ANKARA- Üçüncü yol üzerine yapılan tartışmaları değerlendiren KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik ve DİSK İç Anadolu Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün, emek örgütleri ve demokrasi güçlerinin üçüncü yol zeminini güçlendirmesi çağrısında bulundu.
Çoklu krizlerin yaşandığı bir dönemde Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) çağrısıyla 8 parti ve örgütün katıldığı üçüncü yol üzerine yapılan toplantıya dair tartışmalar sürüyor. “Demokrasi İttifakı” görüşmeleri kapsamında, ortak mücadele zeminlerinin güçlendirilmesi ve genişletilmesine yönelik tartışmalar, sendikalar ve toplumsal muhalefetin de öncelikli tartışma konusu.
Yaşanan kriz halinden kurtulmanın yol ve yöntemleri için mücadele veren Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik ve Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) İç Anadolu Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün, üçüncü yol inşasına yönelik değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye halklarının, giderek derinleşen siyasal ve ekonomik krizle birlikte çok yoğun sorunlarla karşı karşıya olduğunu belirten KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, özellikle AKP-MHP bloğunun da bu kriz sürecinde toplumsal muhalif kesimleri kaybetme korkusu içinde olduğunu söyledi. İktidarın ömrünü uzatma çabası içerisinde olduğunu ve halkın her geçen gün artan baskıcı otoriter rejim karşısında reaksiyon vermek zorunda olduğunu aktaran Bozgeyik, “Pandemi kriziyle birlikte iktidar tüm tercihlerini sermayeden yana kullandı. Ülke kaynaklarının büyük bir oranda savaş politikalarına ayrıldığı bir dönem geçiriyoruz. İktidarın çoklu krizleri yönetememesinden kaynaklı hem meclisteki muhalif partiler hem de diğer sol-sosyalist partiler ve kurumlarının da bu yönetememe krizinin ve bu otokratik rejimin sonlandırılmasına yönelik çeşitli arayışları var. Doğal olarak biz de bu çağrıları görmezden gelemeyiz” dedi.
‘YENİ POLİTİKALARA İHTİYAÇ VAR’
Türkiye’de şu anda bir hegemonya oluşturulmaya çalışıldığını vurgulayan Bozgeyik, Demokrasi İttifakı’nın önemine değinerek, “Cumhur ve Millet ittifakları dışında kalan kesimlerin, Türkiye’nin temel sorunları ve buna karşı yürütülecek ortak mücadele kapsamında 3’üncü bir yolda yan yana gelmeleri anlamlıdır. Temel meselelerimiz belli, bir demokrasi sorunumuz var. Yeni bir toplumsal sözleşmeye, demokratik bir Anayasaya ve çoklu krizleri aşabilecek yeni politikalara ihtiyacımız var. HDP’nin çağrısı ve sol-sosyalist partilerin katılımıyla gerçekleşen görüşmenin ardından açığa çıkacak ‘Demokrasi İttifakı’nı biz olumlu buluyoruz” diye konuştu.
‘BİR ARAYA GELİŞLERİ BÜYÜTECEĞİZ’
Siyasal partilerin dışında, emek örgütleri ve demokrasi güçlerinin de geniş bir emek-demokrasi cephesine ihtiyacı olduğuna dikkat çeken Bozgeyik, kendilerinin de dahil olduğu toplumsal muhalefetin tüm kesimlerinin bu cepheye katılım sağlamasının önemine işaret etti. Bozgeyik, “Biz de KESK olarak bu tartışmaları yürütüyoruz. Emekçilerin yan yana gelerek AKP-MHP iktidarının yarattığı otoriter rejimden kurtulma ve demokratik bir Türkiye’nin inşa edilmesi konusunda bir programın hazırladığını ve önümüzdeki günlerde bir araya gelişleri büyüteceğiz” şeklinde konuştu.
İTTİFAKIN KAPSAMI
Demokrasi İttifakı kapsamında yürütülen tartışmaların esnek bir biçimde sürdürülmesi gerektiğini belirten Bozgeyik, ittifakın sınırlarının ve alanının genişletilmesi için de çaba gösterilmesinin zorunlu olduğunu ifade etti. Bozgeyik, “Türkiye’de büyük sorunlar yaşayan çok farklı kesimler var. Bu görüşmeleri olabildiğince kapsayıcı bir hale eğriltmek gerekiyor. Biz KESK olarak süreci bir seçim ittifakı olarak algılamıyoruz. Yaşanan tüm sorunların çözümüne ve alternatif politikalar oluşturulması noktasında bir mücadele platformu olarak değerlendirmek gerekiyor. Biraz esnek de bakmak gerekiyor. Demokrasi ve özgürlük talebi olan herkesin bir araya gelerek genişletilecek mücadele hattının sürekli hale getirilmesi elzemdir. Asgari müştereklerle birleşerek bu ittifak zeminlerini güçlendirmek gerekiyor. Eğer bu oluşturulamaz ise iktidar tüm muhalif kesimlerini bastırarak ömrünü uzatmaya devam edecektir. Buna müsaade etmemek gerekiyor” ifadelerini kullandı.
