RIHA - Türkiye ve bağlı paramiliter grupların saldırılarına rağmen 12'nci yılına giren Rojava Devrimi, savaş, çatışma, kadın kırımı ve ağır hak ihlallerinin yaşandığı Ortadoğu coğrafyasında bir vaha olarak varlığını sürdürüyor.
Suriye'de 2011 yılında patlak veren iç savaşın ardından Kuzey ve Doğu Suriye'de yaşayan halklar, DAİŞ ve Esad rejimine karşı 19 Temmuz 2012’de kendi kaderini tayin etme kararı aldı. "Rojava Devrimi" olarak hafızalara kazınan tarihi direniş, 12'nci yılında. İdeolojik-politik çizginin "Üçüncü Yol" olarak teorize edildiği devrim sürecine öncülük edenlerin başında ise kadınlar geldi. Devrim, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın "Kadın özgürlükçü, demokratik ve ekolojik" ideolojisi üzerine filizlendi. 12 yıllık süreçte birçok alanda büyük ilerleme sağlanırken, Türkiye ve bağlı paramiliter grupların saldırıları ise hiç eksik olmadı.
Devrimin kurumsal temeli, Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) ve Batı Kürdistan Halk Meclisi'nin (MGRK) kurulmasıyla atıldı. Devamında ise Kürt Dil Kurumu (SZK) kuruldu. Rojava Kürdistan Halk Meclisi, 26 Ekim 2011'de Federe Kürdistan Bölgesi'nin Hewlêr kentinde toplandı ve 25 Temmuz 2011'de Kürt Yüksek Konseyi'nin ilanı konularında karar aldı. Kürt halkının ortak iradesi olarak kabul ettiği Konsey çerçevesinde, "diplomasi", "toplumsal hizmet" ve "savunma" komiteleri oluşturuldu.
19 TEMMUZ VE DEVRİM
Bu adımlardan yaklaşık bir yıl sonra ise 19 Temmuz 2012'de Kobanê'de halkın katılımıyla, rejim güçleri şehirden çıkarıldı. Onu Efrîn, Serêkaniyê, Dirbêsiyê, Amûdê, Dêrik, Girkêlegê, Tirbêspiyê ve Tiltemîr takip etti. Yine aynı gün Kürtler, "Demokratik Suriye, Özerk Rojava" şiarı ile Kobanê'de kanton ilan etti. Devrimin başlangıç tarihi de 19 Temmuz kabul edildi. Kobanê'den sonraki çıkışı, Efrîn ve Qamışlo'da yeni kantoların ilanı izledi. Çatışmaların arttığı süreçte ilk olarak yerel savunma birlikleri oluşturan halk, sokaklarda öz savunmasını gerçekleştirdi. Daha sonra, temelleri 12 Mart 2004 yılında Baas rejiminin toplu katliamına karşı Qamişlo kentinde verilen direnişle atılan Halk Savunma Birlikleri (YPG) ve Kadın Savunma Birlikleri (YPJ) kuruldu.
HALK EVLERİ, KOMÜNLER VE MECLİSLER
Kurtarılan bölgeler, şehirler, beldeler ve köylerde ilk adım 2012’de halk evlerinin kurulmasıyla atıldı. Bu bölgelerde halk, toplantı ve eğitim devreleri yoluyla Özerk Yönetim’in önemini her yönüyle kavradı. Halk Evleri’nin gelişmesiyle birlikte Özerk Yönetim sisteminin şekli de netleşti. Bu şekilde Halk Evleri daha geniş örgütlenmiş komünler haline geldi. Bu şekilde köy ve mahallelerde binlerce komün kuruldu. Komünlerin çatısı altında barıştırma, eğitim, savunma, sağlık, ekonomi ve toplum hizmetleri sunuldu. Üyelerin bu çalışmalarda etkin rol oynaması için de eğitimlere katılım sağlandı ve kadın-gençlik komünleri de kuruldu. Komünler, daha geniş ve daha büyük bir örgütlenme çatısına dönüşerek meclisler şeklinde örgütlendiler. Bu kapsamda şehir, köy ve mahalle meclisleri kuruldu. Meclisler, komün, siyasi parti ve belediye gibi hizmet kurumların temsilcilerinden oluşuyordu. Çalışmaları kolaylaştırmak için mahalle meclisleri birleştirildi ve kent meclisleri kuruldu. İlçe ve beldelerde de bu tarz adımlar atıldı.
