HABER MERKEZİ - Kürtçe’ye yönelik saldırılardan AKP ve MHP’nin sorumlu olduğunu belirtilen eylemlerde, "Saldırılara karşı mücadele etmenin tek yolu kendin olmakta ısrar etmektir” denildi.
Birca Belek Dil ve Kültür Derneği, Kürtçe'ye yönelik saldırılar ve Kürtçe şarkılar eşliğinde halay çeken gençlerin hedef gösterilip tutuklanmasına ilişkin dernek binaları önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Cizîr Belediye Eşbaşkanları, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Şirnex il ve Cizîr ilçe örgütleri, DEM Parti milletvekili Mehmet Zeki İrmez, Silopiya Belediyesi bünyesinde faaliyet yürüten Ayşe Şan Dil Kültür ve Sanat Merkezi yöneticileri, Barış Anneleri Meclisi ile çok sayıda kişi açıklamaya katıldı. Kitle, "Dilimiz onurumuzdur" yazılı pankart ile "Özgür dil, özgür yaşam", "Ziman jiyane" yazılı dövizler taşıdı.
Basın açıklamasında konuşan DEM Parti Şirnex Milletvekili Mehmet Zeki İrmez, Kürt dil ve kültürünün hedef alındığını belirterek, "Kürt halkının yüz yıllardır bir gelenek olarak sürdürdüğü halay bugün hedef yapılıyor. Mersin milletvekilimiz mecliste buna ilişkin yaptığı açıklama sırasında saldırıya uğradı. Buradan AKP ve MHP iktidarına sesleniyoruz. Bu kirli politikalardan vazgeçin. Bu politika yüz yıldır devam ediyor. Yüz yıldır Kürt halkının dilini ve kültürünü ortadan kaldırmak istiyorsunuz. Ancak buna karşı yüz yıldır Kürt halkı bu politikalara diz çökmedi bundan sonra da bu kirli politikalara diz çökmeyecek. Sonuna kadar dil, kültür ve değerlerine sahip çıkacak. Buradan Kürt halkına da bir çağrı yapıyoruz, bu politikalara karşı dil ve kültürünüze sahip çıkın. Eğer bu politikalardan başarılı olurlarsa bütün değerlerimize saldıracaklar. Bu nedenle sonuna kadar dil ve kültürümüze sahip çıkacağız" dedi.
'İŞKENCE VE İNSANLIK SUÇUDUR'
Ardından basın metnini okuyan Dernek Eşbaşkanı Cahit Akıl, Yıllardır Kürtçeye yönelik saldırıların olduğunu kaydederek, şunları söyledi: "Kimse Kürtçeye yönelik saldırıyı meşru görmesin. Çünkü her halkın kendi dilinde eğitim ve hizmet alma hakkı vardır. Bunu engellemek isteyenler insanlık suçu işliyorlar. Özel savaş politikaları sonucunda kendi dilinde şarkı söyleyen veya konuşan Kürtler faşist saldırıların hedefi oluyor. Bu saldırılar sonucunda çok sayıda insan yaralanıyor ve çok sayıda insan hayatını kaybediyor. Bu saldırılar AKP ve MHP iktidarının politikaları ve siyasetçilerin kullandığı dilden kaynaklanıyor. Mersin'de Kürtçe şarkılar eşliğinde halay çeken gençler hedef gösterilmelerinden sonra gözaltına alındı. Gözaltında gençlere ‘Ölürüm Türkiyem’ şarkısı dinletildi. Gençlere yapılan bu muamele bir tür işkence ve insanlık suçudur.”
