Son dönemde ülkenin dört bir yanında gerçekleşen işçi eylemleri hızla yayılıyor. Kitleselleşen bu eylemler farklı alanlarda çalışan işçileri de harekete geçiriyor. İşçiler, düşük ücret ve iş kollarının taşımacılığa geçmesi taleplerinin yanında sendikal faaliyetlerinin engellenmemesi için mücadele ediyor. Sendikaya üye oldukları için işten atılan ya da iş kolları değişen işçiler, bu duruma karşı günlerdir direniyor. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) İç Anadolu Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün, son dönemde artan işçi eylemlerini ve işverenlerin sendikasızlaştırma hamlesini değerlendirdi.

 

 

‘GEÇİM İMKANSIZ’

 

Özellikle son yıllarda işçi ücretlerinde büyük bir erime olduğunu hatırlatan Görgün, iktidarın Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) vasıtasıyla gerçek enflasyonu düşük göstererek asgari ücret artışını ona göre ayarladıklarını söyledi. Asgari ücretin düşük belirlendiğini ifade eden Görgün, son yıllarda temel tüketim ürünlerindeki fiyat artışlarıyla geçimin imkânsız hale geldiğini kaydetti. Son dönemde artan işçi eylemlerini “Düşük ücret ve ağır çalışma koşullarına karşı bir isyandır” şeklinde değerlendiren Görgün, işçilerin kötü çalışma koşullarının artmasına karşı işçilerin haklı olduğunu belirtti.

 

SENDİKALAŞMADA ÖRGÜTSÜZLÜK

 

Türkiye’de yaklaşık 15-16 milyon işçinin olduğunu belirten Görgün, fakat sigortalı sendikaya üye sayısının bir buçuk milyon civarında olduğunu söyledi. Görgün, “Sendika konusunda çok büyük bir örgütsüzlük var. Türkiye'de sadece sendika üyeleri toplu sözleşme artışlarından yararlanıyor dolayısıyla büyük ölçüde işçiler toplu sözleşme hakkını ve sendika hakkını kullanmamış oluyor” dedi. 

 

Son aylarda artan işçi eylemlerinin hizmet sektöründe meydana geldiğini aktaran Görgün, kuryelerin pandeminin etkisiyle iş hacimlerinin büyüdüğünü belirterek, “İşçiler işverenin verdiği maaş içinden kendi araç ve motosikletlerini kendileri temin ediyorlar. İşçiler araçların sigortalarını, yakıtlarını kendi ceplerinden ödüyorlar. Giderleri yüksek ve sürdürülebilir olmaktan çıktı artık. Buna isyan olarak bugüne geldiler” şeklinde konuştu.

 

İŞVEREN GÜVENCESİZ İŞÇİ İSTİYOR

 

İşverenin karşısında güvencesiz ve birlikte olmayan işçiyi istediğini kaydeden Görgün, bu durumdan kaynaklı işçiyi sendikasızlaştırdığını söyledi. Görgün, “Her işçiyle tek tek muhatap olmak ister çünkü işveren burada güçlüdür. Ama işçiler birleştiği zaman işverenin bu gücü azalır. Sendikalaşma zaten işçilerin toplu gücü demektir. Görüşmelerin anlaşmazlıkla sonuçlanması halinde üretimden gelen gücünü kullanan bir avantajı vardır. O yüzden sendikalaşmalarını istemiyorlar. Hizmet sektöründe çalışan işçiler esnaf kurye gibi bir statüye konulmuş durumda.  Hangi sektöre girdikleri belli değil. İşverenler bunları engellemek için, işçileri bölüp parçalayıp güçsüz hale getirmesi bu yolu bulmuş durumda” dedi.

 

SENDİKA İŞÇİLERİ BİR ARAYA GETİRİYOR

 

İşçilerin talepleri arasında iş kollarının belirlenmesi ve sendika hakkının tanınması olduğuna dikkat çeken Görgün, “Sendika işçileri bir araya getiren, onun gücünü, taleplerini ortaklaştıran bir işçi kuruluşu. Bu sebeple işveren onların güçlü olmasını, toplu davranmasını istemediği için sendikalaşmayı engelleyecek her türlü önlemi antidemokratik ortamı kullanıyor. Yasadışı olarak birtakım girişimlerde bulunuyor. Son zamanlarda pandemiyle yaygınlaşan esnaf işçi diyebileceğimiz bir model yaratmaya başladı. Türkiye’de çok kötü bir biçimde uygulandığı için dolayısıyla çok daha acı sonuçları oluyor” dedi.

 

ORTAK MÜCADELE 

 

İşçi eylemlerinin başarıyla sonuçlanması için işçilerin örgütlü olması gerektiğine vurgu yapan Görgün, sürekli bir örgütlülüğünde sendikayla olacağını belirtti. Tüm sendikaların da işçi mücadelesinde ortak hareket etmesi gerektiğine işaret eden Görgün, şunları ekledi: “Direnişte olan işçilerin yanında olmaya çalışıyoruz, yapılan mücadelenin çok yerinde olduğunu vazgeçmemeleri gerektiğini belirtiyoruz. Toplu halde davranırlarsa hiçbir güç yenemeyecek. Bu mücadelende sendika içinde sürmesinin için çaba sarf ediyoruz. Onların haklı mücadelelerinde yanındayız.”