WAN – ÖHD’li avukat Cihat Durmaz, yoğun hak ihlallerinin yaşandığı Y ve S Tipi cezaevlerinin kapatılması gerektiğini vurguladı.
Türkiye’de “kuyu tipi” olarak nitelendirilen Y ve S Tipi cezaevleri, son yıllarda en fazla hak ihlallerinin yaşandığı cezaevlerinin başında geliyor. 2016’dan sonra 7 Y ve 6 S tipi cezaevi yapıldı. Söz konusu cezaevleri tecrit uygulamalarının yoğun bir şekilde devrede olduğu yerlerin başında geliyor. Uzun bir süredir bu cezaevlerine dair çalışma yürüten Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) Wan Şubesi’nden avukat Cihat Durmaz, söz konusu cezaevlerinin acilen kapatılması gerektiğini ifade etti.
Türkiye’de hücre tipi cezaevlerinin 2000 yılların başından itibaren açılan F tipi cezaevleriyle gündeme girdiğini hatırlatan Durmaz, “İmralı Cezaevi ile birlikte bu konu Türkiye’de tartışma konusu oldu. 2021’den itibaren muazzam bir şekilde yüksek güvenlikli cezaevleri inşa edilmeye başladı. Özellikle 6’sı S ve 7’si Y tipi olmak üzere 13 cezaevi sessiz sedasız bir şekilde inşa edildi. Bu cezaevlerinden sürgünlerin yapılmasıyla haberdar olduk. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan tutsakların sevk edildiği cezaevi olarak biliniyor ama farklı cezalar alanlar da burada tutuluyor” dedi.
‘IĞDIR’DA 3 YILDA 4 MAHKUM İNTİHAR ETTİ’
Cezaevlerin tutsakları birbirinden izole edilerek inşa edildiğine dikkat çeken Durmaz, “Bu cezaevlerinde tutsakların iletişimi yok denecek kadar azdır. Günün bir buçuk saati dışında tutsaklar zamanların tümünü koğuşta geçiriyor. Haftada bir veya iki saat diğer mahkumlarla iletişim sağlayabiliyor. Tutsakların içerisinde bulunduğu durum nedeniyle bu cezaevleri ‘kuyu tipi’ hücre olarak da adlandırıyor. Koşullar nedeniyle tutsaklarda birçok ağır sağlık, psikolojik sorunların çıkmasına neden oluyor. 2021’den bu yana açılan Iğdır S Tipi Cezaevi’nde 4 mahkum şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi” diye belirtti.
ÖHD olarak, Iğdır S Tipi Cezaevi’ne yaptıkları ziyarete ilişkin gözlemledikleri hak ihlallerine de değinen Durmaz, “Yemeklerin azlığı ve kalitesizliğinden dolayı tutsaklar gerekli vitaminleri alamıyor. Kantinde her şeyin fahiş fiyatlar ve çeşit azlığı nedeniyle tutsaklar temel ihtiyaçlarını bile karşılayamıyor. Bazı tutsaklar günlük temel ihtiyaçlarını bile karşılayamazken tek kişilik hücrede tutuluyor. Yine hastane sevkleri geç yapılıyor. Yaşanan hak ihlallerine ilişkin birçok rapor hazırlanmasına rağmen çözüm için bir adım atılmıyor” diye konuştu.
‘TECRİT POLİTİKAYA DÖNÜŞTÜ’
İmralı’da PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin bir politikaya dönüştüğünün altını çizen Durmaz, “”Çözüm yerine inkar, asimilasyon ve imha politikasının yanına bir de tecrit politikası eklendi. Tecrit politikasının İmralı’da başlayıp toplum her alanına sirayet ettiğini görüyoruz. Tecridin, artık bir devlet politikası haline geldiğini görüyoruz. Bu tecridin cezaevinden tutalım kadına, yansıdığını görüyoruz” şeklinde konuştu.
Durmaz Y ve S tiplerinin kapanması için bir çalışma başlattıklarını belirterek, devam şunları söyledi: “Hukukçular olarak talebimiz inşa sürecinde olan cezaevlerinin kapatılmasıdır. İktidar, bu cezaevleriyle bir tutukluyu topluma kazandırmaktan öte toplumdan koparttığını görmelidir. Özellikle S ve Y tipi kapalı cezaevlerin kapatılması için başta ÖHD, TBB ve birçok sivil toplum örgütleri ile bir çalışma yapmaya başladık. Bunu da hem kamuoyu hem de meclis gündemine taşıyıp bu cezaevlerin kapatılması için çalışacağız. Yeni tip cezaevlerinin yapımı yerine, infaz rejimine ve uluslararası hukuka uygun bir standartta kavuşması sağlanmalıdır.”