İktisatçı Gaye Yılmaz: Türkiye'ye artık ne sıcak ne de soğuk para geliyor

img

ANKARA - Ekonominin ciddi döviz dar boğazlığına girdiğini belirten iktisatçı Gaye Yılmaz, “Artık yabancı sermaye gelmiyor. Yatırımcı ‘Yatırıma kayyum atanırsa’ korkusu yaşıyor. Eskiden sıcak para gelmesin derdik, şimdi ne sıcak para ne de soğuk para geliyor” dedi.

Rusya’nın Ukrayna Savaşıyla dışa bağımlı olan ekonominin sorunları bir kez daha baş gösterdi. Başta akaryakıt ve doğalgaz zamları olmak üzere krizin tüm faturası halka yüklendi. Almanya Kassel Üniversitesi ICDD Enstitüsü’nde çalışmalarını yürüten iktisatçı Gaye Yılmaz, Türkiye ekonomisinde ciddi bir darboğaz halinin yaşandığını belirterek, “Artık yabancı sermaye gelmiyor. Eskiden sıcak para gelmesin derdik şimdi ne sıcak para ne de soğuk para geliyor” dedi.
 
FİNANSAL OYUNLAR OYNANIYOR
 
Yatırımların gelmediğini ve finansal akımların da olmadığını, bu nedenle döviz fiyatlarının 2021 yılında özellikle son birkaç ayda çok hızlı bir şekilde yükseldiğini hatırlatan Yılmaz, döviz kurunun artışını engellemek için finansal oyunların oynandığını ve bu durumun Türkiye’nin kendi içinde borçlarını artıracağını söyledi. Yılmaz, “Türkiye yatırımsız, üretimsiz, enflasyonu hızla artarken bir savaş başladı. Savaşın en çok etkilediği ülkelerin başında Türkiye olmasının diğer sebebi de Türkiye’nin, Rusya ve Ukrayna’nın ticari partneri olmasıdır. Türkiye, Rusya’dan, petrol, doğal gaz ve diğer madenleri ithal ederken, Ukrayna’dan da tarım ürünlerini ithal ediyor” diye konuştu.
 
PETROLÜN JEOPOLİTİK ROLÜ 
 
Rusya'nın, petrol, doğalgaz, maden ve geniş verimli topraklarına sahip olması nedeniyle enerji piyasasını belirleme konumunda olduğunu ifade eden Yılmaz, petrolün fiyat hareketlenmesinde dünyadaki savaşları kışkırtan bir rolü olduğunu kaydetti. Yılmaz, “Petrol kendiliğinden yükseldiğinde ithal eden zengin büyük ülkeler ithalat açıklarını kapatabilmek için savaş sanayisine yöneliyor. Bugünkü duruma baktığımız zaman, petrol ihraç eden önemli bir ülkede savaş var. Bir diğer taraftan petrol sahibi olan ülkeler petrolü strateji olarak görüyor. Arap ülkeleri ne yapıyor, ‘Madem Rusya’ya ambargo var, tek seçenek bizde o zaman petrolü biraz kısalım fiyatı yükselsin, petrol gelirlerimiz artısın’ düşüncesinde. Son yıllarda petrol çok düşük seyretmişti o açığı da buradan kapatmaya çalışıyorlar. Dünya siyasetinin ve savaş durumlarının gidişatında, petrolün jeopolitik, jeostratejik bir rolü var” diye belirtti.
 
‘TÜRKİYE İKİ TARAFA OYNUYOR’
 
Türkiye'de ciddi enflasyon artış probleminin olduğunu vurgulayan Yılmaz, tarım politikalarından uzaklaşıldığını ve çiftçinin küstürüldüğünü hatırlatarak ayçiçek yağının bile ithal edildiğine dikkat çekti. Yılmaz, şöyle devam etti: “Ayçiçek yağı bize yetmediği için değil biz artık üretemediğimiz için Ukrayna'dan alıyoruz. Türkiye, bu savaşta iki tarafı da destekliyor, iki tarafı da uyarıyor. Türkiye, güya barış istiyor. Barış isteyen Türkiye ‘Batı, Rusya’ya müdahale etmediği için sınıfta kalmıştır’ diyor. Batının, NATO'nun, Rusya’ya savaş açması bir dünya savaşına neden olacaktır. Bu durumun farkında olmayan Türkiye’dir. Bir yandan barışa çağırırken, diğer yandan batıya bunu söylemek sınıfta kalmaktır. Türkiye ‘Her iki tarafa da laf söylerim nasıl olsa herkes işine yarayanı çeken alır. Ne Ukrayna bana küser ne de Rusya’ politikası izliyor.” 
 