QSD KURULDU
Bölgedeki etnik ve dini oluşumlarla ortak mücadele verildi, Demokratik Özerklik sisteminin inşa çalışmaları yürütüldü ve böylece önemli gelişmeler sağlandı. Küresel güçlerin bölgedeki statükocu güçlerle büyüttüğü El Kaide uzantılı Nusra'nın Serêkaniyê’deki provokasyonları ve DAİŞ'in Kobanê'ye saldırısı, Kuzey ve Doğu Suriye'de yaşayan tüm halkları, inançları, farklılıkları bir araya getirdi. Oluşturdukları ortak yönetimlerle özgür ve eşit bir yaşamın inşasına girişen halklar, askeri güçlerini ise Demokratik Suriye Güçleri (QSD) çatısı altında daha da büyüttü.
KÜLTÜR VE EĞİTİM
Devrim ardından toplumsal alanın eğitim ayağında birçok kentte “Nuri Dersimî İzleme Kurumu” ile eğitim devreleri gerçekleştirildi ve anadil eğitiminde çalışmalar yapıldı. SZK Kürtçe eğitim çalışmalarına hız verdi ve bölgede 100’e yakın okul açıldı, bine yakın öğretmen yetiştirildi. Bölge kültürü üzerine önemli araştırma çalışmaları başlatıldı. Qamişlo, Dêrik, Amûdê, Efrîn, Kobanê’de ve birçok kentte kültür ve sanat merkezleri halkın hizmetine açıldı ve bu merkezlerden her birinde müzik grupları, folklor, tiyatro ve çocuk grupları oluşturularak çalışmalara önemli bir renk sağlanmış oldu.
KOMİTELER KURULDU
Halkın ihtiyaçlarının tedariki için ve halkın toplumsal, adli ve ekonomik sorunlarının çözümü için bir komite oluşturuldu. Yüksek Konsey’e bağlı Toplumsal Hizmet Komitesi’nin dışında her mecliste “Hizmet ve Barış Komiteleri” oluşturuldu. Devletin hukuk sistemine karşı “Adalet Komitesi” oluşturuldu. Söz konusu bu komiteler, adalet sisteminin kurulması için şehirlerde çalışmalarına devam ediyor. Halk da bu komitelere başvurarak sorunlarına çözüm üretmeye çalışıyor. Kürt Yüksek Konseyi’yle bağlantılı Barış ve Adalet Komitesi oluşturuldu. Bunun dışında hukuk sisteminin oturtulması için 4 Nisan 2013 tarihinden itibaren Mezopotamya Toplumsal Bilim Akademisi’ne bağlı olarak “Toplumsal Adalet Şubesi” kuruldu.
KADIN MECLİSLERİ
Devrimin en önemli ayaklarından biri olan kadın ve gençlik ayaklarında çok sayıda çalışma yapıldı. Devrimin başlangıcından bu yana aktif bir şekilde yer alan ve “Yekitiya Star” adıyla örgütlenen kadınlar, kadın meclisleri ve kadın evleri oluşturdu. Halk meclislerinde de kadının temsiliyetine öncelik verildi ve birçok şehirde kadın bilim-eğitim merkezleri ve kadın akademileri oluşturuldu. Tüm yönetimlerde eş başkanlık sistemi çerçevesinde kadınlar yerlerini aldı ve kadın kurumları eğitim, aile, siyaset, ekonomi ve asayiş konularında aktif rol oynadı.
