İSTANBUL - Dêrsim’de 32 yıl önce katledilen Ayten Öztürk’ün faillerini soran Cumartesi Anneleri, tüm kayıplar için adaleti aramaktan vazgeçmeyeceklerini belirtti.
Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybettirilen ve katledilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle bu hafta da Galatasaray Meydanı’nda buluştu. Eylemin 1009’uncusu haftasına, insan hakları savunucuları, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Musa Piroğlu da katıldı. Anneler, eylemde karanfil ve kaybettikleri yakınlarının fotoğraflarını taşıdı.
Bu haftaki eylemde, 32 yıl önce Dêrsim’de JİTEM tarafından katledilen Ayten Öztürk’ün failleri soruldu. Basın açıklamasını okuyan İHD İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri, verdikleri hakikat ve adalet mücadelesinin cezasızlık politikası nedeniyle sonuçsuz kaldığını söyledi.
‘YEŞİL’ TARAFINDAN SORGULANDI
Dêrsim'de 27 Temmuz 1992 tarihinde JİTEM tarafından kaçırılan Öztürk’ün 8 Ağustos’ta Xarpêt’in Karşıyaka Kartaltepe mevkiinde bir eli dışarıda kalmış şekilde gömülü olarak bulunduğunu belirten Yoleri, “Tunceli İl Özel İdaresi’nde şef olarak çalışan Baba Hıdır Öztürk, 1992 yılının Mayıs ayında Tunceli İl Jandarma Alay Komutanı Mustafa Sabri Yazgankıran tarafından üç kızı ile birlikte alay komutanlığına çağrıldı. Albay, ‘aklınızı başınıza alın’ şeklindeki tehditlerin ardından onları ‘Polis Ahmet’ diye bir kişi ile tanıştırdı. Albayın tanıştırdığı kişi aslında MİT ve JİTEM adına çalışan Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’dı. Yıldırım, üç kardeşi sorguladı, telefon ve adres bilgilerini aldı. Bu olaydan kısa bir süre sonra hemşire ve mühendis olan kardeşler Dêrsim’den sürüldü” diye belirtti.
‘DOSYA HIZLICA KAPATILDI’
Dêrsim’de kalan Ayten Öztürk’ün Mazgêrt ilçesindeki İl Özel İdaresi’ne ait bir fabrikada çalıştığını kaydeden Yoleri, “Öztürk, 27 Temmuz 1992 akşamı mesai çıkışı sonrasında içerisinde 4 kişinin bulunduğu beyaz bir arabayla kaçırıldı. 8 Ağustos 1992 tarihinde Elazığ Karşıyaka Kartaltepe mevkiinde, bir eli dışarıda kalmış şekilde gömülü olarak bulundu. İşkenceden tanınmayacak hale gelmiş Ayten'in kimlik teşhisi giysilerinden yapılabildi. Ancak işkence bulguları otopsi raporunda yer almadı, doktorlar detaylı otopsi yapmadı. Açılan soruşturma hızlıca kapatıldı” ifadelerini kullandı.
ABDULKADİR AYGAN’IN İTİRAFI
Yoleri, JİTEM Komutanı Cem Ersever ve JİTEM elemanı Abdülkadir Aygan’ın, Öztürk’ün Olağanüstü Hal (OHAL) Valiliği’nce Yeşil’e tahsis edilen beyaz Land-Rover araç ile kaçırıldığını ve daha sonra Diyarbakır’a götürüldüğünü, burada üç gün işkence gördükten sonra infaz edildiğini açıkladığını belirtti. Bu açıklamaların o dönem basında da yer aldığını söyleyen Yoleri, 13 Aralık 2011'de Türkiye Büyük Millet Meclisi Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu’nun ise baba Hıdır Öztürk’ü dinlediğini aktardı. Yoleri, Komisyon Başkanı Ayhan Sefer Üstün’ün Elazığ ve Tunceli Cumhuriyet savcılıklarına suç duyurusunda bulunduğunu ve bunun üzerine dosyanın yeniden açıldığına dikkati çekti.
CEZASIZLIKLA SONUÇLANDI
Dosyada tanıklar, deliller, itiraflar olmasına rağmen davanın 21 Eylül 2022’de zamanaşımı gerekçesiyle cezasızlıkla sonuçlandığını dile getiren Yoleri, şunları belirtti: “Tüm yasal yolları tüketen ama sonuç alamayan aile, 2013 yılında Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) başvurdu. 21 Nisan 2016 tarihinde Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 17. Maddesi’nde güvence altına alınan yaşam hakkı kapsamında, etkili soruşturma yükümlülüğünün ihlal edildiğine karar verdi. Kararın bir örneğini ihlal sonuçlarının ortadan kaldırılması için Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi. Ancak sonuç yine değişmedi ve dava zamanaşımından düşürülerek cezasızlıkla sonuçlandı.”
Öztürk ve tüm kayıplar için adaleti aramaktan vazgeçmeyeceklerinin altını çizen Yoleri, “Devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz” dedi.
KAYBEDİLEN YILDIZ ADINA YAZILAN MEKTUP
Açıklamanın ardından 23 Şubat 1995 tarihinde 19 yaşında iken gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız’ın, oğlu adına kendine yazdığı mektubu okundu. İHD üyesi Taylan Bekin tarafından okunan mektupta şu ifadeler yer aldı: “Kayıp edilmemle kolu kanadı kırılan anam doğum günümde yollarımı bekliyormuş. ‘Sen neredesin? Nerelerdesin oğul? Gel gel de nasıl bir hediye istiyorsan oğul söyle de onu alayım’ diye yazmış. Anam ben kayıp edildiğimde 19 yaşındaydım ben ancak onu biliyorum sonrasını sen biliyorsun. Ana sen beni kaç yaşında verdiysen öyle kaldım. Sen hala neden saçımın, sakalımın nasıl beyazladığını merak ediyor, soruyorsun? Yok ana yok beyazım. O ayrıldığımız günkü gibi öylece kaldım. Anam senin nasıl ki kolun kanadın kayıp edilmemle kırıldıysa benim de öylece kırıldı. Ana kanatsız uçamıyorum, yol da bulup gelemiyorum. ‘Hiç olmazsa oğul bir mektup yazda yolla’ demişsin hangi elle, nasıl mektup? İşte yazdım, okusunlar. Hep ‘göz bebeğim’ dediğin komiser Ramazan Kaya’ya sor. Sen beni nasıl kandırdın, ‘Muradım nerede’ sor yoksa unuttun mu anam? Murat’ın kayıp edildi. Gecemde gündüzümde karanlık yollarda kapalı ana gelemem gelemem. 19 yaşındaki Murat nerede diye arayan insanlara selamlar saygılar. Unutmayın bizleri, zalimlere de unutturmayın.”
‘29 YILDIR ADALET ARIYORUM’
Mektup okunduktan konuşan anne Yıldız, “Buralara adalet hiç uğramıyor. 29 yıldır yollardayım sokaklardayım. Hala bu alanda seni ve adaleti bekliyorum. Ama ne yazık ki adalet yok!” sözleriyle yaşananlara tepki gösterdi.