (THD) hesaplamalarına göre, 2021 yılı Haziran ayı itibariyle Türkiye'de 16 milyon aç, 50 milyon yoksul insan yaşıyor. Bu rakamlara göre, aç ve yoksulların toplam sayısı 66 milyon kişiye ulaştı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Ekim ayı enflasyon oranını yüzde 19.89. Yine Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR) Ekim ayı enflasyon raporuna göre, üretici fiyat artışı bir önceki 3 aya göre yüzde 43.31 arttı. DİSK-AR tarafından hesaplanan dar gelirlilerin gıda enflasyonu, yüzde 35-40 aralığında. Emeklilerin gıda enflasyonu, yüzde 34,9. Düşük gelirli 2'inci yüzde 20’lik grubun gıda enflasyonu yüzde 35,3, en düşük gelirli yüzde 20’nin gıda enflasyonu ise 40,5 oldu.
Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik kriz, bir dönem ekonomik sıçrama tahtası olarak görülen inşaat sektörünü vurdu. Özellikle maliyetlerin artması ve alım günün düşmesinden etkilenen sektörde, yüzlerce inşaat işçisi issiz kaldı. İş bulabilen “şanslılar” ise karın tokluğuna çalışıyor. İzmir Buca ilçesi Kuruçeşme Mahallesi’nde bir inşaatta 12 saat çalışan işçiler, günlük 150 TL yevmiye alıyor. İşçiler, çalışamadıkları gün aç kaldıklarını belirterek, ekonomik krizin tek sorumlusunun mevcut iktidar olduğunu söyledi.
‘YOKSULLAŞIYORUZ’
20 yıldır inşaatlarda çalışan Şükrü Kaya (49), inşaattan aldığı günlük paralarla geçinemediğini aktardı. Sürekli olarak getirilen zamlar nedeniyle her gün daha yoksullaştıklarını ifade eden Kaya, “Doğru düzgün pazara gidip alışveriş yapamıyoruz. Birçok giderimiz var. Her gün ürünlere zam geliyor. Öyle ufak zamlar da değil. Bazı yiyecek ürünlerine yüzde 300 zam geldi. Domatesin kilosu geçen yıllarda 2-3 TL iken bu yıl 7 TL oldu. Salatalık, biber, soğan, patates eskiden 4-5 kilo alıyorduk şimdi 1-2 kilo ancak alabiliyoruz. Tahıllı yiyecekler de aynı şekilde sürekli zamlanıyor. 5 litrelik yağ tenekesinin fiyatı şu an 120 TL. Bir günlük kazancımla ancak bir yağ tenekesi alabiliyorum. Günü kurtarmaya çalışıyoruz. Ne yapacağımızı bizde şaşırdık, her gün çalışıyoruz ama canımızın çektiği ve ya ihtiyacımız olan yiyeceği alamıyoruz. Böyle bir şey olabilir mi” diye belirtti.
‘SORUMLUSU İKTİDARDIR’
Yaşanan ekonomik krizin iktidarın yanlış politikalarından kaynaklandığını ifade eden Kaya, mevcut iktidarın ekonomiyi tekrar düzelteceğine inanmadığını söyledi. Kaya, “Cumhurbaşkanı sadece ülkede kaos ve savaşa yönelik tezkereler çıkarıyor. Ekonomiyi düzeltecek herhangi bir çalışmalarının olmadığını görüyoruz. Sürecin bu şekilde gitmesi durumunda kuru ekmek alacak gücümüz bile kalmayacaktır. Ülkede bazı şeylerin yolunda gitmesi için öncelikle bu sistemin değişmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
ZAMLAR BEL BÜKÜYOR
İsmail Düzova (35) 9 yıldır inşaatlarda çalışıyor. Dört kişilik ailesini inşaatta kazandığı parayla geçindirmeye çalıştığını kaydeden Düzova, her gün yapılan zamlar nedeniyle gelecek kaygısı yaşadığını söyledi. “Son süreçlerde gelen zamlar belimizi büktü. Tüm hafta çalışsam bile 900 TL kazanıyorum" diyen Düzova, şöyle devam etti: "Bu paranın yarısını temel tüketim ihtiyaçlarına harcıyoruz. Geçen yıllarda pazara gittiğimizde 200 TL’ye bütün ihtiyaçlarımızı karşılıyorduk. Şimdi pazara bile gidemiyoruz. Çocuklarım gelecek yıl okula gidecek. İhtiyaçları artacak. Bu durumu düşündükçe kendimi kötü hissediyorum.”
Sosyal devletin amacı insanları yaşamlarını kolaylaştırmak ve refaha kavuşturmak olduğunu söyleyen Düzova, Türkiye'de böyle bir durumun olmadığını, insanların sürekli yoksullaştırıldığını aktardı.
'GEÇİNEMİYORUZ'
3 yıldır inşaatlarda çalışan Mustafa Yalçın (19) ise evde çalışan tek kişinin kendisi olduğunu belirtti. Elektrik, su gibi faturaların çok yüksek geldiğini dile getiren Yalçın, "Bu ay gelen su faturası 250 TL, elektrik faturası ise 550 TL. Bu kadar yüksek gelen faturaları ödeyecek gücümüz kalmadı. Bazen faturaları geciktiriyorum. Pazara gittiğimizde eskiden aldığımız ürünleri şu an alamıyoruz. Geçinmek konusunda ciddi anlamda zorlanıyoruz. Artık ürünlerin fiyatına yetişemiyoruz” ifadelerini kullandı.
KRİZİN FATURASI HALKA KESİLİYOR
İktidarın halkla bağını kopardığını ve kendi çıkarları doğrultusunda hareket ettiğini söyleyen Yalçın, "İktidar çıkıp halkın haline baksın. Zam yaparak devlet mi yönetilir? İktidar yanlış politikalarının hesabını neden halktan soruyor? Böyle bir anlayış olabilir mi” diye konuştu.