SAĞLIK VE EKONOMİ
Yine Kürt Yüksek Konseyi çatısı altında bölgeye dönük uygulanmakta olan ambargolar sebebiyle sorunların yaşandığı sağlık alanında da komiteler kuruldu. Ambargolar sebebiyle özellikle ilaç, un ve yakacak gibi gündelik ihtiyaçların temininde büyük sıkıntılar çeken halka yardım çalışmalarını yürütebilmek ve yurtdışından gelen yardımları organize edebilmek için Kürt Kızılay’ı (Heyvâ Sor) kuruldu. Ambargonun kırılması, sistemin inşası ve sorunların çözümü için 2013 yılında Kuzey ve Doğu Suriye Ekonomik Gelişim Kurumu oluşturuldu. Ekonomisini halka dayalı olarak ilerletmek isteyen bu kurum, Kobanê ve Dêrik’ten başlayarak kooperatifleşme çalışmalarına ağırlık verdi.
ÖZERK YÖNETİM
2013 yılı sonunda Özerk Yönetim sistemi kuruldu ve Toplumsal Sözleşme hazırlandı. Toplumsal Sözleşmede Kürtçe, Arapça ve Süryani dilleri resmi dil olarak kabul edildi ve diğer bileşenlerin kendi dillerini öğrenmelerinin yolu açıldı. Anlaşmaya göre, kadınların kurumlarda temsil oranı en az yüzde 40 olarak belirlendi ve bölgenin farklı bileşenlerinin Özerk Yönetim sisteminde yerlerini alması gerektiği belirtildi. Toplumsal Sözleşme’ye göre Özerk Yönetim sistemi; Yasama Meclisi, Yürütme Meclisi ve Yüksek Mahkeme olmak üzere 3 temel üzerine kuruldu.
Halk Evleri, komünler ve meclislerle başlayan Demokratik Özerk Yönetim sistemi geliştirildi. 3 kantonun Özerk Yönetim Koordinasyonu, 2016’da Kuzey Suriye Demokratik Federalizmine dönüştü. Aynı yıl Cizre Kantonu Yasama Meclisi, Mart ayında Özerk Yönetim’e bağlı daire ve kurumlarda eşbaşkanlık sistemini onayladı. Parlamento, kadınların temsil oranının yüzde 40'tan yüzde 50'ye çıkarılmasını da onayladı. 2015'ten sonra Özerk Yönetim'in alanlarının genişletilmesi, Raqa, Girê Spî ve Minbiç alanlarının Türkiye’nin desteklediği paramiliter güçlerden arındırılması, yönetimin bir adım daha atmasını sağladı. Bu gelişmelerle birlikte 6 Eylül 2018'de Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ilan edildi.
DEVRİMİ BOĞMA ARAYIŞLARI
Devrim, önce DAİŞ tarafından boğulmak istendi. Türkiye'nin desteklediği DAİŞ, 2014'te Kobanê'ye saldırılar düzenledi. Ancak DAİŞ yenilince, saldırılar bizzat Türkiye tarafından yapılmaya başlandı. İlk başta kantonlar şeklinde Rojava olarak başlayan devrim hareketini Esad'a saldırı temelinde yanına çekmeye çalışan Türkiye, başarılı olamayınca Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ne dönüşecek halkların özgür yaşamına paramiliter güçler aracılığıyla ve doğrudan saldırmaya başladı. Bölgenin Cerablus, Bab, Ezaz, Efrîn, Serêkaniyê, Girê Spî kentlerine uluslararası destekle saldırıp giren Türkiye, bugüne kadar saldırılarını aralıksız sürdürdü. Saldırılardan sonuç alamayan Türkiye aradan geçen 12 yılda bir kez daha Kürtler ve dostlarının kazanımlarını ortadan kaldırmak için Esad ile görüşme yollarının arayışına girdi. Çatışmaların başladığı 2011 yıllarında “Katil Esed” söylemlerini kullanan AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 7 Temmuz’da Almanya ziyareti dönüşü “Katil” dediği Esed ile görüşmek istediğini açık bir şekilde deklere etti. Erdoğan'ın Esad'le görüşme isteğinin nasıl sonuçlanacağı önümüzdeki süreç belirleyecek.
MA / Emrullah Acar