‘SORUMLU AKP VE MHP İKTİDARIDIR’
Gençlerin hedef gösterilmesinden AKP ve MHP iktidarının sorumlu olduğunu vurgulayan Akıl, “Wan'da yola Kürtçe yazılan ‘Önce yaya’ kısmı silinerek yerine ‘Türkiye Türktür, Türk kalacak’ şeklinde ırkçı slogan yazıldı. Bu açık bir provokasyondur, zulümdür, haksızlıktır, hakarettir. Bu sadece Kürt halkına yönelik bir düşmanlık değil, aynı zamanda halklara yönelik bir düşmanlıktır. Kürt halkı çok demokratiktir, ahlaklıdır, mucizeleri vardır. Hiçbir millete, hiçbir dile karşı gelmemiştir. Zulmü ve haksızlığı asla kabul etmez. Zulme ve haksızlığa asla boyun eğmeyeceğimiz bilinmelidir. Artık bu hoşgörüsüzlüğe son vermek gerekiyor. Bu imha anlayışı ve bilinciyle Türkiye'nin sorunları kronikleşti. Bir diğer somut örnek ise DEM Parti Milletvekili Sayın Ali Bozan'ın AKP ve MHP milletvekilleri tarafından Meclis'te saldırıya uğramasıdır. Bu sıra dışı bir şey değil. Halkın iradesine karşı hoşgörüsüzlüktür. Bu saldırıları şiddetle kınıyoruz. Yine Elih ve Sêrt’te 6 Kürt kadını, bir düğünde şarkı söyledikleri ve faşistlerin sosyal medya hesaplarında hedef göstermeleri sonucu gözaltına alındı. Bu hedef göstermelerden AKP ve MHP iktidarı sorumludur” dedi.
‘MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ’
Kürtçe’ye yönelik saldırılara karşı halkın, hayatın her alanını Kürtçeleştirmesi gerektiğini söyleyen Akıl, "Cehalet ve zulüm hastalığına karşı mücadele etmenin tek yolu vardır kendimiz olmakta ısrar etmektir. En temel insan hakkımıza karşı çıkılmasını asla kabul etmeyeceğiz. Kültürümüze ve dilimize saldıranları asla kabul etmeyeceğiz. Bu saldırılara karşı mücadelemizi her zaman ve her yerde yükseltmemiz gerekiyor. Dilimizi korumak için hayatın her alanında mücadelemizi sürdüreceğiz” şeklinde konuştu.
Açıklama oturma eyleminin ardından son buldu.
AMED
Mezopotamya Dil ve Kültür Araştırmaları Derneği (Komeleya Lêkolînên Ziman û Çandên Mezopotamyayê-MED-DER), Amed Kürt Enstitüsü, DESTAR son dönemlerde halay çeken Kürt gençlerine yönelik artan saldırılara dair basın açıklaması yaptı. Peyas (Kayapınar) ilçesinde bulunan Roboski Parkı’nda yapılan açıklamada “Ez bi Kurdî dijîm/ Ben Kürtçe yaşıyorum” dövizleri taşındı. Açıklamaya DEM Parti ve DBP il, ilçe yöneticileri katıldı. Açıklamada “Zimanê me hebûna me ye /Dilimiz varlığımızdır” “Bê ziman jiyan nabe/dilsiz yaşam olmaz”, “Zimanê me rûmeta me ye/ dilimiz onurumuzdur” sloganları atıldı.
Açıklamayı MED-DER Eşbaşkanı Şükran Yakut, yaptı. Yakut, anadilin bir toplumun duygu, düşünce birleşimi olduğunu kaydetti. Dillerin gelişiminin toplumun gelişimi anlamına geldiğini ifade eden Yakut, “Dil meşrudur, ahlakidir, vicdanidir. Her hakkın önünde yaşam hakkı gelir ve toplumsal yaşam kültür, sanat ve dile dayanır. Halk için demokrasi her şeyden önce farklı haklara saygı gösterilmesi ve bunların korunmasıdır. Bunun için evrensel yasalar öncelikle bu hakları alır. 21. yüzyılda insanların haklarına karşı gösterilen hoşgörüsüzlük, faşizmin göstergesidir. En tehlikeli faşizmin dil ve kültür üzerinde olandır. Kimse Kürt diline saldırmayı meşrulaştırmasın. Çünkü her halkın kendi dilinde eğitim ve hizmet alma hakkı vardır. Bunu engellemek isteyenler insanlık suçu işliyorlar” dedi.
‘ASLA KABUL ETMEYECEĞİZ’
Kürt halkının hiçbir zaman anadiline yönelik saldırılara karşı boyun eğmediğini hatırlatan Yakut, “Halkımızın her koşulda Kürt yaşamında ısrarcı olması ve yaşamın her alanını Kürtleştirmesi gerekiyor. Kültürümüze, dilimize saldırıları asla kabul etmeyeceğiz. Bu saldırılara karşı halkımızın hoşnutsuzluğunu her yerde dile getirmesi, her yerde ve her zaman dilini korumak, zulme izin vermemek için mücadele etmesi, direnmesi gerekmektedir” diye belirtti.
Açıklama yapılan oturma eylemi ardından son buldu.