ENFLASYON YÜKSELECEK
 
İktidarın sorumluluğunda olan bir ekonomik kriz sürecinin yaşandığını da sözlerine ekleyen Yılmaz, “Dünya’nın hiçbir ülkesinde faizin kaç olacağına bir devlet başkanı karar vermez. Serbest piyasa ekonomisinde faizi belirleyen piyasadır. ‘Faiz sebep enflasyon sonuç’ sözleriyle bugüne geldik.  Döviz, görece kontrol altında ama çok trajikomik bir durum. Enflasyonunuz yüzde 50’lere tırmanmış durumda. Böyle bir garabet dünyanın hiçbir ülkesinde yoktur. Faizi yükseltmeyen bir devlet, dövizi olduğu yerde tutan bir devlet. Şu an hiçbir ekonomik veri bir diğerini doğrulamıyor. Normalde faizin oranının enflasyon kadar yükseklikte olması gerekirdi. Piyasaya bıraksanız böyle olacak, çünkü sermayesiz bir ülke. Enflasyon daha da yükselecek. Enflasyon baskıyla, tüfekle kontrol altına alınacak bir şey değil” uyarısında bulundu.
 
STOK SÖYLEMLERİ
 
Stok söylemlerinin esnafla halkı karşı karşıya getirmek için yapıldığını da belirten Yılmaz, şunları dile getirdi: “Esnaf, bugün 10’a sattığı ürünü tekrar yerine koyması lazım. Esnafın sattığı ürün, bir saat sonra piyasa çıktığı zaman 15 olduğu için satmaktan korkuyor. Yoksa esnaf satmak istemez mi? Esnaf yaşamak için ürünü satması gerekiyor. ‘Stokçular, stokçular’ diyorlar. Esnaf, ‘Sattığım ürünü aynı fiyattan getiremeyeceğim’ diyor. Her akşam benzin, mazot zammı olur mu? Ama her akşam zam oluyor. Kapitalist, piyasaya böyle bakar, ‘satım ne güzel o fiyata aldım bu fiyata satım’ diye bakmaz. Sattığımı hangi fiyatla tekrar yerine koyacağım diye bakar. Çünkü bu devam eden bir süreç. Toplumla, esnafı karşı karşıya getiren söylemlerden kaçınmalıyız. Yolumuza denk düşen herkese bunun esnafın suçu olmadığını bu piyasanın esnafı da yok ettiğini anlatmak zorundayız ve gerçekten de yok ediyor.” 
 
İYİLEŞMENİN YOLU 
 
Ekonomik krizin aşılması için barış sürecinin başlaması, demokratik bir sisteme geçilmesi ve yargının bağımsızlaşması gerektiğini ifade eden Yılmaz, bunlar olmadan ekonominin düzelmeyeceğini söyledi. Her şeyin bir kişinin kararına bağlanmasıyla yabancı sermayenin yatırım yapmayacağını ve döviz üzerinde yaşanan darboğaz durumunun aşılamayacağını söyleyen Yılmaz, “Ekonomide iyileşmenin yolu belli. Türkiye gibi bir ülkeye yatırımcı olsak, biz de paramızı yatırmak istemezdik. Yatırımcı geldiğinde ‘Ya benim de yatırımıma kayyum atanırsa’ korkusu yaşıyor. Yatırımcılar bu durumları yakından takip ediyor. Güvence verilse de kimse gelmez” dedi. 
 
‘BARIŞIN SAĞLANMASI GEREKİYOR’
 
Savaşın durması ve barışın hemen sağlanması çağrısında bulunan Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı: “Ukrayna-Rusya, bütün Doğu Bloğu ülkeleri ve de NATO'nun başlatmış olduğu silahlanma sürecini derhal son verilmesi gerekiyor. Şartsız olarak Ukrayna’nın özerk ve bağımsız bırakılması, kendi kararlarını kendi vermesi hem NATO hem de Rusya tarafından baskının son bulması gerekiyor. Rusya'nın işgal ettiği toprakları terk etmesi gerekiyor.”