ORTAK MÜCADELE UMUT AŞILIYOR
Bozgeyik, ortak mücadele zeminlerinin güçlendirilmesi meselesinin, iktidarın çöküş sürecinde vazgeçilemez bir koşul olduğunu vurguladı. Bu görüşmelerin toplumda karşılık bulduğunu söyleyen Bozgeyik, “Yan yana gelişlerin çoğaltılması toplumda bir moral motivasyon yarattı. 6 yıldır bir OHAL rejimiyle yönetiliyoruz. Anayasanın ortadan kaldırıldığı ve her şeyin tek adama bağlandığı bu yılların sonucunda korku ikliminden etkilenen ve nefes alamaz hale gelen toplumsal kesimler, böylesine ittifakların ortaya çıkması vesilesiyle umutlu hale geliyor. Bu ortak mücadele hatlarına karşı oluşan güven duygusunun artmasıyla birlikte bu zeminler daha fazla güçlenecek ve buradan alınacak sinerjiyle bu ittifakın ömrü kısalacak” öngörüsünde bulundu.
BİRLEŞİK MÜCADELE
Bozgeyik, devamında şunları ekledi: “Anti-demokratik uygulamalar, şiddet ve nefret dili, hukuksuzluklar ekseninde bu sistemden herkes zarar gördü. Türkiye ve Ortadoğu halklarının bu iktidardan kurtulmaktan başka bir çıkış yolu yok. Dünyada da çeşitli dönemlerde baskıcı ve faşist iktidarlar karşısında ittifaklar geliştirilmiştir. Avrupa’da bu tür ittifaklarla birlikte demokrasi anlamında başarılı sonuçlar alınmıştır. Türkiye’de de bunun olmamasının önünde engel yoktur. Sadece herkesin sorumluluk alması gerekiyor. Yeni bir şey denemiyoruz. İnsanlık tarihinden bu yana otoriter iktidarların birleşik mücadeleyle ortadan kaldırıldı.”
‘TEPEDEN TIRNAĞA HER ŞEY DÖKÜLÜYOR’
Türkiye’nin bugün itibariyle ekonomik, güvenlik, siyasal, kamu düzeni ve devlet işleyişi bakımından tıkandığını hatırlatan Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) İç Anadolu Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün ise “Tepeden tırnağa her şey dökülüyor” deyimini kullanarak toplumun tahammülünün kalmadığını ve değişim istediğini ifade etti.
DEMOKRASİ İÇİN BİR ÇAĞRI
Erken seçim atmosferinin oluşmaya başladığını belirten Görgün, bu ortamda Türkiye’nin Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı’na mahkum edilmeye çalışıldığını söyledi. Bu iki bloğun dışında demokrasi hattına ihtiyaç olduğunu söyleyen Görgün, “Bu çağrıyı emeğin hakkı, demokrasi ve barış için yapılan bir çağrı olarak görüyoruz. Bu nedenle herkesin buna güç ve destek vermesini bekliyoruz. Çünkü zengini daha zengin yapan, küreselleşmeyi yayan, özeleştirmeyi artırarak ülkenin bütün kaynaklarını dışarıya aktaran ve bu ülkenin insanlarına savaşlara, açlığa hastalıklara mahkum eden anlayışa karşı bir alternatif olması gerektiği çok açık” dedi. Görgün, herkesin sorumluluğunu yerine getirdiği; demokrasiye, aşa, işe ihtiyacı olanların bu çağrıya destek verdiği takdirde, üçüncü ittifakın Türkiye’deki aydınlık yolun döşeyicisi olacağını ifade etti. Görgün, “Aksi halde ‘kır katır mı kırk satır mı’ noktasına gidebilen bir seçim hattına girmiş olacağız. Bu çağrının karşılık bulması için biz emekçilerin ve sendikaların çaba sarf etmesi gerekiyor. Öte yandan bu çağrı, bu oluşum sadece seçime yönelik bir çalışma değil. Sömürüye ve kriz ortamlarına karşı halkın toparlanması, taleplerine yanıt bulması yönünde hareket etmeli ve seçimden sonra da devam etmeli” diye belirtti.
‘TOPLUMDA HEYECAN YARATTI’
Toplumsal muhalefetin seçim odaklı düşünmemesi gerektiğine değinen Görgün, bu tür baskıcı iktidarların seçimlerde her türlü yolsuzluğu yapabileceğini ve bu konuda herkesin hem seçim öncesinde hem de seçim anında çok dikkatli olması gerektiğini belirtti. Bu ittifak görüşmelerinin toplumda bir dinamizm ve hareketlilik yaratacağını vurgulayan Görgün, 18 Ocak’ta yapılan ilk görüşmenin tüm emekçilerde heyecan uyandırdığını söyledi.
'ZEMİNİ GENİŞLETME GÖREVİMİZ VAR'
Görgün, “Tabii bu heyecan kendi başına yeterli değil. Bizim de o alanlara katılmak, tartışmalara güç vermek, başka kesimleri de bu tartışmalara çekmek ve zemini daha da genişletmek gibi görevlerimiz var. Bunun da koşulu emek, demokrasi ve barış eksenli bir yapı sağlamamızla doğru orantılı” dedi. Demokrasi isteyen bütün ötekilerin bu ittifaka destek vermesi gerektiğine dikkati çeken Görgün, aksi halde yetersiz bir zemin olacağını söyledi. Demokrasi İttifakı’nın Türkiye’nin sorunlarına çözüm olabileceğini belirten Görgün, katılımın zenginleştirilmesi ve halkın demokratik isyanını bastırmaya çalışan sansürlerden kurtulmak gerektiğini aktardı.