AMED - Yönetmen Metin Ewr, belediyelerde büyük tahribatlara yol açan kayyım uygulamasını "talan" olarak nitelendirdi. Yazar Dilawer Zeraq ise, kayyımlarla Kürtlerin varlığının hedeflendiğini kaydetti.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti) 31 Mart seçimlerinde kazandığı Colemêrg Belediyesi’ne 3 Haziran’da 3'üncü kez kayyım atandı. Belediye Eşbaşkanı Mehmet Sıddık Akış, gözaltına alındıktan sonra çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Kayyım politikalarına karşı çeşitli çevrelerden tepkiler gelmeye devam ediyor. Aydın, yazar ve sanatçılar da kayyımlara karşı imza kampanyası başlattı. Yönetmen Metin Ewr ve yazar Dilawer Zeraq, belediyelere kayyım atanması kararını değerlendirdi.
KAYYIMLARIN TAHRİBATLARI
Kurdistan’daki belediyelerin Kürtlerin eline geçtikten sonra dil, kültür ve sanat alanında önemli çalışmalar yapıldığını vurgulayan Ewr, devletin bu duruma tahammül edemediğini söyledi. Kayyımların ilk icraatlarının Kürt kültür ve sanatına engelleme olduğunu hatırlatan Ewr, “Asimilasyon ve yasak politikalarıyla belediye bünyesinde yer alan dil, kültür ve sanat alanında çalışma yapan kurumlar kapatıldı. Kürtçe olan sokak ve cadde isimleri Türkçeleştirildi. Parkların isimleri değiştirildi. Tiyatro oyunları yasaklandı. Bizim de birçok çalışmamız engellendi. Film çekmemiz engellendi. Eğer çekilen bir film varsa da gösterimi için salon verilmedi. Bu şekilde Kürtleri nefessiz bırakmak istediler. Aynı şekilde şehirlerin kimliğini değiştirmeyi amaçladılar. Her şehrin bir kültürü var. Kayyımlar sömürge zihniyetiyle şehirlerin kimliğini ve kültürünü değiştirmek istediler. Kayyımların uygulamaları tamamen talandır” dedi.
‘KAYYIMA KARŞI TEPKİYİ BÜYÜTMEK GEREKİYOR’
Colemêrg Belediyesine kayyım atanmasına karşı aydın, yazar ve sanatçıların daha güçlü bir tepki ortaya koyması gerektiğinin altını çizen Ewr, “Devlet Kürtlerin irade sahibi olmasını istemiyor. Devlet, ‘Kurdistan sömürgedir, ne yaparsam yanıma kar kalır’ anlayışıyla kendi kanunlarını da çiğniyor. Aydın, sanatçı ve yazarlar doğaları gereği toplumsal reflekse sahip insanlardır. Bu nedenle de hem Kürt hem de Türk sanatçı ve aydınlarının bu uygulamalar ve zulme karşı tepkilerini ortaya koymaları gerekiyor. Tepkiyi daha fazla büyütmemiz gerekiyor” diye belirtti.
‘KÜRTLERİN VARLIĞI HEDEF ALINIYOR’
Kayyım politikalarıyla Kürtlerin iradesinin yok sayıldığını belirten Kürt yazar Dilawer Zeraq, “Kurdistan’da Kürt halkı belediye seçimlerin de temsilcisi olarak gördükleri partiye oy vererek, irade beyanında bulundu. Devlete de ‘Ben kendi varlığım ve kimliğimle kendimi yönetmek istiyorum’ dedi. Buna karşı kayyım atanması ‘ben senin varlığını tanımıyorum’ mesajıdır. Amaç sadece bir partinin kazandığı belediyeyi ele geçirmekten ziyade Kürtlerin varlığıdır. Diğer muhalif partiler bir belediyeyi kazandığında kayyım atanmıyor. Çünkü onların varlığıyla ilgili bir sorun yok. Kürtlerin varlık meselesi, eşitlik ve demokrasi temelinde çözülmediği takdirde bu uygulamalar devam edecektir” ifadelerini kullandı.
Kayyım uygulamalarıyla birlikte dil, kültür ve sanat alanında yapılan çalışmaların hedeflendiğine işaret eden Zeraq, “Kayyım uygulamalarından önce, Kürt dil, kültür ve sanat alanında çok ciddi gelişmeler kaydedildi. Halk da yönetime doğrudan katılıyordu. Bu gelişmeler sayesinde edebiyat ve sanat alanında önemli eserler de ortaya çıktı. Kayyım atanmalarının ardından bu kazanımların hepsine saldırıldı ve ortadan kaldırıldı. Kayyım uygulamaları herkesi etkiliyor. Bu uygulamalara karşı bir tepki olmalı” diye konuştu.
MA / Mahmut Altıntaş